Gün boyu tarladaki işlerle uğraşan Akbulut, akşam olunca odasına çekilip kendisini kitaplara veriyor.
Cengiz Akbulut, gün boyu tarlada çalıştıktan sonra yorgunluğunu kitap ve dergi okuyarak atıyor. Boş zamanlarında, müzayedelere katılmak için İstanbul’un yolunu tutuyor, sahafları dolaşıyor. Diğer koleksiyonerler gibi bu zevkini bir ‘hastalığa’ benzetiyor. Hastalığının derecesini ise verdiği şu örnekle anlatıyor: "2001 krizinde büyük bir ekonomik darboğazın içerisine girdim. Buna rağmen arkadaşlarımdan borç alıp koleksiyon yapmaya devam ettim!"
Dostları, ona ‘Entelektüel çiftçi’ lakabını takmış. Haksız da sayılmazlar! Akbulut’un Silivri’deki evinin kapısından içeri adım atar atmaz bu yakıştırmanın haklılığını anlayabiliyorsunuz. Neredeyse 200 yıllık çiftlik evi, bir müzeyi andırıyor. Osmanlı döneminden kalma harita koleksiyonu, zengin kütüphanesi ve 300’e yakın yağlıboya tablosu onun gözünde arazilerinden bile kıymetli!
Cengiz Akbulut, 1000 dönümlük büyük bir arazinin bir kısmını kiraya veriyor, bir kısmını da kendisi ekiyor. Daha çok sebze ve meyve yetiştiriyor. Damlama sulama sistemleri ile modern tarım yapıyor. Çiftçiliğe olan merakı yüzünden liseyi bile bitirememiş. Yıllar sonra okuma kararı almış. Açık öğretimden hem liseyi hem de üniversiteyi okumuş.
Bakırköy’de yaşadığı yıllarda resme merak salmış. İlgi duyduğu ressamların koleksiyonunu yapmış. Kitaplara olan merakı ise 15 yaşında dünya klasikleri ile tanışmasıyla başlamış. Özellikle Rus klasikleri ilgisini çekmiş. O dönemde aldığı klasikler hâlâ baş köşesinde duruyor.
Prens Sabahattin’in çiftliği tefecilere kurban gitmiş
Cengiz Akbulut’un dedesi, 3 ortakla birlikte Papazlı Çiftliği’ni 1930’da 26 bin TL’ye satın almış. 12 bin dönüm arazisi olan çiftliğin ününü Trakya bölgesinde duymayan yok. Yüzlerce yıl önce Balkanlar’dan gelen papazlar her yıl mahsul dönemlerinde üç-dört ay bu çiftlikte kalır, Rum köylerinden buğday ve üzüm toplarmış. Çiftlik, II. Abdülhamit’in damadı Mahmut Celalettin Paşa’ya hediye edilmiş. Daha sonra çiftlik, paşanın oğlu ünlü Prens Sabahattin’e kalmış.
Papazlı Çiftliği’nin bundan sonra başına gelenler Züğürt Ağa filmini hatırlatıyor. Prens Sabahattin’in vârisleri, çiftliğin ihtiyaçları için o dönem bir tefeciden yüklü miktarda borç alıyor. Borçlar birikiyor ve çiftliğin sahipleri iflas ediyor, arazilere ipotek konuyor. Akbulut’un dedesinin de aralarında bulunduğu 3 ortak, ipoteği kaldırıyor ve çiftliği satın alıyor. Prens Sabahattin’in vârisleri ise İstanbul’da yoksulluk içinde ölüyor… Çiftçiliğe devam eden Akbulut ailesi ve ortakları ise II. Dünya Savaşı’nda buğday fiyatlarının artmasıyla bir anda zengin oluyor.
Çiftliğin bir bölümünü müze yapacak
Cengiz Akbulut’un en büyük hayali, çiftlikteki depolarından birini müze haline getirmek. Bu hayalini Silivri Belediyesi’ndeki yetkililerle paylaşan Akbulut, önümüzdeki aylarda çalışmalarına başlayacak. 1700 ile 1930 yılları arasına ait 100’e yakın Osmanlı haritasını burada sergileyecek. Müzenin bir bölümünde ise kütüphane olacak. Özellikle dünya resim sanatına ait nadir bulunan kitaplar burada okuyucusuyla buluşacak. Selim Turan, Salih Zeki ve Muhammed Oruçov gibi ressamlara ait tablolar sergilenecek.
Zaman