Dikkat! Bu Takıntıya Kapılmayın!

Dünya Hali
Dr. Barış Önen Ünsalver, "tüketirken tüketen takıntı" diyor alışverişkoliklik için. Evde eşyaların birikmesine, kredi kartı borçlarına ve yalanlara neden olan bir takıntı. Üstelik bu takıntı...
EMOJİLE

Dr. Barış Önen Ünsalver, "tüketirken tüketen takıntı" diyor alışverişkoliklik için. Evde eşyaların birikmesine, kredi kartı borçlarına ve yalanlara neden olan bir takıntı. Üstelik bu takıntıya artık kadınlar kadar erkekler de yakalanıyor.

Fazla alışveriş yapmanın bir hastalık olabileceğinden Sophie Kinsella’nın Alışverişkolik serisi sayesinde haberdar olduk. Kadınların çoğunun "Ben de bir alışverişkolik miyim?" diye düşünmesine sebep olan bu kitaplar, okuyanların kendisini dizginlemesini sağladı. Roman kahramanı Betty ile bir alışverişkoliğin gözünden dünyaya baktık ve herkesin bir alışverişkoliğe çok rahat dönüşebileceğini gördük. Neydi alışverişkoliklik? Kalan son parayı bir eşarba yatırabilme, limitleri dolan kredi kartlarına rağmen bir yolunu bulup satın almaya devam etme, her canı sıkıldığında alışverişe çıkma, yapılan ekstra bir alışverişi saklayabilmek için her fırsatta yalanlara sığınma… Bir şeyler satın alabilmek için bahaneler üretme. Bunlar birkaç belirti.

Erişkin psikiyatri uzmanı Barış Önen Ünsalver, geçtiğimiz günlerde çıkan Alışverişkolik (Timaş Yayınları) kitabıyla bu durumun bir takıntıya hatta hastalığa dönüşebileceğine yeniden dikkat çekti. Üstelik bu kez sadece suçlu olanın kadınlar olmadığını da kitabında yazdı. Erkekler de en az kadınlar kadar alışveriş tutkunu. Dr. Ünsalver ile alışverişin nasıl bağımlılığa dönüşebileceğini ve takıntılı alışverişçi tiplerini konuştuk.

Dr. Barış Önen Ünsalver, "tüketirken tüketen takıntı" diyor alışverişkoliklik için. Evde eşyaların birikmesine, kredi kartı borçlarına ve yalanlara neden olan bir takıntı. Üstelik bu takıntıya artık kadınlar kadar erkekler de yakalanıyor.

Fazla alışveriş yapmanın bir hastalık olabileceğinden Sophie Kinsella’nın Alışverişkolik serisi sayesinde haberdar olduk. Kadınların çoğunun "Ben de bir alışverişkolik miyim?" diye düşünmesine sebep olan bu kitaplar, okuyanların kendisini dizginlemesini sağladı. Roman kahramanı Betty ile bir alışverişkoliğin gözünden dünyaya baktık ve herkesin bir alışverişkoliğe çok rahat dönüşebileceğini gördük. Neydi alışverişkoliklik? Kalan son parayı bir eşarba yatırabilme, limitleri dolan kredi kartlarına rağmen bir yolunu bulup satın almaya devam etme, her canı sıkıldığında alışverişe çıkma, yapılan ekstra bir alışverişi saklayabilmek için her fırsatta yalanlara sığınma… Bir şeyler satın alabilmek için bahaneler üretme. Bunlar birkaç belirti.

Erişkin psikiyatri uzmanı Barış Önen Ünsalver, geçtiğimiz günlerde çıkan Alışverişkolik (Timaş Yayınları) kitabıyla bu durumun bir takıntıya hatta hastalığa dönüşebileceğine yeniden dikkat çekti. Üstelik bu kez sadece suçlu olanın kadınlar olmadığını da kitabında yazdı. Erkekler de en az kadınlar kadar alışveriş tutkunu. Dr. Ünsalver ile alışverişin nasıl bağımlılığa dönüşebileceğini ve takıntılı alışverişçi tiplerini konuştuk.

Alışveriş, nasıl bir bağımlılık haline gelebilir?

Diyelim kişinin temel birtakım problemleri var. Hayattan keyif almıyor. Kendini yetersiz hissediyor ya da çocukluğundan itibaren maddî ve manevî doyurulmaya alışmış. Bir şeylere bağımlı olmaya meyilli. Bu kişi maddeyle zevk almaya başlıyor. Çünkü güzel bir çanta almak o an ona mutluluk veriyor. O yaptığı şey kimyasal birtakım süreçleri tetikliyor. Kişi uyuşturucu aldığında veya tehlikeli sporlar yaptığında da salgılanan "dopamin" denilen bir maddenin artışı oluyor. Adrenalin bağımlılığı denir ama aslında o dopamin bağımlılığıdır. Çünkü o anda yaşanan o kimyasal değişim, kişiye öyle bir bedensel ve zihinsel hal verir ki o çok hoşuna gider ve bunu tekrar tekrar yaşamak ister.

Hepimiz zaman zaman mutlu olmak için alışveriş yapıyoruz. Tehlike nerde başlıyor?

Hayatınızı dolduracak başka şeyler yoksa veya hazzını öteleyemiyorsanız o zaman daha fazla alışveriş yapıp bağımlı hale gelebilirsiniz. İnsanlar belli dönemlerde çok alışveriş yapabilir ama bu mutlaka bağımlı hale geldikleri anlamına gelmiyor. Bunu hazırlayacak bir zemin lazım. Problem haline gelmesine rağmen çözüm aranmıyorsa önce problemli alışveriş davranışları gelişmeye başlar. Evde eşyalar birikir. Kredi kartı borçları ve aileye karşı yalanlar başlar. O aşamalarda kendini durduramıyorsa problem daha da derinleşip bağımlılığa dönüşecektir.

Alışverişkolikler daha çok kadınlar mı?

İlk yapılan araştırmalar, bunu ortaya koyuyordu. Zamanla erkeklerin de alışverişkolik olabildikleri, sadece onların biraz daha sinsice alışveriş yaptıkları anlaşılıyor. Araba, cep telefonu, bilgisayar almak gibi. Daha çok arkadaşlarıyla rekabet için vakit harcıyorlar. Forumlar kuruyorlar. Kadınlar alışverişten keyif aldıklarını söylemelerine rağmen erkekler "koleksiyon" yaptıklarını söylüyorlar. Aşırı tüketmek her iki cinsiyette de eş oranlarda belki ama kadınların bağımlı hale geçme riski daha fazla. Toplumsal olarak kadına bu rol verilmiş. Kadın sadece böyle rahatlayabilir algısı var.

Dr. Barış Önen Ünsalver’in alışveriş takıntısı olanlara birkaç önerisi var: Vicdan azabı oluşturan reklamlara dikkat!

Zaman zaman anlamsız alışverişler yapılması sakıncalı değil. Ama kişi kendini kontrol etmekte zorlanıyorsa, ben niye alışveriş yapıyorum, buna ihtiyacım var mı, ya da aldığım kişinin buna ihtiyacı var mı? şeklinde davranışlarının öncesini ve sonrasını sorgulaması gerekiyor.

Çok alışveriş yapan kişiler defter tutmalı. Kredi kartlarıyla taksitli alışveriş yapılıyorsa bunların bir ajandaya kaydedilmesi çok önemli. Kaç çift ayakkabım var? Başka bir ayakkabıya neden ihtiyacım var?

24 saat kuralı diyoruz biz. Kişinin planında olmayan bir alışveriş varsa bunu 24 saat ertelemeli. 24 saat sonra alması için halen bir mantıklı sebebi varsa o zaman gidip alsın.

Vicdan azabı oluşturan reklamlara karşı dikkatli olmak önemli. "Çocuğunuza şunu almazsanız siz kötü bir anne olursunuz." "Anneler Günü’nde annenize şunu alın iyi evlat olun gibi reklamlara dikkat etmek lazım. Başka mutlu etme yöntemleri yok mu diye düşünmek lazım.

Kitap satın almayı alışveriş gibi görmüyoruz. Halbuki alınan 10 tane kitabın yarısı okunmuyor çoğu zaman. Kitabın da alışverişe dahil olduğu fark edilmeli.

ZAMAN