Davutoğlu’na göre üç büyük siyasi deprem

Dünya Hali
"2012’de Türk Dış Politikası ve Gelecek Ufku" başlıklı konferansına katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,tarihin şu ana kadar bundan daha hızlı bir değişim süreci kaydetmediğini sö...
EMOJİLE

"2012’de Türk Dış Politikası ve Gelecek Ufku" başlıklı konferansına katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,tarihin şu ana kadar bundan daha hızlı bir değişim süreci kaydetmediğini söyledi.

"Böyle bir ortamda günlük resim çekerseniz ulaştığınız yargılar sizi yanıltır" değerlendirmesinde bulunan Dışişleri Bakanı, uluslararası alanda meydana gelen hızlı değişimin Soğuk Savaş’ın sona ermesinden beri geçen 23 yıllık bir dönemi kapsayacak biçimde ele alınması gerektiğinin altını çizdi.

Davutoğlu, geçmiş dönemlerdeki içe kapalı dış politikanın geride kaldığını ifade ederek, son 10 yılda Türkiye’nin uluslararası arenada belirleyici ve aktif bir rol oynadığının altını çizdi.

Üç büyük siyasi deprem yaşandı

Davutoğlu, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını "jeopolitik deprem" olarak nitelendirirken, Ermenistan-Gürcistan arasındaki sorunların ve son olarak 2008 Rusya-Gürcistan arasında çıkan savaşın, Soğuk Savaş’ın artçı şokları olduğunu söyledi. Davutoğlu, bu dönemde yükselen değerlerin demokrasi ve özgürlük olduğunu hatırlatarak, kırılan fay hattının henüz sağlam zemine oturmadığını vurguladı.

Türkiye’nin NATO içinde yer alarak birinci depremin kazanan tarafında olduğunu söyleyen Davutoğlu, ancak bu kazanımların siyasi ve ekonomik olarak yansımadığını, üstelik tüm yüklerinin Türkiye tarafından ödenmek zorunda kalındığını ifade etti.

İkinci siyasi deprem 11 Eylül

Son 23 yılda meydana gelen ikinci büyük siyasi depremin 11 Eylül saldırıları olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu dönemde güvenlik algılamasının ön plana çıktığını belirtti.

Bu dönemde tüm dünyada güvenlik temelli politikalar izlenmesine rağmen Türkiye’de aksine demokrasi ve özgürlüklerin artırılması yönünde bir siyaset belirlendiğini vurgulayan Davutoğlu, paralel olarak siyasi istikrarın sağlandığını ifade etti.

Üçüncü siyasi deprem ekonomik krizler ve "Arap Baharı"

2008’den itibaren dünya genelinde ortaya çıkan ekonomik krize vurgu yapan Davutoğlu, "Arap Baharı"nın takip ettiği bu dönemi ise "Ekonomik-politik deprem" olarak nitelendirdi.

Avrupa ve Arap dünyasında meydana gelen değişimin Akdeniz’de kesiştiğini söyleyen Davutoğlu, "2010’da Tunus’ta ilk hareketlenmeler başladığında iki prensibimiz vardı. Birincisi halkların talepte bulunmasıyla ortaya çıkan demokratik değişimlerin yanında yer almak, ikincisi ise bu değişimlerin kansız sağlanması için elimizden gelen tüm çabayı sonuna kadar sarf etmekti" dedi.

Arap dünyasındaki değişim süreçlerinin en az zararla atlatılması için dünyanın hiçbir ülkesinin Türkiye kadar çalışmadığını belirten Davutoğlu, "Soğuk Savaş 1990’lı yıllarda Balkanlar’da bitti, şimdi Ortadoğu’da bitiyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Arap Baharı" sürecinde birçok kaos senaryosunun ortaya atıldığını kaydeden Davutoğlu, şu an birçok ülkede seçilmiş hükümetlerin görev yapmaya başladığını vurguladı.

"Mısır’la rekabet içinde değiliz"

Son dönemde Türkiye ile Mısır’ın birbirine rakip iki ülke gibi gösterilmeye çalışıldığını söyleyen Davutoğlu, Türkiye ve Mısır’ın bölgenin en önemli ikili eksenini oluşturduğunun altını çizdi.

"Mısır’ın her başarısı Türkiye’nin başarısıdır. Kimse bize yeni Soğuk Savaş senaryoları oynamaya çalışmasın" diyen Davutoğlu, Gazze’deki olaylarda iki ülkenin omuz omuza çalıştığını kaydetti.

Suriye’deki olaylar

Romanya’da Çavuşevsku döneminde Romanya halkının dile getirdiği isteklerle, Suriye’de Esed yönetimine karşı dile getirilen taleplerin birbirine benzediğine işaret eden Davutoğlu, Suriye yönetimi ile 9 ay görüşüldüğünü hatırlatarak, "Görüşmelerimizde Esed’e şunu söyledim: Geçmişte yanınızda durduk. Ama bir gün ya halkımız ya ben derseniz, hiç tereddüt etmeden halkı seçeriz dedim" ifadesini kullandı. Türkiye’nin halklardan yana politika izlediğini belirten Davutoğlu, "Tarihin akışı halkların taleplerinin yanındadır" dedi.

Özellikle Suriye’den gelen mültecilere yönelik çalışmalara atıfta bulunan Davutoğlu, Türkiye’nin mülteci politikasının bir efsane olduğunu ve bölgeye gelen tüm yabancıların bunu dile getirdiğini kaydetti.

"Libya’ya yaptığımız yardım eleştirildi"

Geçen ramazan ayında Libya’ya 100 milyon doları hibe olmak üzere 300 milyon dolar yardım yapıldığını hatırlatan Davutoğlu, "Bu yardım için hakkımda gensoru önergesi verdiler. Halbuki o yardım ile Bingazi ramazan ayını rahat geçirdi. Ayrıca o dönem yapılan yardımı da Libya bize geri ödedi" dedi.

"Arap Baharı" sürecinde Türkiye’nin risk aldığını söyleyen Davutoğlu, siyasetin doğru zamanda doğru riski ahlaki bir biçimde almak olduğunu belirtirken, "Mübarek’e git derken, Türk dış politikasının en büyük riskini aldık" diye konuştu.

Davutoğlu, Türk dış politikasına yönelik eleştirilere değinirken, "Tarihin arkasında koşulmaz yoksa hızlı dönen çarklar altında ezilirsiniz. O yüzden tarihin içinde koşulur, önünde gidilir" dedi.

AA