‘Bütünü Görebilen Estetik’

Dünya Hali
Bayrampaşa Konuşmalarında Prof. Turan Koç Hocayla son buluşmamız ve ilk vedamızda hiç şüphesiz çok şey öğrendik. Nitelikli akademik hayatı ile sınırlı kalmayan, şairliğini de unutamadığımız Turan Koç ...
EMOJİLE

Bayrampaşa Konuşmalarında Prof. Turan Koç Hocayla son buluşmamız ve ilk vedamızda hiç şüphesiz çok şey öğrendik.

Nitelikli akademik hayatı ile sınırlı kalmayan, şairliğini de unutamadığımız Turan Koç bambaşka bir insan. Onunla son dersimizden aldıklarımızı not ettik. İşte Turan Hoca’nın ağzından o notlar.

Yoktan yaratma bediidir. Halaka ise bir şeyi bir şeyden yaratma eylemidir. İslam’da sanat, yaratılmış olanı taklit etmez, Allah’ ın yaratmasını taklit eder. Bu sanatın tezahür edebilmesi için ilham gereklidir. İlham, vahyin geldiği noktaya ayarlanmaktır. Modern anlamda ortaya konulan sanat eserleri eşyanın kimliğini ortaya çıkartıyor. Örnek olarak romanları ve şiirleri verebiliriz. Romanda yahut başka bir eserde kişilerin, sevgilinin fiziksel özelliklerini ya da duygusal anlamda olan detayları tek tek açıklar. Geçmişte üretilen eserlerde sevgilinin yüzü ‘ ay yüzlü’ olarak tanımlanır. Yüzünü büsbütün tarif etmez. Gelenekte eşyanın gizliliği gibi net olarak yer ve zaman da bildirilmez. Bu kimliği örtmek, kemali gizlemektir. Kemal, bizimle ilgilidir.Turan Koç

Kur’an’ı okumanın yanında bir de Kur’an’ı çığıran hafız çağırır. O, Kur’ an’ ı okudukça biz de ne kadar aç olduğumuzu dinledikçe sanki daha da acıktığımızı doyamadığını fark ederiz. Sanat eserlerinde mekânı konuşturma, resmi konuşturma vardır. Bizleri anlam arayışımızda hakikate ulaştıracak şeyler olurlar. Toplum görsellikte boğuldu, tefekkür boyutuna bir türlü inemedi. Duyduğumuz, izlediğimiz şeylerin fikriyatlarını çözemiyoruz. Estetik bir hazzın düşünceyle buluştuğu nokta önemlidir. Duyu ve duygu arasında bağ verdır, bilgi olmadan o şeyin anlamlı olup olmadığını takdir edemeyiz.

Sanat gerçeği göstermez

Sanat eserini sunan kişilerin üsluplarının oluşum şekli de önemlidir. Modern sanatın içine giren eserlerde üslup açıktır. Romanı yazanın, resmi çizenin, şiiri yazanın realist mi sembolist mi olduğunu anlayabiliriz. Geleneksel sanatlarda eser veren kişilerin üslubunu çözmek mümkün değildir. Gelenekte önemli olan kendi mizacını yorumlamak değil asıl manayı ortaya koymaktır. Çizilen bir çiçeğin bir taraftan bakıldığında gül gibi, bir yandan lale, bir yandan başka bir şey olur.  Minyatürde kadın ve erkek birbirinden ayırt edilebilecek kadar belirtilmiştir. Minyatürcü, onların yüzlerini, fiziğini başka bir şekle sokmaya çalışmamıştır. Tecrit(soyutlama) onu tabiattan koparmak demektir. İslam sanatları yaratmada onun ferdiyetini siliyor, onu yoğuruyor ve başka bir şey olarak ortaya çıkartıyor. Bir insanın bu noktaya erişebilmesi içinde gelenekte çekirdekten yetişme olması gerekir.

Medeniyet algısı

Tüm bunları konuşurken estetiğin medeniyet ve şehirle alakasına geldi Turan Hoca. Batı’nın medeniyet algısının şehircilik üzerinde olduğunu söyledi. Bizlerse medeniyeti şehir içinde şehir olarak tanımlarız dedi. Medeniyet bir topluma, düşüncede, değerde, davranışta aynı tempoda ve hızda aynı şevki veren dinamiktir diyerek medeniyeti tanımladı. Turan Hoca, dinin olduğu yerde kutlu vardır kutsal yoktur dedi. İlginç bir anekdot ile bu güzel hasbihal devam etti: İsa’nın üçlü eyleminin inanan kişilerin ekmeğe üç çizgi atmalarının bu fikri taşıdıklarını, Müslümanların da buna karşılık olarak Allah’ın birliğini düşünerek ekmeği ortadan yardıklarını anlattı. Medeniyetin dini koruyan bir şey olduğunu ifade etti Turan Hoca.  Dinden gelir, şehir olarak Medine olur, şehir içinde şehir olduğu zaman da medeniyet olur şeklindeki bu ufuk genişletici anlatımı hepimizi mest etti.

Turan Hoca’nın dilinden notlarımıza devam: İkonlar temsil ettikleri şeyin yerine geçerler. Haç işareti Hıristiyanlığı gölgeler.  Oysa İslamiyet’te bu yoktur. Camilerimize baktığımızda tek başına olan bir motif yoktur. Çünkü İslam’da dini bırakıp başlı başına bir şey ifade eden nesne bulunmaz.  Kiliselerde haç işareti sembol olarak tek bir noktaya takılıp kalır. Camilerde ise gravürler birbirinin aynıdır ve birbirini takip eder. Buradaki amaç tek bir nesneye odaklanmamaktır. Bütünü görmek esastır.

Kabe işgal edilmese…

Kâbe’ye yapılan muameleden hoşnut olmadığını da konuşmasının sonunda dile getirdi. Kâbe’nin etrafını saran dev yapıtların inanca ve estetiğe aykırı olduğunu söyledi. Orada bulunan insanların bu yüzden tam olarak manayla buluşamadığını ifade etti. Bu hüzün dolu kızgınlığına hak vermemek mümkün değil. Bütün dünyayı saran bu çirkin şeyler Kâbe’den uzak tutulsa keşke, diyemeden edemiyoruz.

Baştan beri seminer deyip duruyoruz. Hikmet adamı diyoruz Turan Hocaya, onunla seminer gönül sohbetlerine dönüşüyor. Dört haftadır bizlere şevkle ders anlattı. Bir daha kim bilir ne zaman görüşürüz hüznüyle, tekrar sohbet edeceğimizin hayalini kurarken Turan Hoca’nın bizlere tek tek teşekkür etmesi ve helallik istemesi bu hislerimizi daha da arttırdı. Siz de hakkınızı helal ediniz Hocam, Allah sizinle sohbet etmeyi her ilim meraklısına nasip etsin.

Sevde Kaya/ Dünya Bizim