Dalgınlık ve ihmal, çok sayıda kazaya ve yaralanmalara neden oluyor. Ama bir de başka ülkelerde görülmeyen, biz Türklere özgü, “milli” diyebileceğimiz yaralanma biçimi var: Adına “sinirsel nedenlerle cam yumruklama” deniyor.
El yaralanmalarına ülkemizde diğer ülkelere göre daha fazla rastlandığına dikkat çeken Plastik-Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Cenk Şen “Ellerimizi bulaşık yıkamaktan yemek yapmaya kadar, günlük birçok aktivitede kullanıyor ve bu nedenle travmaya çok açık bir alan haline dönüşmelerine engel olamıyoruz” diyor.
TÜRK KADINI KIZINCA
Türkiye’de “cam yaralanmaları” diğer ülkelerden daha fazla görülüyor. Bu durumun Türk insanının kızınca cama yumruk atmayı tercih etmesinden kaynaklandığını söyleyen Doç. Dr. Cenk Şen, başka ülkelerde bu tip yaralanmaların çok nadir görüldüğünü belirterek bunun Türkiye’ye özgü bir yaralanma türü olduğuna dikkat çekiyor. Çoğunlukla erkeklerde görülen bu yaralanma türüne nadir de olsa Türk kadınlarında da rastlanıyor. Kadınlarda eylem, genellikle kapı ya da vitrin camını yumruklama şeklinde gerçekleşiyor ve el ya da bilekte çok ciddi sakatlıklara yol açıyor. Cam yumruklamanın genellikle genç hastalarda görüldüğüne dikkat çeken Doç. Şen, bu kişilerin en çok anne-baba ve eşlere kızanlar olduğunu ve bunun yaratacağı ciddi sonuçları düşünmeden hareket ettiklerini söylüyor.
ÇOK CİDDİ KANAMALAR
El ve bilek bölgesindeki atardamarların kesilmesi, ciddi kanamaları beraberinde getiriyor. Bu durumda yapılması gereken ilk şeyin, kesilen bölgenin üstüne temiz bir bezle bastırmak ve en kısa sürede el cerrahisi bölümü olan bir hastanenin acil servisine başvurmak olduğu belirtiliyor. Eğer acil ameliyat gerektiren bir duruma zamanında ve doğru müdahale edilmezse, geri dönüşü olmayan sorunlar ortaya çıkabiliyor.
İYİLEŞME SÜRESİ UZUN
Cam yaralanmalarının bu oranda yüksek olması, el cerrahisiyle uğraşan ekiplerin başarı oranının çok yüksek olmasını sağlıyor. Fakat ameliyat ne kadar iyi geçerse geçsin, iyileşme sürecinin zaman aldığı belirtiliyor. Ciddi cam travmaları, çok uzun ve zahmetli mikrocerrahi ameliyatlar ve sonrasında çok yoğun fizik tedavi gerektiriyor. Hastaların eski fonksiyonlarına kavuşması bazen 1-2 yılı bulabiliyor.
Habertürk