Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Moldova Başbakanı Vladimir Filat’ı kabulünün ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile aralarında bir ayrılık olmadığını belirterek şunları söyledi:
"Kırpıp kırpıp yıldız yapıyorsunuz da! Cümleleri hiç kırpmadan değerlendirirseniz gerek şahsımın gerekse Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamada aynı şeyleri söylediğimiz ortaya çıkar. Ben havaalanında ‘gerek cumhurbaşkanının gerek başbakanının yetkileri bellidir, bu yetkiler çerçevesinde adımlarını atarlar’. Kaldı ki, AK Parti iktidarını zora düşürme gayreti içerisinde olanlar, Cumhurbaşkanı ile Başbakanı birbirine düşüremezler. Bunun için boşuna gayret etmeyin.
Türk medyası maalesef, bir kısmı tabii, bu işe çok tevessül ediyorlar. Hala bunun gayreti içerisinde. Boşuna yoruluyorlar, yorulmayın. Meclis Başkanımızın açıklamasına gelince, Meclis Başkanımızın açıklaması da aslında bizim bildiğimiz gibi bir tezimiz var. Bu tez nedir, bu da Başkanlık, yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi tezimizdir. Bunların her üçünden herhangi birinin tercih edilmesi, halkımızın burada iradesini ortaya koymak suretiyle, başkan veya yarı başkan veya partili bir cumhurbaşkanını seçmiş olması bu ülkede bazı sıkıntıları kendiliğinden ortaya kaldırır. Daha doğrusu medyaya bu tür malzemeler kalmaz. Herhalde noktayı koydu dersiniz."
FİLAT’IN SÖZLERİ SALONU KAHKAYA BOĞDU
Türk gazetecinin Başbakan Erdoğan’a yönelik sorusunu esprili bir şekilde cevaplayan Moldova Başbakanı Filat’ın sözleri toplantı salonunu kahkahaya boğdu.
Filat şöyle konuştu:
Ben bir şey ilave edebilir miyim? Sorduğunuz soruyla ilgili olarak. Resmi bir cevap verebilir miyim size? Bu sabah Türkiye Cumhurbaşkanıyla görüştüm, şeref duydum. Ondan sonra Meclis Başkanıyla görüştüm, ondan sonra sayın Başbakanla görüştüm ve yine şeref duydum. Uzun uzun görüştük, yeteri kadar görüştük. Ve bu görüşmelerden anladığım kadar sizin ülkenizde herşey yolunda. Türkiye Cumhuriyeti sayın vatandaş temsilcileri, sizi kutlamak isterim. Bunu bildiğim için size söylüyorum. Çünkü bazen iç istikrarsızlık dış baskıdan çok daha vahimdir. Onun için bu istikrarı muhafaza etmek hepimizin görevidir. Çünkü istikrara dayaanarak biz gelişebiliriz ve böylece inşa ettiğimiz şeyleri yıkmayız. Teşekkür ederim. Eğer bundan başka iç politika konusunda sorularınız varsa ben cevap vermeye hazırım.
BDP’LİLER HAKKINDA GEREĞİNİ YAPARIZ
Erdoğan bir gazetecinin BDP’liler hakkında fezleke ve açlık greviyle ilgili sorularını şöyle cevaplandırdı:
Ben bir partinin genel başkanının bu tür açıklamalarını anlamakta zorlanmıyorum. Adeta bölücü örgütün diliyle konuşuyor. Eylemlerinin radikalleşeceğini söyleyen kişi şu anda zaten ülkemizde çocuklarımızın, gençlerimizin okuduğu okulları gördüğünüz gibi tehdit edecek kadar ileriye gitmişler ve bunların ne demokrasiden ne özgürlüklerden nasibi yok. Aynı şekilde bakın üniversiteyi Hakkari’de böyle bir yerde üniversite açıyorsunuz ve bu üniversiteyi yakmayı teşebbüs edecek kadar insanlıktan nasibini almamış tiplerdir. Radikalleşecek de ne yapacaksın? Atacağın her türlü adımın karşılığını aynı şekilde bulacaksın. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ya gelir siyaset yaparsın, ya da Kandil’e çıkarsın. Fezleke önümüze geldiğinden içeriğine bakarız daha önce söylediğim gibi gereğini yaparız. Çünkü biz demokratik parlamenter sistem içerisinde kurallar neyse biz o kurallara göre çalışırız. İnsani olmayan her tavra gereği neyse o şekilde de cevap veririz.
KEBAP YEMEKLE GÜNLERİNİ TÜKETİYORLAR
Açlık grevleri konusunda gerek hükümetimiz gerekse Sağlık Bakanlığımız her türlü tedbiri almıştır. Ölüm orucuyla alakalı olarak o bitmiştir. Öyle bir şey yok şu anda. Açlık grevini teşvik edenlerin de kuzu kebap partilerinde günlerini tüketmeye devam ediyorlar. Herhalde radikal partileri de onların bunlar olacaktır.