Sağlık Bakanı Recep Akdağ, dünyada kullanılan ‘Türk gibi sigara içmek’ deyiminin, yerini ‘Türkler gibi sigaraya karşı olmak’ tabirine bırakmak üzere olduğunu söyledi.
Akdağ, Ulusal Öğrenci Konseyince hazırlanan ”Dumansız Kampus Projesi”nin tanıtımı amacıyla Grand Cevahir Otel’de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, gereksiz polemiklerin, belden aşağıya ifadelerin zaman zaman revaçta tutulduğu bir ortamda basının bu güzel projeye yeterli ilgiyi göstermesini umut ettiğini ifade etti.
Bu projenin kısa sürede toplumda sigara karşıtı çalışmaların önemli bir ayağını teşkil edeceğine inandığını vurgulayan Akdağ, Türkiye’de tütün ve tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesine dair çalışmaların, ”Dumansız Hava Sahası” adı altında, ”Havanı Koru” sloganıyla sürdürüldüğünü anlattı.
Akdağ, Türkiye’de erişkinlerde 2006’da yüzde 33 olan sigara içme oranının şimdi yüzde 27’ye indiğini ifade ederek, amaçlarının, bu oranı çok daha aşağıya çekmek olduğunu vurguladı.
”Dünyada kullanılan ‘Türk gibi sigara içmek’ deyimi, yerini ‘Türkler gibi sigaraya karşı olmak’ tabirine bırakmak üzeredir” diyen Akdağ, Dünya Sağlık Örgütünün değerlendirmelerine göre Türkiye’nin, sigara karşıtı çalışmalarda dünya dördüncüsü ülke konumuna geldiğini kaydetti.
Akdağ, yakın bir gelecekte Türkiye’nin bu işin liderliğine oturacağını ve sigarayla mücadelede birinci ülke konumuna geleceğini vurguladı.
Sigaraya genellikle lise veya üniversite çağlarında başlandığına işaret eden Akdağ, ”Sigara içimi bir statü sembolü olarak görülüyor. Yıllarca bizi sigara firmaları çok kandırdı. Sigara kartelleri aslında bütün insanlığa karşı bir insanlık suçu işlediler. Doktorlara, din adamlarına, sanatçılara, toplumun önderlerine sigara içirdikleri reklamlar yaptılar” diye konuştu.
Akdağ, eskiden Silahlı Kuvvetlerde askerlere sigara dağıtıldığı anımsatarak, şimdi işlerin tersine döndüğünü kaydetti.
Türk milletinin çok büyük işler başarabileceğine işaret eden Akdağ, ”Türk milleti olarak artık geleceğimizi inşa edebilecek, bu ülkeyi kalkındırabilecek, güzellikler oluşturabilecek güçteyiz” dedi.
Sağlığın hem bireysel hem toplumsal anlamda çok önemli olduğunu da kaydeden Akdağ, sağlığın toplumun kalkınması açısından da büyük önem arz ettiğini aktardı.
Akdağ, ”Yapılan araştırmalar şunu göstermiştir ki, bir ülkede sağlık ne kadar iyiyse kalkınma da o kadar iyi olmuştur. Sağlığın makro ekonomiyle, kalkınmayla, refahla doğrudan ilişkisi vardır. Sağlığa verilen para, bir harcama olarak düşünülmemeli, sadece bir bireyin sağlığı için yapılan harcamalar olarak algılanmamalı. Toplumun genel anlamda refahının yükseltilmesi için de çok önemli” diye konuştu.
Kendisinin de biri 6, diğerleri 14-26 yaş arasında 6 çocuğu bulunduğunu anlatan Akdağ, genç bir nüfusa sahip Türkiye’nin en büyük zenginliğinin bu olduğunu söyledi.
Batılı toplumların yaşlandığını, emekli toplumu haline gelmeye başladığını, bunun da onların ekonomilerini ve geleceklerini zorladığını vurgulayan Akdağ, ”Biz gençlerimize güveniyoruz. İnanıyoruz ki, yeniden büyük Türkiye’yi 2023’lere sizlerle beraber taşıyacağız” dedi.
-BİREYİN ÖZGÜRLÜK ALANI-
Sağlık Bakanı Akdağ, Türkiye’nin hala sorunları olduğunu, bu sorunları ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Demokrasimiz açısından, özgürlükler açısından hala sorunumuz var. Bu ülkede gençlerin üniversitelere nasıl girecekleri, çıkacaklarıyla ilgili bana göre çağ dışı tartışmalar yaşıyoruz. Bizlerin sizin nasıl yaşayacağınıza, nasıl düşüneceğinize, nasıl giyineceğinize ve nasıl hareket edeceğinize karışma hakkımız yok. Üniversite çağına gelmiş sizler bireysel anlamda belirleyeceksiniz ve belirliyorsunuz. Buna yönetimlerin, hükümetlerin, üniversite yönetimlerinin, devletin karışmasını hiç doğru bulmuyorum. Mutlaka belli kurallar var, ama bu kurallar hiçbir zaman bireyin düşünme ve yaşama biçimine karışmamalıdır. Bu, bireyin kendi özgürlük alanıdır ve lütfen kendi özgürlük alanınıza bu anlamda kimseyi karıştırmayın. Hiç kimseyi sizin nasıl düşüneceğiniz ya da nasıl yaşayacağınız ilgilendirmez. Bu sizin özgürlük alanınızdır.”
-”SİGARAYA HAYIR” GÖSTERİLERİ YAPILACAK”
”Dumansız Kampus Projesi”nin koordinatörü Nihat Buğra Ağaoğlu da Ulusal Öğrenci Konseyinin başlattığı bu projenin, Türkiye’deki gençliği ve belki ileride dünya gençliğini sigara bağımlılığından kurtaracak bir proje olduğunu ifade ederek, bu projenin Türkiye genelindeki tüm üniversiteleri kapsadığını ve her üniversitede bir aktivist bulunduğunu söyledi.
Projenin yaklaşık 5 yıl sürdürüleceğini, bu kapsamda üniversitelerde sürekli etkinlikler düzenleyeceklerini aktaran Ağaoğlu, zaman zaman ”Sigaraya Hayır” gösterileri yapacaklarını, tüm sınav ve ders kağıtlarında projenin sloganı ve logosunun basılı olacağını belirtti.
Ağaoğlu, 5 yılın sonunda bir kongre ile projenin sonuçlarının değerlendirileceğini kaydetti.
Ulusal Öğrenci Konseyi Başkanı Sinan Kartal da gençler arasında sigara içiminin önemli sorunlar arasında bulunduğuna işaret ederek, projenin, bu sorunun çözümü için hazırlandığını, Türkiye’de sigara algısını değiştirmek istediklerini anlattı.
-”DUMANSIZ KAMPUS SÖZLEŞMESİ”-
Törende daha sonra Sağlık Bakanı Akdağ, proje kapsamında kabul edilen, dileyen öğrencilerin imzalayacağı ve ”Hayatımın en verimli çağında çevremdeki insanlara daha yakın olabilmek için, onlara olan sevgimi dumansız verebilmek için, benim gibi yaşayan ve düşünen insanlara daha iyi örnek olabilmek için, maddi ve manevi olarak kendime daha saygılı olabilmek için, sevdiklerimi ve sevenlerimi üzmemek için sigarayı bırakacağıma/içmeyeceğime söz veriyorum” ifadesinin bulunduğu ”Dumansız Kampus Sözleşmesi”ni imzalayarak, sözleşme metnini yüksek sesle okudu.
Akdağ, ”Sağlık Bakanı olarak da bu mücadeleyi ölene kadar sürdüreceğime söz veriyorum” dedi.
Recep Akdağ, projeye destek veren Yeşilay Derneği Başkanı Muharrem Balcı ve Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali ile iki aydır yapılan pilot uygulama sonucunda sigarayla mücadelede en başarılı yerler seçilen Sakarya, Abant İzzet Baysal, İstanbul, Fatih, Uludağ, Marmara, Beykent, Mimar Sinan, İstanbul Teknik ve Boğaziçi üniversitelerinin yetkililerine plaket verdi.
-ZAYIFLAMA HAPLARI-
Bu arada, Sağlık Bakanı Akdağ, toplantıdan sonra kendisine yöneltilen ”Piyasada zayıflama hapları olarak satılan ilaçlar denetleniyor mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
”Bitkisel zayıflama hapı diye bir şey aslında normalde yok. Sağlık Bakanlığının ruhsat verdiği ilaçlar, doktor kontrolünde kullanılan ilaçlardır. Çok yaygın kullanılmaz, zaten sadece belli kişilere kullanılır. Bir de Tarım Bakanlığımızın gıda desteği ruhsatı verdiği birtakım ürünler var. Bu ürünlerin halka yanlış pazarlandığını zaman zaman görüyoruz. Ürününün asıl ruhsat alma amacı o değil, olamaz zaten. Ürün, gıda desteği adı altında ruhsat alıyor Tarım Bakanlığından, ama pazarlanırken yanlış pazarlanıyor. Biz de bu yanlış pazarlamaya karşı sürekli bir mücadele halindeyiz. Bunun için kiminle görüşüyoruz, kimin müdahale etmesi gerekiyor? Televizyonlar açısından RTÜK’ün, reklam açısından da Rekabet Kurulunun, Reklam Kurulunun müdahale etmesi gerekiyor. Bir taraftan da yerine göre savcıların müdahale etmesi gerekiyor, ama vatandaşlarımıza vereceğimiz bir mesaj da var; Kesinlikle doktorların, aile doktorlarının bilgisi olmadan bu tip ürünlere yönelmesinler, çünkü bunların zaman zaman çok ciddi zararlarını da görüyoruz.”
Haber7.com