Sakarya’nın Akyazı ilçesine bağlı Topağaç köyü sakinleri, 12 Eylül 1982 Anayasası’na ”hayır” oyu verdikten sonra yaşadıkları sıkıntılı günleri unutmaya çalışıyor.
1982 Anayasası oylamasında sandık başına giden Topağaç’lıların yüzde 80’i ”hayır” oyu verince başlarına gelmeyen kalmadı. Kimileri sebepsiz yere gözaltına alınırken, bazıları ise köy meydanında silah zoruyla koşturuldu. Karşı karşıya kaldıkları baskılar karşısında çaresiz kalan kimi köylüler ise çareyi kör taklidi yapmakta veya ormanlık alanda saklanmakta buldu.
Köy sakinlerinden İhsan Başer (70), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 182 Anayasası için yapılan oylamada kendisinin de ”hayır” oyu verdiğini belirterek, sonuçların belli olmasının ardından zor günler geçirdiklerini söyledi.
Yaşanan acı dolu günleri unutmaya çalıştıklarını anlatan Başer, ”Burada köy meydanında ellerimizden bağlayıp çeşitli askeri kışlalara götürdüler. Bizleri yok yere günlerce gözaltında tuttular. Çok sıkıntılı bir dönemdi. Sürekli askeri baskınlar yapılıyordu köyümüze. Bazı arkadaşlarımız ceza bile yedi. ‘Hayır’ oyu çoğunlukta çıkınca herkesi bu köy meydanında topladılar. Bazı arkadaşlarımızı boş yere koşturdular. ‘Koş’ dediler bizler de mecburen koşuyorduk. Yaşlı, genç dinlemeden koşturdular. Akşama kadar nezarethanelerde kaldım. Sonra bizi gözaltına aldılar” dedi.
Başer, gözaltında kaldıkları süre içinde aç bırakıldıklarını da ifade ederek, şöyle devam etti:
”Gözaltına aldıklarında oruçluydum. Askerler çay ve ekmek verecekti, onu da yasakladılar. Öyle aç bıraktılar bizi. İşkence falan yapmamışlardı ama. Yüzbaşı vardı, bir de astsubay. O astsubayı çok aradım ama bulamadım. O astsubay bize çok kötü davranırdı. Çıplak ellerle bizlere tuvalet bile temizlettirdi. Gerekçe söylemeden bizleri içeride tuttular. Köyde insanlar bir dönem asker görünce kaçmaya başladı. İnsanlar artık sağda solda saklanmaya başlamıştı. Kimisi ormana bile saklanmıştı. Öyle bir psikoloji hakimdi insanlarda. Sonra beni hakim karşısına çıkardılar. Hakim bana neden ‘hayır’ oyu verdiğimi sordu. Ben de ona ‘oy pusulasında hayır ve evet bölümleri vardı. Ben de ‘hayır’ oyu verdim. Yani bu yaptığımız demokratik. Ben demokratik hakkımı kullandım.’ dedim. Ondan sonra bana kızdılar. ‘Hayır’ oyu verdim çünkü bizlere anayasa metnini göstermediler. Anayasanın içeriğinden bahsetmediler. Sadece oylama günü önümüze oy pusulasını koydular ve ‘evet’ oyu vermemizi tembihlediler. Biz de buna karşılık ‘hayır’ oyu verdik. Yani bilmediğim anayasaya niye evet diyeyim. O kadar iyiydi madem niye değiştirmeye çalışıyorlar.”
”ASKERLERDEN KORUNMAK İÇİN DEDEM KÖR TAKLİDİ YAPIYORDU”
Babası İhsan Başer gibi oylama sonrası kötü muamele gören 45 yaşındaki İbrahim Başer de çocuk yaşta karşılaştığı kötü muamelenin etkisinden kurtulmaya çalıştığını anlattı.
Başer, o dönemde babasına ve dedesine yapılan kötü muamelenin kendisini yaraladığını kaydederek, ”Dedem o yıllarda 85 yaşındaydı. Askerler onu köy meydanında görünce yere yatmasını söyledi. Dedem de ‘gözlerim görmüyor’ dedi. Gözlükleri vardı kalın mercekli. Eline de bir baston almıştı. O muameleden kaçmak için kör taklidi yapıyordu. Zor da olsa kurtulmayı başarmıştı. Böyle bir ay kadar kör taklidine devam etti” diye konuştu.
Oylama sonrası köye komando birliklerinin sevk edildiğini kaydeden Başer, şunları söyledi:
”Hayır oyu çıktıktan sonra altı tane dağ komando ekibi geldi. Sonra herkesi köy meydanında yere yatırdılar. Amcamı durdular ve kimlik sorgulaması yaptılar. Herkesi yere yatırıp ayaklarıyla sırtlarına bastılar. Sonra yaşlı amcamı iki asker eşliğinde koşturmaya başladılar. Yaşlı adam ölmemek için nefes nefese kalmasına rağmen koşmuştu. Ben çok kez askerin hakaretine mazur kaldım. Muhtar ile aynı soyadını taşıyan herkesi arabalara bindirip götürdüler. Daha sonra bir yurt vardı köyümüzde orayı istila etmişlerdi. Bizleri de oraya götürdüler. Ellerimiz bağlı şekilde yukarıdan aşağıya su döktüler üzerimize. Muhtarımızın bir ayağı yoktu onu bile kelepçelediler. Bir ay boyuca her akşam bizi köyden alıp bu tür şeyler yapıyorlardı. Babamı gözaltına aldılar ve biz ondan bir ay haber alamadık. İnsanlar bu durum karşısında çareyi ormana kaçmakta buldu. Çoğu insan gecelerce tarlalarda yattı. Her gün aklımda bu durum. Asker görünce Yunan askeri görmüş gibi olurdum. Yavaş yavaş bu durumdan kurtuluyorum ama hala o günlerin anılarını hatırlıyorum. Çünkü benim yaşlı başlı akrabalarımı yerde süründürdüler resmen.”
”KÖY OLARAK İMZA TOPLAYIP DAVA AÇMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”
Topağaç Köyü Muhtarı Mustafa Başer ise oylamanın olduğu yıllarda babasının muhtar olduğunu ifade etti.
Başer, ”hayır” oyu çıkmasının ardından ilk olarak babasının suçlandığına dikkati çekerek, ”Hayır oyu çıkmasında babam ve azaları büyük rol oynadı. O dönemlerde çok sıkıntılar yaşadık. Oylama öncesinde çok iyiydi durumumuz ama ne olduysa oylama sonrası oldu. Hatta babam ihtilal oldu diye sevinmişti. Çünkü siyasi istikrarsızlık almış başını gitmiş. Tabi oylama sonrası kötü muameleyle karşılaşınca resmen pişman olduk” dedi.
Yaşadıkları sıkıntıları hala unutamadıklarını vurgulayan Başer, sözlerini şöyle tamamladı:
”Askerler, yok yere köyde arama yapıyordu. Bizim köyde ihtilalden çok uzun yıllar önce havaya ateş açılması bile yasaklanmıştı. Bunu köy insanları yaptı. Ama askerler sürekli bize silah sakladığımızı söylüyordu. Çok kötü şeyler yaşadık yani. Gerekçe olmadan sağa sola silahlı askerler arkamızda koşturulmuştuk. Babam astım hastası o haliyle gözaltına alınmıştı uzun bir süre. Yaşlı adamlara kötü muameleler yapıldı. O durumdaki insanları kollarından bağlayıp köy meydanında yerde yatırıyorlardı. Köy olarak darbelere yargı yolunun açılması bizleri mutlu etti. İmza toplayarak dava açmayı düşünüyoruz.”
AA