Ömrün En Güzel Yaşı Kaçtır Dersiniz?

Doğal Yaşam
İşte Prof. Dr. Osman Özsoy ‘un yazısı Ömrün en güzel yaşı kaçtır dersiniz? 2010 yılının son haftasına girdik. Ömürler akıp gidiyor. Araştırmacılar, insan ömründe en güzel yaşın hangisi olduğuna ...
EMOJİLE

İşte Prof. Dr. Osman Özsoy ‘un yazısı

Ömrün en güzel yaşı kaçtır dersiniz?

2010 yılının son haftasına girdik. Ömürler akıp gidiyor. Araştırmacılar, insan ömründe en güzel yaşın hangisi olduğuna da kafa yormuşlar. Çıkan sonuç gözlem ve tahmininizle örtüşüyor mu acaba?

 

2010 yılının son haftasına girdik. Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece 2010’a veda edip 2011’e merhaba diyeceğiz. Herkes mevcut yaşının üstüne matematiksel olarak 1 yıl daha ilave edecek.

 

Sizleri bilemem ama, her giren yeni yıl beni oldum olası hüzünlendirmiştir.

 

Geçen yılların hakkını verememe düşüncesi mi bunda etkili olmuştur, yaşlanma endişesi mi, yoksa bir yılın daha sonra ermesinin bir çeşit ayrılık olması mı, doğrusu emin değilim.

 

Artık tarihe intikal etmek üzere olan sadece 2010 yılının kendisi değildir… Acısıyla tatlısıyla her birimizin bireysel tarihidir aynı zamanda…

 

Mevlana Hazretleri, vakti saati geldiğinde son nefesini vermeyi, ebedî vuslata ereceğini ifade etme adına, düğün gecesi anlamında "Şeb-i Aruz" olarak nitelendirmiş. Öteler ötesi ile perdesiz yaşayanlar için böyle oluyor demek ki… Ölümle dünya ile ahiret perdesini aralamayı, bir gelinin duvağını kaldırıp göz göze gelmek gibi, bir vuslat olarak görme enginliğine erişmiş Hz. Mevlana…

 

Toplumda, çevremizde ne kadar insan var ki bu ayarda bir hayat yaşayabilen… Keşke hepimiz o modda bir hayat sürebilsek… Heyhat…. Nerde?

 

Yetkili biri olsaydım ve bana sorsalardı, “yılın son gecesi şamata mı yapalım, yoksa, bankacıların yılın son günlerinde mesai kavramını ortadan kaldırıp hafta sonları da dahil kimi günler gece yarılarına kadar bir yılın dökümünü elden geçirmeleri gibi, insanlar da sessizce geçen yıllarının muhasebesine mi ayırsalar” deselerdi, samimi olarak söyleyeyim, ikinci şık bana daha makul gelirdi…

 

Geçip giden sadece tarih değil… Akıp giden biziz aslında..

 

Çocukluğumda, aklımın dünya ahvaline yavaş yavaş ermeye başladığı o yıllarda bir gün, ömrüm olur da 2000 yılını görürsem, göze ve kulağa hoş gelen bu güzel tarihte kaç yaşımda olacağımı hesap etmiştim.

 

Şimdi gibi hatırlıyorum… 2000 yılı girdiğinde 35 yaşında olacağımı bilmek mutlu etmişti beni. Oldukça güzel bir yaş gelmişti bana… Bilemiyorum, belki de ahirette insanların olacağı söylenen yaşa yakın olması cezbetmişti beni…

 

İnanılır gibi değil ama… Gelse de görsek diye beklediğimiz 2000 yılının üzerinden de bir 10 yıl daha geçmiş… Su gibi nasıl da akıp gitti zaman…

 

Milenyum çocukları diye nitelendirilen o yıl doğanlar bile, şimdilerde 11’li yaşlara evrildiler… Doğdular büyüdüler de, ilk mektebi bitirecek yaşa geldiler…

 

Haber7 yazılarına başlayalı bile 4 yıl 4 ay olmuş… Okuduğunuz bu yazı, bu sütunda yayınlanan 601. yazım. Biz bir yandan yazarken, sizler öbür yandan okurken, akıp gitmiş koca zaman…

 

İnsan ömründe en güzel yıllar…

 

Yıllar aka dursun, insanın en güzel yaşının hangisi olduğu araştırmacıların da ilgisini çekmiş.

 

Nitekim İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, kadınların en çekici oldukları yaş 31 olarak tespit edilmiş. Araştırmaya katılan 2000 kadın ve erkeğin büyük çoğunluğu, 31 yaşındaki kadınların, kendilerine güvenleri ve tarzlarını yakalamış olmaları sebebiyle birçok açıdan en güzel yaşlarını yaşadıklarını ifade etmişler.

 

Araştırmaya katılanların büyük bölümü, kendine güvenin, bir kadını etkileyici kılan en önemli faktör olduğunun altını çizmişler ve 31 yaşına geldiklerinde bu özelliğin daha belirgin hale geldiğini belirtmişler.

 

Gazeteci Ergun Babahan, “Yaşlanmak güzeldir hayat 46’da başlar” başlıklı dün yazısında, değişik araştırmalardan yola çıkarak, insan yaşında “küresel dönüm ortalaması 46 olarak bulunmuş” tespitine yer veriyor… Yeni yıl girdiğinde bizim yaş da 46’ya evrilecek. Bakalım küresel döngü bizde nasıl tecelli edecek? Allah ömür verirse, 46’da bir keramet var mıymış, gelecek yıl sizlerle paylaşırım.

 

‘Otuz Beş Yaş!’ şiirini kaleme alan 1910 yılı doğumlu Cahit Sıtkı Tarancı, 1956’da, yani 46 yaşında öldü. Yarısı 35 eden 70 yaşını göremedi.

 

İlkokulu Cahit Sıtkı Tarancı ile birlikte okuyan yakın arkadaşı Vedat Günyol, 2001 yılında, yani 90’lı yaşlara merdiven dayandığında kendisiyle yapılan bir röportajda; “Cahit Sıtkı’nın 35 yaşı yolun yarısı kabul etmesi nedendi?” sorusuna, “Aslında o dönemler ben de onun gibi düşünüyordum. 90 yıl yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Şimdi 90 yaşına geldim, şunun şurasında ne kaldı diyorum. Altmış yıl ya yaşarım, ya yaşamam. Keşke Cahit de benim gibi söyleyebilseydi. Velhasıl, öteye gitmeye hiç niyetim yok” dedi.

 

Bundan sonra “Altmış yıl ya yaşarım, ya yaşamam” diyen Vedat Günyol, bu sözlerinin üzerinden 3 yıl geçmeden o da 2004’te vefat etti.

 

Şu an 71 yaşında olan Gazeteci Yağmur Atsız, “Ömrümün İlk 65 Yılı” başlıklı bir kitap kaleme aldı. Allah gecinden versin ama, Vedat Günyol’unda ifade ettiği gibi, ikinci bir 65 yıl da varmış gibi hoş bir anlam da çıkıyor. Dilerim öyle olur.

 

Sözün kısası, yaşı ilerleyen herkes, en az yaşadığı yaş kadar daha yaşamak istiyor. Nitekim Ergun Babahan dünkü yazısının girişinde, “Gençlik yıllarımda 50 varılması imkansız kadar uzak bir nokta gibi görünürdü bana. Çevremdeki 50’ler ise müthiş yaşlı veya bir ayağı çukurda insanlar gibi gelirdi” diyor. İnsan o yaşlara gelince, aslında ne kadar da erken yaşlar olduğunu fark ediyor…

 

Gelecek bir meçhul… Gerçek olan şu an yaşadığınız, nefes alıp verdiğimiz zaman… Yaşadığınızı fark edin ve hayatınıza bir anlam katmaya bakın…

 

Size göre, hayatta en güzel yaş hangisi? Ve neden?

 

Tüm okuyucularımızın yeni yılını şimdiden kutluyor ve herkese sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

 

Haber 7