‘Mangala’ Cezaevlerinde Oynanacak

Doğal Yaşam
Tarihi araştırmalar, ”Mangala”nın, Sakalar, Hunlar ve Göktürkler döneminde oynandığını gösteriyor. Pek çok Türk halkında unutulan bu oyun, konar-göçer, bozkır hayatını son yüzyıllara kadar...
EMOJİLE

Tarihi araştırmalar, ”Mangala”nın, Sakalar, Hunlar ve Göktürkler döneminde oynandığını gösteriyor. Pek çok Türk halkında unutulan bu oyun, konar-göçer, bozkır hayatını son yüzyıllara kadar devam ettiren Kazak, Kırgız, Türkmen ve Altay gibi bazı Türk halkları tarafından günümüze kadar getirildi. Türkler, yerleşik hayata geçerek, şehirlerde yaşamaya başladıktan sonra da bu oyunu oynamaya devam etti.

Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar, çeşitli Türk lehçelerinde ”Dokuz Kumalak” veya ”Dokuztaş” olarak adlandırılan bu oyunu, ”Mangala” adıyla devam ettirdi. 16. yüzyıla ait Osmanlı minyatürlerinde de izleri görülen Mangala‘nın diğer mangala türlerinden farkı, mangalada taşlar, genelde ‘‘tohum” adını alıyor ve taşları hareket ettirme ise ”tohum saçma” olarak ifade ediliyor. Bu da o kültürlerin, ziraatçı bir toplum olduklarını gösteriyor.

Türk mangalasında ise taşlar, ”asker” olarak görülüyor, bu da oyunun, çiftçilik oyunu değil, savaş oyunu olduğunu ortaya koyuyor. Kendi çukuruna taş bırakma kuralı, Türk sosyal hayatındaki baba ocağına sahip çıkma geleneğini sembolize ediyor. Taş kazanmak için rakibin taşlarını çift yapma kuralı ise Türk inanç ve devlet sistemi tarihindeki ikili anlayışı simgeliyor.

MANGALAYI MİNYATÜRDE KEŞFETTİLER

Türk kahvesi ve kahvehanelerle ilgili araştırmalar yapan genç iş adamları Serkan Aziz Ceyhan ile kardeşi Serdar Asaf Ceyhan, bu araştırmalar sırasında Türk gelenek ve görenekleriyle ilgili olarak en eski 2 minyatürde rastladıkları ‘‘Mangala” adlı oyunun, günümüzde de yaygınlaşması için mücadele ediyor.

Oyunu piyasaya süren firmanın sahiplerinden Serkan Aziz Ceyhan, mangalanın sokakta çukur kazarak, buzdolabı buzluğu, yumurta folluğu gibi pek çok şeyle oynanabilen bir oyun olduğunu, kadın erkek farkı gözetmeksizin 7’den 70’e kadar herkes tarafından oynanabildiğini söyledi.

Mangalayla ilgili Türkiye’de en kapsamlı araştırmayı merhum Prof. Dr. Metin And’ın, günümüzde ise Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Abdulvahap Kara‘nın yaptığını belirten Ceyhan, tarihsel kaynakları araştırarak, Kazakistan ve Kırgızistan’daki federasyonlarla irtibata geçerek, Türkiye’nin bazı köylerinde bu oyunu oynayan yaşlılarla görüşerek mangalanın oyun kurallarıyla ilgili bilgi topladıklarını anlattı.

CEZAEVLERİNDE VE GENÇLİK MERKEZLERİNDE OYNANACAK

Kültür ve Turizm Bakanlığına tescil ettirdikleri mangalanın unutulmaması ve yaygınlaştırılması için Gençlik Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Daire Başkanı Adnan Gül ile irtibata geçtiklerini belirten Ceyhan, mangalanın Türkiye’deki 165 gençlik merkezinde oynanması için gerekli iznin verildiğini ifade etti.

Mangalanın cezaevlerinde tutuklu mahkum ve personelin sosyal iletişimine katkıda bulunmak ve Türk kültürüne yeniden kazandırılması amacıyla Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Kulaç ve Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Tülay Çelebi ile görüştüklerini anlatan Ceyhan, ”Mangala 9 kişilik ekibimiz tarafından gönüllü olarak Maltepe Açık Cezaevi ve Maltepe Çocuk Cezaevinde anlatıldı. Önümüzdeki hafta Ceza ve Tevkifevlerinin desteğiyle, Bakırköy Kadın Cezaevi ve Ümraniye E Tipi Cezaevinde isteyenlere bu eğitim verilecek ve mangalanın cezaevlerinde de oynanmaya başlanması sağlanacak” diye konuştu.

Marmara, Gazi, Afyon Kocatepe üniversitelerinde Mangala Kulübü kurma çalışmalarının başladığını belirten Ceyhan, ”Mangala Kulübü kurmak isteyen üniversite öğrencileri bize başvurduğu taktirde, Mangala Kulübü kurulması şartıyla mangala oyununu onlara ücretsiz olarak ulaştıracağız” dedi.

2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’a gelecek olan yabancıların da ilgisini çeker düşüncesiyle mangalanın oyun kılavuzunu İngilizce-Türkçe hazırladıklarını ifade eden Ceyhan, ayrıca dünyanın ilk kahvehanelerinin açıldığı İstanbul’da ilk günden beri oynanan mangalanın, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye genelindeki kahvehanelerde de yaygınlaşması için Kahveciler Kıraathaneciler Federasyonu ile de görüştüklerini söyledi.

Ceyhan, zamanla Mangala Federasyonu’nun kurulmasını, turistlerin ilgisini çeken yerlerde mangalanın bir Türk oyunu olduğunun gösterilmesini, yıl içinde turnuvaların düzenlenmesini hedeflediklerini kaydetti.

”AMACIMIZ MANGALANIN YAYGINLAŞMASI”

Serdar Asaf Ceyhan da günümüzde iskambil kağıdı, tavla ve okey yaygın olarak oynanırken, geçmişte ne oynandığı yönünde yaptıkları araştırmada 16. yüzyılda tavla, mangala ve satranç oynandığını gördüklerini belirtti.

Tavla ve satrancın güncelliğini koruduğunu, ancak mangalanın unutulduğunu ifade eden Ceyhan, ”Günümüzde bazı köyler dışında mangala oynanmıyor. Bize göre de iskambil kağıtlarının 20. yüzyıl başında kahvehaneye girmesiyle mangala kaybolmuş. Mangalanın yeniden oynanması için ne yapabiliriz diye düşündük. Mangalanın gerçek kurallarına göre uygun şekilde hazırlanması ve üretilmesi için yola çıktık. Amacımız geleneksel Türk oyunu olan mangalanın yaygınlaşması ve Türk Cumhuriyetleri arasındaki Mangala Federasyonları ile şampiyonaların düzenlenmesi” diye konuştu.

Ceyhan, mangalanın yaygınlaştırılması için gençlik merkezleri, kahvehaneler, kafeler, üniversiteler, okullar, toplumun yoğun şekilde yaşamlarını geçirdikleri mekanlarda ve kurumlarda girişimlerinin devam ettiğini belirtti.

OYUN KURALLARI

Mangala oyunu, dikdörtgen şeklindeki mangala tahtası, 48 taş ve iki oyuncu ile oynanıyor. Oyuna kurayla başlanıyor. Her oyuncunun amacı hazinesinde en az 25 taş toplamak. Bunu yapabilen oyuncu, oyunu kazanmış oluyor.

Mangala tahtası 12 adet çukur ve oyuncuların kazandıkları taşları koymaları için 2 adet hazineden oluşuyor. Oyun tahtası iki oyuncunun arasında duracak şekilde konumlandırılıyor. Oyuncuların tarafındaki 6’şar çukur ve her oyuncunun sağ tarafındaki hazine o oyuncuya ait oluyor. Her oyuncunun 24 adet taşı bulunuyor ve taşlar çukurlara 4’er adet olmak üzere dağıtılıyor.

Oyuna başlayan ilk oyuncu kendi tarafındaki çukurlardan herhangi birinde bulunan 4 adet taşı alıyor ve taşların birini aldığı çukura bırakıyor. Geri kalan taşları, başladığı çukurun sağ tarafına doğru (saat yönünün tersine) her bir çukura birer tane bırakmak suretiyle ilerliyor ve elindeki taşlar bitiriyor. Oyuncular ellerindeki taşları dağıtırken sadece kendi hazinelerine taş bırakabiliyor, rakip tarafın hazinesine taş bırakılamıyor. Oyuncunun elindeki son taş hazinesine denk gelirse, oyuncu bir kez daha oynama hakkını elde ediyor.

Oyuncunun elindeki son taş, rakip tarafın herhangi bir çukurundaki taşların sayısını çift yaparsa, oyuncu o çukurdaki tüm taşları alarak kendi hazinesine koyuyor. Oyuncunun elindeki son taş, kendi sırasındaki boş bir çukura gelirse oyuncu hem bu taşı hem de çukurun karşısındaki rakibinin çukurundaki bütün taşları kazanıyor ve kendi hazinesine koyuyor.