İstanbul Cambazları Geri Dönüyor

Doğal Yaşam
En son 35 yıl önce Bakırköy Yenimahalle’de faaliyet gösteren cambazhane, kapılarını yeniden açmaya hazırlanıyor. İp Cambazı Özdemir Turan‘ın gayretleriyle ortaya çıkacak yeni mekan, 14 Tem...
EMOJİLE

En son 35 yıl önce Bakırköy Yenimahalle’de faaliyet gösteren cambazhane, kapılarını yeniden açmaya hazırlanıyor. İp Cambazı Özdemir Turan‘ın gayretleriyle ortaya çıkacak yeni mekan, 14 Temmuz’dan itibaren Başakşehir’de meraklılarını bekleyecek. 
 
Yaşı büyük olanların hayalen hatırlayabildiği, küçük olanların ise sadece filmlerde seyrettiği ip cambazları, yeniden sahneye çıkıyor. İki bin yıllık geçmişi olmasına rağmen günümüzde aktif olarak sadece tek bir temsilcisi kalan bu sanat, ip cambazı Özdemir Turan’ın 14 Temmuz’da Başakşehir’de açacağı cambazhane ile eski günlerine kavuşmayı hedefliyor.

Geçtiğimiz yıl vizyona giren ve Fransız ip cambazı Philippe Petit’nin ‘İkiz Kuleler’ arasında yürüyüş macerasını anlatan ‘Teldeki Adam’ filminden sonra Serdar Güven de günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı ve onun temsilcilerini hatırlatan bir projeye imza attı. ‘Canıyla Oynayanlar’ filminde çocukluğunun panayır hatıralarından yola çıkan Yönetmen Güven, "Çocukluğumuzda etli, kanlı, dokunabildiğimiz, konuşabildiğimiz, gerçek kahramanlardı." dediği cambazların izini sürüp bu geleneği beyazperdeye yansıtmış. İşte o ‘kanlı canlı kahramanlardan’ günümüzde yaşayıp da bu mesleği icra eden tek isim 60 yaşındaki diş hekimi Özdemir Turan. Kalpten bağlı olduğu cambazlığı yaşatmak adına kırk gündür gece gündüz uğraşan Turan, yeni cambazhaneyi Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal‘ın tahsis ettiği alanda açacak.

Özdemir Turan daha 13 yaşında ustası Cambaz Yakup’un yanında çırak olarak tellerin üstüne çıkmaya başlamış. O gün bugündür tam 47 yıldır bu işe gönül veriyor. Annesi tepkisinden onu 30 yıl sonra seyretse, babasıyla 20 yıl küs kalsa da o bu sanattan hiç vazgeçmemiş. Fakat şimdiki gençlerin genelde kısa sürede şöhret olmanın peşinde olduğunu düşünen Turan, bugüne kadar yetiştirecek bir çırak da bulamamış. Çocukları "Baba yeter kalbin, şekerin, tansiyonun var." dese de, o bir poşet ilaç kullanarak telin üzerinde gezmeye devam ediyor. Mest giyerek 45-75 dakikalık gösterilerinde bisiklet sürüyor, ayağını tenekeye sokuyor. Jübilesini de Haliç’i bir taraftan diğer tarafa ip üzerinde bisiklet sürerek geçerek yapmayı planlıyor. İp cambazlığının Allah vergisi bir kabiliyet olduğunu belirten Özdemir Turan, Allah’ın verdiği dengeye sığınmaktan başka bir sırrı olmadığını kaydediyor. Turan, insanların sadece eğlenmekle kalmayıp aynı zamanda heyecanlandıklarını, hatta oturdukları yerden bazı teyzelerin kendisine dua ettiğini dile getiriyor. Halkın teveccühünden son derece memnun olsa da Turan, devletin ve onun nezdinde belediyelerin kendisine yeteri kadar sahip çıkmamasından da rahatsız: "Her sinirlendiğimde ‘Tamam, hurdacı çağırıp satıyorum bunları.’ desem de yapamıyorum. Ben herhalde bu cambazhanede ölürüm."

Cambazlık Orta Asya’dan çıkan iki bin yıllık bir gösteri sanatı. Osmanlı döneminde zirve yapmış, saray eğlencelerinin vazgeçilmezi olmuş. Bu gelenek, Cumhuriyet döneminde cambazhanelerde varlığını sürdürmüş.