Herşeyden Geçtik Ama Ondan Asla!

Doğal Yaşam
Kestanenin, pamuk şekerinin, uçan balonların hayatımızdaki yerini anlata anlata bitiremeyiz. Balon satan bir kırtasiyenin önünden geçmek, mesire alanlarındaki pamuk şekeri almak için bekleyenleri görm...
EMOJİLE

Kestanenin, pamuk şekerinin, uçan balonların hayatımızdaki yerini anlata anlata bitiremeyiz.

Balon satan bir kırtasiyenin önünden geçmek, mesire alanlarındaki pamuk şekeri almak için bekleyenleri görmek hatıralarımıza şöyle bir dönüp bakmak için yeterli. Bir de işin içinde simit varsa anlatılan hikâyelerin ardı arkası gelmez. Çünkü hemen hemen herkesin simit özellikle de simitçi için söyleyeceği üç-beş anısı vardır. Ama niyetimiz size, bazen kahvaltıya bazen beş çayına yetişen simitçi amcayı anlatmak değil. Asıl mevzu, lezzetinden tutun da nasıl yediğimize kadar şiirlere, hikâyelere konu olan simit. Çünkü simit, Türkiye’de en çok tüketilen yiyeceklerden biri.

Simit, kahvaltıların başrol oyuncusu, çayın lezzeti hiçbir şeye değişilmez katığı, beş çaylarının da olmazsa olmazı. Zenginin de fakirin de, kimi zaman sabah kahvaltısı, kimi zaman öğle yemeği. Bu yüzden ne ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı ne de işsizlik simidin satışını azaltmamış.

Simidi ne kadar tükettiğimizi görmek, hayatımızdaki yerini bir kez daha anlamak için sabahın erken saatlerinde yolumuzu Eminönü’ne düşürdük. Gördük ki, işe yetişmeye çalışanlar, okula giden öğrenciler hızlı adımlarını bir tek kırmızı simit arabalarına rastlayınca yavaşlatıyor. Kimi paket yaptırıyor, kimi eline alıp yiyor. Herkes simit yerken biz duralım mı? Sıraya girdik. Mis gibi susam kokan simit karnımızı biraz daha acıktırdı. Büyük bir iştahla yaklaştık. İki simit, yanına da üçgen peynir aldık. Bir yandan da laflamaya başladık. ‘İşler nasıl? Günde kaç simit satıyorsun? Günün hangi saatlerinde müşteri yoğunlaşıyor?’ diye arka arkaya sıraladık soruları. Simidin sıcaklığından mıdır bilinmez ama hafif bir tebessümle, "Abla şu köşede gördüğün dilenci de karnını benim sattığım simitle doyuruyor. Karşıdaki şirketin çalışanları da… Benim simit arabam sabahları kahvaltı durağı. Öğlenleri karnı acıkanların fakir lokantası. Anlayacağın kriz, simide bir de dert ortağı çaya hiç uğramadı." diyor.

Simitçinin dediğine göre, kırmızı bir simit arabasında günlük ortalama 500 simit satılıyor. Küçük bir arabada bu kadar simit satılıyorsa Türkiye’nin genelinde ne kadar simit satıldığını hesaplamak zor. Bunun için simit işini kurumsal anlamda yürüten Simit Sarayı Genel Müdürü Aykut Okutur‘a başvurduk. Okutur, Türkiye’de ortalama 2,5 milyon simit satıldığını söylüyor. Bunun 1 milyonu İstanbul’da tüketiliyor. Yüzde 60’ı Avrupa, yüzde 40’ı Anadolu yakasına dağıtılıyor. Okutur, İstanbul’da satılan simidin içinde sadece yüzde 10’luk bir kısmının simit saraylarına ait olduğunun altını da ısrarla çiziyor. Seyyar simitçiler ise verilen rakamların yarısından çoğunu satıyormuş.

2010 kültür yiyeceği

2010 yılında Türkiye‘nin kültür yiyeceği seçilen simit, fiyatları bakımından da değişiklik gösteriyor. Son zamanlarda krize yenik düşenlerin öğün geçirmek için tercih ettikleri simit ve çayın fiyatları çeşit çeşit. Simit Sarayı, Simit Dünyası gibi zincirlerde 75 kuruşken, seyyar satıcılarda 50 kuruş. Fiyatlar, illere göre de farklılık gösteriyor. Ankara’da 50 kuruş, hatta büyükşehir belediyesine bağlı simit arabalarında, ‘4 simit’ 1 liradan satılıyor. Simidin yanında en çok tüketilen çayın bir bardağı ise 75 kuruş ile 1 lira arasında değişiyor. Simit satışları en çok sabah 06.00-09.30 bir de akşama doğru 16.00–18.00 saatlerinde yapılıyor.