Bir Terapidir Ebru…

Doğal Yaşam
Hazırlayan: Gülay Gümüş Çok değil, bundan 10-15 yıl önce ebru sanatıyla uğraştığınızı söylediğinizde, ardından karşınızdakine ebrunun ne olduğuna dair uzun açıklamalar yapmak zorunda kalırdınız. Bugün...
EMOJİLE

Hazırlayan: Gülay Gümüş

Çok değil, bundan 10-15 yıl önce ebru sanatıyla uğraştığınızı söylediğinizde, ardından karşınızdakine ebrunun ne olduğuna dair uzun açıklamalar yapmak zorunda kalırdınız. Bugün ebru, ince detaylarına kadar olmasa da, en azından ismen ya da şeklen bilinen bir sanat dalı haline geldi. Bunda şüphesiz açılan kursların da etkisi büyük. Ebru ile uğraşanların sayısı giderek arttı artmasına ama, ebru sanatının felsefesini kavrayabilmiş ebruzen adayı sayısı maalesef çok az.

Ebru sanatçısı Birol Biçer, bir röportajında ebru sanatının günümüzdeki durumunu bir cesede benzetirken,  “Harikulade zarafet ve renklerde kıyafetler giymiş, özenle makyajlanmış, yeni pek çok unsurla zenginleştirilmiş, bakarken hoşa giden bir ceset! Ama üzerine çeşitlilik, yenilik, popülerlik, güncellik adına yapıştırılmış türlü aksesuarın yanında çok önemli bir eksiği var: Maalesef ruhunu kaybetmiş! Popüler alanın orta malı durumuna düşen her şeyin kaderi bu gibi.” diyor.
 
Ebru sanatının tarihçesi 

Ebru, en basit ifadeyle su üzerine resim yapma sanatıdır. Farsça “ebri” olarak söylenen kelime bulut anlamına geliyor. Muhtemelen su üzerine fırça ile atılan boyalar bulut kümelerine benzediğinden, sanatın ismi bu şekilde söylene gelmiş. Ebru sanatının nasıl doğduğuna dair kesin bir bilgi yok. Ancak, 8. yüzyılda Çinliler tarafından yapıldığına dair bazı bilgiler var. Boyalı fırçaların su üzerinde temizlenişi sırasında yüzeye düşen damlalardan yola çıkılarak tesadüfen keşfedilmiş bir sanat olduğu söyleniyor.

1500’lü yıllarda Özbekistan Buhara’da, bir hat ustasının yazısının altında kullandığı ebru, ilk örnekler arasında gösteriliyor. Bununla birlikte 1414 yılında Topkapı Sarayı’nda bulunan bir kitap içerisinde ebrulu sayfalara rastlandığını belirten kaynaklara da rastlanıyor.

16. yüzyılda Osmanlı’da sıkça yapılan ebrulu kağıtlar, o dönemin Avrupa’sında “Türk kağıdı” olarak anılırmış. Birçok Avrupalı seyyah, gittikleri yerlere ünü her yere yayılan bu “Türk kağıtları”nı da götürmüş. Hatta o dönemlerde bazı papaların ebru kağıdının sırrını getirene büyük vaatlerde bulundukları söyleniyor. Fakat bu sırrı ulaştıran var mıdır; bilinmiyor.

Ebru, günümüzde, diğer soyut ve plastik sanatlar gibi değerlendiriliyor. Ebru, görsel zarafetinin yani sıra, bizlere mikro ve makro alemlerden, çıplak gözün göremeyeceği ilginç güzellikler sunuyor. Ebru’nun terapi özelliği olduğu ise bu tarihi sanatın meraklıları için tartışılmayan bir gerçek. 
 
Ebru sanatının felsefesi 

Ebrunun diğer sanat dallarından belki de en büyük farkı, sanatçının iradesinin belli bir yerden sonra işin içinden çıkması, eseri adeta külli iradeye bırakması.

Tüm kainatı ve oluşumu özetler ebru. Değil mi ki suya atılan renklere ve biçimlere müdahale bir noktadan sonra imkânsızlaşır. Ebru, suyun bereketli kucağına düşen bir damladır. Her şey o damladan olur ebruda . O tek damla sonsuzluğa doğru genişler ve bir noktadan sonra ebrû kendi başına buyruk kalır. Bu yüzdendendir ki icra ettiği sanatın, arkasındaki hayatla irtibatını sorgulayan ebruzen su üzerinde cüz’i irade  ile külli irade  arasındaki rabıtayı (bağı) hayranlıkla izler.

Ebru yapımında kullanılan malzemeler

Davulun sesi uzaktan hoş gelir” misali, ebru, izleyenler için uygulaması oldukça kolay bir sanat gibi görünür. Ne de olsa suya biraz boya serpip, sonra da çıkan şekli kağıda alıveririsiniz. Ama işi bilenler için ebru, emek ve özen isteyen, oldukça zor bir sanat. İşte bu zahmetli uğraş için kullanılan araçlar ve ebru çeşitleri:

Kitre

Anadolu, İran ve Türkistan dağlarında kendiliğinden yetişen "geven" adı verilen dikensi bir bitkinin gövdesinden elde edilir. Yaz aylarında çizilen dallarından akan süt daha sonra kurur ve kemik rengine benzeyen beyaz parçacıklar halinde toplanır. Sertliği olmayan su içinde iki gün bekletilir. İyice eriyen kitre bez torbalardan süzülüp tekneye alınır.

Boya
 

Geleneksel yöntemde "Toprak Boya" diye adlandırılan doğadaki metal oksitlerden elde edilen boyalar kullanılır. Ebru yapımında genellikle oksit kırmızı, oksit sarı, oksit siyah, lahur çiviti kullanılır. Diğer renkler de bunların karışımından elde edilir. Güzel bir ebru için renkleri uyumlu kullanmak önemlidir. Bu nedenle renkler,  koyu olanlardan başlanarak kullanılır. Tabandaki siyah boya, üzerindeki boyaları canlı ve aktif gösterir. Aralardaki beyazlar da renklere hareket getirir.

Fırça

Ebru yaparken, ortası boş kalacak biçimde gül dalına sarılmış at kılından yapılmış fırçalar kullanılır.
Değişik kalınlıktaki ve uzunlukta fırçaların kullanılması ile, istenilen ölçüde tekneye boya koymak ve boyaları kontrol etmek mümkün olur.Fırça yapımında yaşlı atların kuyruğu kullanılır. At kılı sert ve düz olduğu için tercih edilir. Böylece boyalar tekne üzerine gerektiği gibi atılabilir. Ayrıca bakteri ve mantar oluşumuna daha az izin verir. Gül dalı ise oldukça esnek ve dayanıklı bir ağaçtır. Boya atmak için fırçaya her vurulduğunda esneyerek damlaların istenildiği gibi düşmesine olanak verir.