Bi de Görse Neler Yapar?

Doğal Yaşam
Ortaokul yıllarında, hiç bir eğitim almadan bilgisayar programcısı oldu. Görme engelliler için Türkçe programı icat ettiğinde daha liseye gidiyordu. Çalışmadan Boğaziçi Üniversitesi‘ni kazandı v...
EMOJİLE

Ortaokul yıllarında, hiç bir eğitim almadan bilgisayar programcısı oldu. Görme engelliler için Türkçe programı icat ettiğinde daha liseye gidiyordu. Çalışmadan Boğaziçi Üniversitesini kazandı ve dereceyle bitirdi. Kimsenin yardımı olmadan tek başına Litvanya’ya gitti. Hasan şimdi Microsoft‘un Yazılım Yönlendirme Uzmanı olarak çalışıyor. Yeni Şafak gazetesi, Hasan Özdemir‘in ilginç hayat hikayesini ele aldı.

Görme engelli Kerim Altınok’tan aldığım bir mail ile tanıştım Hasan Özdemir ile. Onun hikayesini okuduktan sonra bir an için gözlerimi kapadım, görme ile yaşam ilişkisini düşündüm. Görmeyen bir insan hayattan tat alamaz mıydı? Hayat onun için sandığımızdan daha mı zordu? Hasan Özdemir‘in görme özrü eksiklik değil, aksine mükafat gibi. Çünkü onun aklı ve azmi bu gören iki gözün yerini almış. Tıpkı Beethowen‘ın sağır haliyle ünlü 9. senfoniyi besteleyip, sanatında zirveye ulaşması gibi… Kişisel gelişim ‘palavrası’ gibi gözüken ‘yapabilirsin, yeter ki iste’ bu hikayenin özet cümlesi.

SATRANÇTA FARKEDİLDİ

Hikaye Kerim Altınok’un onu satranç turnuvasında tanımasıyla başlıyor. Henüz ortaokul yıllarında olan bu çocuğun Altınok’un üzerinde bıraktığı izlenimler şöyle; ‘Konuşmasında ve gülüşünde özel bir şeyler vardı. Heyecanla alev alev konuşuyor, süratle anlatıyor, coşkuyla kahkahalar atıyordu. Farklı ve çok güçlü bir beyin yapısına sahip olduğunu daha o gün anlamıştım.’ Bilgisayar meraklısı bu zeki çocuk, zamanla bilgisayar konusunda öyle yol kat eder ki, bu konunun uzmanlarına yardım edecek seviyiye gelir. Altınok diyor ki; ‘Ona kafama takılan soruları, problemleri söylüyordum, o da araştırıp ertesi gün çözmüş olarak bana dönüyordu ve yeni projeler istiyordu. O bunları herhangi bir kitaptan öğrenmiyordu.’ Hasan bilgisayardaki İngilizce yardım dosyalarını, bilgisayarın o mekanik sesiyle dinleyerek çalışıp keşfederken, bulduğu herkese bilgisayar programcılığıyla ilgili sorular sorup öğrenmeye başlar. Hiçbir okula gitmeden, kendi çabası ve zekâsıyla usta bir programcı olur.

DERS ÇALIŞMADAN KAZANDI

Özdemir ilk önemli projesini de yine kendisi gibi görme engelliler için hazırlar. Ülkemizdeki görme engellilerin kullandıkları ekran okuyucu program İngilizce’dir. Bu yüzden bir çok görme engelli bilgisayar kullanamıyor ya da zorlanıyordur. Bu sorunu ortadan kaldırmak isteyen Hasan Amerika’daki firmanın bu iş için 200 bin Dolar isteğini öğrenince o anda hayatını değiştirecek kararı verir ve görmeyen arkadaşları için bilgisayarı Türkçe konuşturan programı yapmak için kolları sıvar. Bu gelişmeler olurken Hasan bir taraftan da okuluna devam eder ve sınavlarda üstün başarı elde ederek süper liseyi kazanır. Hiç ders çalışmamasına rağmen okulu dereceyle bitirir. Hasan Türkçe program projesini öyle kafasına koyar ki, bilgisayarla yatıp bilgisayarla kalkmaya başlar. İki yıl içinde Amerikalıların 200 bin Dolar istediği Türkçe programı nihayet bitirir.

TEYP GİBİ ZİHNİNE KAYDEDİYOR

Hasan’ın kavrama yeteneği üniversitede de işine yarar. Programcılığın o karışık formüllerini nasıl anlıyorsa, üniversitedeki dersleri de hocayı bir dinleyişte kafasına yerleştirir ve böylece fakülteyi üstün bir dereceyle bitirir. Sıra hayata atılmaya para kazanmaya gelmiştir. Ordu’lu bir ailenin çocuğu olan Hasan’ın annesi ev hanımı, babası ise şoförlük yaparak ailesini geçindirmeye çalışan ortahalli bir emekçi.. Hasan, biraz da ailesinin ısrarıyla memuriyet sınavına girip çıkarken, bir yandan da ‘kendi yazılım ofisini kurma ya da iyi bir pozisyonda iyi bir yazılım şirketinde çalışma”nın hayallerini kurar. Nitekim üniversitenin ilk yıllarında Alibeyköy’de kendi iş yerini açmayı başarır. İlk iş olarak Türkçe konuşturan programı tamamladıktan sonra görme engellilere sunan Özdemir, görme engelliler okulunun karne programını, ticarî işletmeler için muhasebe ve stok takip yazılımları, kabartma yazıyla ilgili dönüştürme programlarını hazırlar. Hasan’ın sadece bilgisayara değil aynı zamanda müziğe de yeteneği var. Org çalıp besteler yapan Özdemir, piyasada bulunan bir müzik kayıt programını körlerin kullanımına uyarlamak için geceli gündüzlü çalışıp uğraştıktan sonra muradına erer.

KENDİNE YETMEK İÇİN ÇALIŞIYOR

Hasan’ı başarıya ulaştıran felsefe basit: “Görme engelli biri olarak kendine yetebilmek” Daha lise yıllarında bağımsız olmak ve rahat çalışabilmek için ailesinin yanından ayrılır. Üniversitede yurt yaşamını ve sonrasında yine bağımsız bir yaşamı benimseyen Hasan, arkadaşlarını ziyaret etmek amacıyla elinde bastonu ile tek başına Litvanya’ya bile gider. O artık bilgisayarların içini açarak el yordamıyla bütün parçalarını söküp takar, parça değiştirme ve tamir işlerini yapar hale gelir. Ama bu ona yeterli gelmez, programcılıktaki düzeyini daha da arttırmak için bir yazılım kursuna kaydolur. ‘Buraya kadar kendi çabamla gelirken bir uçurumu aştım, ama şimdi önümde yeni bir uçurum daha görüyorum ve onu da aşacağım’ der.

VE MİCROSOFT’TAN ARADILAR…

Young Guru Academy YGA, yetenekli gençlerin iş dünyasına hazırlanmaları için liderlik kampları ve seminerler düzenler. Kurum aynı zamanda özel sektörde görme engellilerin işe alınmaları ve daha verimli çalışmalar yapabilmeleri için projeler yapıyordur. Selim ve Kerim Altınok bu projenin danışmanıdır ve onu Vakfın Başkanı ile tanıştırmaya karar verirler. Nihayet YGA’nın bir etkinliğinde bu buluşma gerçekleşir, Sinan Bey Hasan’ın kavrama yetisinden çok etkilenir. İş dünyasına görme engelli modelini tanıtmak için çok iyi bir aday olduğuna karar verir. Böylece Hasan YGA’nın liderlik eğitimlerine katılmaya başlar.

HAYAL EDEREK BAŞLADI

Hasan yine bu çabalar içinde idealini gerçekleştirmek üzere çok ciddî bir adım daha atar ve Bilgi Üniversitesi’nde Yazılım Mühendisliği okumaya karar verir. Böylece bu ana kadar kendi yeteneği ve çabasıyla geliştirdiği mesleğini akademik bir temele oturtmak ister. Birkaç ay sonra Hasan’ın telefonu çalar. Arayan Microsoft’un insan kaynaklarından bir yetkilidir. Firma ona tam istediği gibi bir iş teklifi yapar. Artık Yazılım Yönlendirme Uzmanı olarak göreve başlayacaktır. Hasan çalışmış, hayal etmiş, sabırla beklemiş ve sonunda amacına ulaşmıştır. Hikayenin sonunda sıra şu soruya gelir; hayat sandığımız kadar zor mu? Belki öyle belki de değil. Ama Hasan Özdemir birşeyi çok iyi biliyor; Başarmayı, yaşamayı ve elindekilerinin kıymetini bilmeyi. Bize de şunu sormak kalıyor; Görmenin değerini yeterince biliyor muyuz? Belki de kör olan biziz, kim bilir?