Sistem Çürük Olunca Hasar Büyüdü

Futbol
Hezimetin mimarlarından biri Teknik Direktör Guus Hiddink olsa da futbolumuzun temelindeki çürük yapı, iflası hazırlayan en önemli etkendi.   Futbolda her zaman çatıya bakılır. A Milli Takım̵...
EMOJİLE

Hezimetin mimarlarından biri Teknik Direktör Guus Hiddink olsa da futbolumuzun temelindeki çürük yapı, iflası hazırlayan en önemli etkendi.
 
Futbolda her zaman çatıya bakılır. A Milli Takım’ımız katıldığı her turnuvada elde ettiği büyük başarılarla herkesi hayretlere düşürürken, aslında birçok sorunun da üstü örtülüyordu. 2002’deki dünya üçüncülüğünden sonra 2004 ve 2006 trenleri kaçmış, 2008’deki Avrupa üçüncülüğü de 2010 ve 2012’nin hayal olmasına sebep olmuştu bir noktada.
 
3-0’lık Hırvatistan hezimeti; TFF’nin kurum olarak yıllardır futbolu yanlış yapılandırdığını, kulüplerimizin altyapı konusunda nasıl bir fiyaskoya imza attığını ve bu yüzden sadece gurbetçilere dayalı bir altyapı sistemimiz olduğunu gözler önüne serdi.
 
Şimdi Hiddink’in A Milli Takım’daki başarısızlığını göz ardı etmeden sorunları irdeleme vaktidir.
 
Türk futbolu 1990’dan itibaren altın bir jenerasyon yakaladı ve bu kadro 2002’de dünya 3.sü olarak devrini tamamladı. Bunun mimarı da Fatih Terim’di. Fatih hoca Anadolu’yu karış karış gezerek oluşturduğu Olimpik Milli Takım ile 1991 Akdeniz Oyunları’nda ev sahibi Yunanistan ile final oynadı, aynı takımla 1993 Fransa’da şampiyon oldu. O gün Hakan Şükür ve Rüştü Reçber önderliğindeki Olimpik Milli Takım daha sonra yıllarca A Milli Takım’ımızın iskeletini oluşturdu. Fatih Terim de altyapıdan A Milli Takım hocalığına terfi etti. Ama aynı fırsat U17 Milli Takım’ımızı Avrupa şampiyonu yapan Abdullah Avcı’ya tanınmayarak 2012’nin kadrosunu oluşturacak jenerasyon resmen harcandı.
 
Sonraki süreçte TFF, daha kurumsal bir yapıya kavuşmasına rağmen bir türlü ülkenin mümbit topraklarındaki futbolcuları vitrine çıkaramadı. TFF Eğitim Dairesi ihtiyacı bir türlü karşılayamadı. Çünkü son 5 yılda Eğitim Dairesi’nin başına 5 farklı isim getirildi. Gündüz Tekin Onay’ın ardından Ahmet Güvener, Teoman Yamanlar, Bülent Bayraktar, Ersun Yanal ve son olarak da Tolunay Kafkas’a görev verildi. Her gelen yeni bir yapılanma şeması çizdi, yeni politika belirledi. Eğitim Dairesi’nin ismi bile bu sürede defalarca değişti.
 
Altyapılarımız gurbetçilere endeksli

Ülke futbolunun alt yapısını dışarıdan gelen gurbetçi oyuncular besliyor. Kulüplerin altyapıları iflas etmiş durumda. Çünkü kulüpler altyapıyı sadece yıldız oyuncu çıkarmaktan ibaret zannediyor. Oysaki, doğru altyapı yıldız değil takım oyuncusu çıkarmayı hedefler. Barcelona, Şampiyonlar Ligi finaline altyapıdan yetişmiş 7 oyuncuyla çıkarken, Bosquets de Messi de aynı yapının ürünüydü. Oysaki, kulüplerimiz işin kolayına kaçıp yabancılara para harcıyor.
 
Trabzonspor gibi altyapısıyla bu ülkeye örnek olmuş bir kulübümüz bile Süper Lig maçlarında altyapıdan zorunlu oyuncu oynatılması kuralına tepki gösteriyor. Bu kontenjanı doldurmak için 3 yedek kaleciyle maça çıkıyor. Şu anda Süper Lig’de mücadele eden kulüplerin yüzde 90’ında altyapısından yetişmiş üç oyuncu ilk onbirde forma giyemiyor.
 
Sistemin A Milli Takım’ı destekleyecek şekilde kurulması gerekir. Bu da yaklaşık 5-6 yıllık bir çalışmanın ürünü olabilir. Euro 2008’de Avrupa 3.sü olduktan sonra jenerasyon değişimi için düğmeye basılmalıydı. Bunu Löw, Alman Milli Takımı’nda yaptı. Avrupa Şampiyonası’nda final oynayan kadrosunun yüzde 60’ını değiştirdi. Löw bunu, doğru öğretim metodolojisi ve doğru antrenörlerle gerçekleştirdi. Fakat Türkiye’de planlamalar hep kısa vadeli yapıldığı ve alt yaş gruplarında müthiş bir hoca sirkülasyonu yaşandığı için Hırvatistan karşısında tarihi hezimet kaçınılmaz oldu.
 

Zaman