Bahis mafyasının Türkiye ayağında kimler var?

Futbol
Engin Dinç’in röportajı Avrupa Polis Teşkilatı’nın (Europol) futbol dünyasını sarsan araştırması sonucu elde ettiği bilgilerin ayrıntıları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Avrupa ülkelerinin gü...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı

Avrupa Polis Teşkilatı’nın (Europol) futbol dünyasını sarsan araştırması sonucu elde ettiği bilgilerin ayrıntıları yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Avrupa ülkelerinin güvenlik güçleri arasında, uluslararası organize suçlar ve terörizme karşı işbirliği sağlamak amacıyla kurulan Europol, geçtiğimiz gün 300’ü Avrupa’da oynanmış toplam 380 maçın şike şüphesi kapsamında inceleme altına aldığını açıklamıştı. Bu maçlar içinde Türkiye’de oynanmış 79 maç olduğu iddia edildi. Başta Süper Lig takımları olmak üzere Anadolu’dan ikinci lig takımların isimleri bu şike operasyonunda geçiyor. Bu iddiaları şike ile ilgili çok ayrıntılı bilgilere sahip olan Araştırmacı Yazar Talip Doğan Karlıbel’le konuştuk. İşte Karlıbel’in dile getirdiği iddialar…

Avrupa’da 380 maçta şike olduğu ortaya çıktı. Şüphe altında olan maçlar en fazla Türkiye’den. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Türkiye’den 79 maç, bu 83-84’e de çıkacak. Geçen sezon ve şu anki UEFA Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi maçlarında. Ön araştırmaya alınan mesela Gladbach’ın 3-0 İstanbul’da aldığı, Fenerbahçe-Gladbach maçı var çok ilginç şekilde. Her ne kadar da spor kamuoyu dese ki, Fenerbahçe bu maça yedeklerle çıktı diye sonuçta Uzak Doğu ve Avrupa’nın bahis bürolarında Gladbach’a handikaplı 3,5 ile 4 milyon arasında bir bahis oynanmış. Yani burada çok önemli bilgiler var.

Türkiye’de geçen sene yapılan şike soruşturmasında daha çok kulüp başkanları, futbolcular, menajerler ve teknik direktörler arasında anlaşmalar olduğu ortaya çıktı.  Ama bu operasyon sanırım bahis şirketleri üzerinden yürütülen bir operasyon.
Bahis şirketleri üzerinden yürütülüyor. Bir de Türkiye’deki profil şöyle: Avrupa ve dünya bahis çeteleri genellikle futbolcu, hakem veya antrenör manipülasyonuyla maçın gidişatını ve sonucunu etkileyici aktivitelerle bahis oynarlar. İtalya’da ve Türkiye’de bu çalışmalar genellikle kulüp başkanları ve yöneticilerinin ligdeki puan durumunu düzeltmek amacıyla yaptıkları bir organizasyondur. Şimdi şöyle bir bağlantıyı dile getirmek istiyorum; Türkiye’deki şike operasyonunda diyelim ki Sivas-Fenerbahçe gibi bir maçta şike yapıldığı tespit edilse de, şike yapılmadan evvel verilen300-400 bin dolar şike amaçlı verilen para, dolaylı yoldan bahis bürolarında oynanan bahislerle 5-10 katı geri alınmıştır. Burada da handikap başlıyor. Niye? Ben size üç sene evvel dile getirdiğim bir misal vereyim. Bochum dosyasında olan, Türkiye’de X bir ikinci lig takımına adam Almanya’dan 970 bin euro, Hollanda’dan 300 bin euro, Uzak Doğu’dan da 650 bin euro oynamış. Yani Türkiye’de X bir ikinci lig takımına 1 milyon 920 bin auro bahis oynanmış. Oranlar da hep 3.80, 3.90, 4’lük oranlar. Şimdi bunun yanında da, ne kadar ilginç ki banko maçlar oynanıyor. Şimdi bir bakıyorsunuz, bu maçta çok ciddi paralar kaldırılıyor. Burada kulüp yöneticilerinin, antrenörlerin veya futbolcular yoluyla bu bahis bürolarında oyunlar oynandığına dair bilgileri olmaması ihtimali çok düşük gözüküyor. İşte sorun da bu.

Avrupa’nın araştırdığı konu ise şu: Türkiye’de bir şike operasyonu yapıldı. Şike, yöneticiler ve üst düzey kulüp idarecilerinin kendi aralarında anlaşmaları neticesinde yaptıkları bir operasyondu. Ama yurt dışındaki bahis bürolarının, Türkiye’deki şike operasyonunda ortaya çıkan manipüle edilmiş maçlar üzerinde oynandığı para meblağlarına baktığınız zaman çok ciddi paraların döndüğünü görürsünüz. Burada da şu nokta ortaya geliyor: Şike operasyonu çeteye sokularak, çeteden dava açıldı. Nitelikli dolandırıcılık konusunda dava açıldı ama çok da dolandırıcılık konusunun üzerine gidilmedi. Çünkü çete suçlaması dolandırıcılık suçlamasından daha üst bir suçlama olduğu için CMK’da görülüyor.

Şimdi Avrupa’da ne yapılıyor? Sen milyonlarca insanı bu şike operasyonuyla mağdur duruma düşürdün deniyor. Yüzlerce insan gidiyor savcılıklara suç duyurusu yapıyor ve ne oluyor; adamı nitelikli, teşekkül halinde bir dolandırıcılıktan yargılıyor. Buradaki sorun da bu. Biz Türkiye’de olan şike konularında Avrupa’daki bahis bürolarının ortalama zararı 3-4 yıllık süreçte 3,5 ile 4 milyar Euro arasında bir meblağ. Çok büyük bir meblağ bu.

Burada şike yapıldığı kanıtlanmış maçların bahis oranlarına, bahis çetelerinin o maçlar üzerinde oynadığı bahislere baktığımız zaman burada bir organik bir bağ görüyorsunuz. Her ne kadar Aziz Yıldırım veya Mecnun Odyakmaz, “yurt dışındaki bahis çeteleriyle bağlantımız yoktur” iddiasında bulunsalar da; küçük bir grubun, 3-4 tane yöneticinin organize ettiği, şampiyon olmak veya lider pozisyonuna geçmek için yapılan bir şike organizasyonundan nasıl oluyor da Şangay, Singapur, Amsterdam veya Almanya Köln, Düsseldorf ve Dortmund’daki bahis bürolarında yüksek paralarla bahis oynayan kişiler bu haberi alıyor? Bu çok önemli bir faktördür. Interpol’ün ve Europol’ün araştırdığı konular bu konular. Türkiye’de şimdiye kadar hiç kimse bu şahıslara karşı bu konunun üstüne gitmemiştir. Herkes, “Tamam, Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için şike yaptı, en sonunda da şampiyon yaptı” demektedir. Ama perde arkasında manipüle edilen maçlar üzerinden on milyonlarca euro paranın da bahis bürolarından geçtiğini gözardı etmektedir.

Yani aslında şöyle bir şey yaşandı, Türkiye’deki şike operasyonunun dolandırıcılık ayağını Avrupa’daki polis teşkilatı yürütmüş oldu. Öyle mi?
Evet efendim. Çünkü niye? Avrupa da mağdur. Ben üstüne basa basa iki yıldır söylüyorum. Ulan diyorum, niye bahis için kuponunu yatıran hiç kimse, bir suç duyurusu yapmadı! Avrupalı yapıyor, Avrupalı 1 euro için olsa da gider suç duyurusunu yapar. Bu çok normal bir şeydir. “Ben dolandırıldım” der, “bu maç manipüle edilmiş” der. “Ben parayı yatırırken bu herifler bu maçın manipüle edileceğini biliyorlardı, sonucunun ne olacağını biliyorlardı ve dolandırıldım”. Yüzlerce binlerce suç duyurusu var. Bu çok ciddi şekilde, bir yıldır araştırıldı.

Ben şunu da soracağım. Aziz Yıldırım kısa bir önce tahliye oldu. Cezası netleşmedi belki de yeniden hapse girecek.  Ama çıktıktan sonra da Mönchengladbach maçı ve Limasol maçında sizin söylediğiniz kadarıyla şüphe var. Zan altındaki bir insan açısından bu büyük bir cesaret değil mi?
Limasol’da oynanan maç için iddia var. Gladbach ile İstanbul’da oynanan ve 3-0 F. Bahçe’nin mağlubiyetiyle biten maç var. Orada biliyorsunuz Fenerbahçe yedeklerle çıktı. Tamam, şunu diyebiliriz: Takım yedeklerle çıktı, 5 de yiyebilirdi. Ama bahis bürolarında Gladbach’a handikaplı bir şekilde bahis oynanması bir çelişki ve soru işaretleri getiriyor. Araştırılan konu da bu. Nasıl oluyor da birileri Gladbach’ın handikapla maçı alacağını bilerek, bu kadar büyük paralar yatırıyor. Mesela az önce Ahmet Çakar’la konuştum. Ahmet Abi de dedi ki, “Ben şimdi milyonerim. Bahis için bastım bir milyon. Ne olacak?” “Ahmet abi” dedim, “Onu kanıtlamak devletin görevidir. Seni takip eder, bakar o şike çetesinin adamlarıyla herhangi bir ilişkin var mı? Bir bağlantı bulursa soruşturmayı genişletir, sonunda seni de bu konudan gözaltına alır” dedim. Şimdi demek istediğim bu. Nasıl oluyor da o maçta, birileri 3,5 milyon Euro bahis oynuyor? Önemli olan bu.

Peki Türkiye’de başka hangi kulüplerin adı bu soruşturmada geçiyor acaba? Siz Twitter’da ağırlıklı olarak Anadolu kulüpleri diye yazmıştınız.
Birinci lig takımı Elazığ var, Galatasaray’ın ismi bir maçta geçiyor. Sivas’ın ismi var ve birçok ikinci lig takımı var.

Ben bu şike organizasyonunun Avrupa ayağına gelmek istiyorum. Siz Avrupa’yı da yakından takip ediyorsunuz. Ağırlıklı olarak şike yapılan ligler Almanya, İsviçre, Finlandiya, Macaristan… Bu liglerde de böyle büyük spekülasyonlar yapılıyor mu?
Ben size şöyle söylerim: Dünyada sayılı 3-4 tane bahis çetesi vardır. Bu bahis çetelerinin ikisinin çete liderini ben bire bir tanıyan biriyim. Mesela Tuna Akbulut, Türk vatandaşı. Şimdiye kadar bahisten 2-2,5 milyar Euro para kaldırmış, mal varlığı 700-800 milyon Euro olan bir kişi. Almanya’da yaşıyor. Bochum dosyasında çete lideri olarak tutuklanmıştı. Bir de Hollandalı Paul R. vardır. Hollandalı Paul R. şu an Hong Kong – Şangay arası gidip geliyor.

Şimdi bunlar ne yapıyor? Ben size misallerini vereyim. Tuna Akbulut’un maaşlı elemanı olarak 110 -120 tane 1., 2. ve 3. lig futbolcusu, menejeri, antrenörü, masörüne kadar adamı vardı. Mesela bu adam şöyle yapmış; bende bu konuyla ilgili Stern dergisinde yazılmış dosyalar var. San Paulo’nun bir kalecisi vardı. Bu, şikeyi itiraf eden kişilerden biri. San Paulo’nun kalecisi kumarbaz, kumarhanede paraları kaybediyor ve Hollandalı Paul R. buna 50 bin Euro borç veriyor. Bu, borcunu ödeyemiyor. Bu borç için şöyle de yapabilirsin diyor ve şunu istiyor: “Sen şu maçta 5 tane gol yiyeceksin. Biz de mesela 4-6 arası veya 7 artı oynayacağız. Şimdi 7artı goller büyük bahis oranları verilen şeyler. Bu San Paulo’lü kaleci ile öbür taraftan da bir çocuk ayarlanıyor. İki kişiyle bunlar maçı 5-3 bitiriyorlar ve buradan çok büyük paralar kaldırıyorlar. 900-950 bin Euro para kaldırıyorlar. 150-200 bin Euro’yu da bunlara dağıtıyorlar. Şimdi bu tip manipülasyonlar var. Avrupa’da böyle dönüyor.

Ama Avrupa’nın bir başka ayağı da Tuna Akbulut. Tuna Akbulut’la dipnot olarak şunları bilin; Tuna Akbulut, 1999 yılından 2002 yılına kadar Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’de daha İddaa ve bahis yokken illegal bahis büroları açıyor. Tuna Akbulut’un 12 tane illegal bahis bürosu vardı. Bunu Ali Fevzi Bir’le ortak yapıyordu. İllegal bahis büroları açarak, Türkiye’de illegal bahis oynatmıştır. Ta ki İddaa gündeme gelip, başladıktan sonra bırakıp gitmiştir. Tuna Akbulut’un sırf Almanya Ruhrgebiet’te adamlarının üstüne kayıtlı 70-75 tane bahis bürosu var. Çok büyük paraların döndüğü bir sektör bu. Şöyle demek istedim: Çıkar amaçlı suç örgütleri eskiden yaptıkları adam yağmalama, adam kaldırma affedersiniz kadın pazarlama, silah kaçakçılığı, uyuşturucu işi yerine suçu Ceza Muhakemeleri Kanunu’na göre çok çok düşük olan ama geliri eski yaptıkları illegal işlerin 4-5 katı olan bu illegal bahis işine girmeye başladı. Çuvalla para kaldırıyor, kamyon kamyon mal kaldırıyor herifler. Çok ilginç. Almanya’da bu bağlantılar, Tuna Akbulut ve çetesi çökertilmediği sürece her zaman gündemde olacaktır. Her 2-3 yılda bir Tuna Akbulut gene 10-15 maç manipüle yaparak, maç başına 50-60 bin euro para kaldıracaktır diye düşünüyorum.

Şike yapılan ligler listesinde İspanya, Fransa ve İngiltere gibi büyük ligler yok. Bu durum bu liglerde şike olmadığını mı gösteriyor yoksa bunlara ulaşılamadığını mı gösteriyor?
Bence bunlara ulaşılamadı. Mesela Hong Kong menşeili şike çetelerinin, bahis mafyasının İngiltere’de çok aktif olduğunu biliyorum. Adamlar 3. ligden takımlar satın alıyorlar. Borçlu takımları satın alıyor, 10 maç manipüle yapıp, bırakıp gidiyorlar. Yani İngiltere’deki soruşturmalara Europol’un niye dahil olmadığını anlamadım. Büyük ihtimalle Scotland Yard, gizlice birkaç soruşturma yürütüyordur ki, bunu gündeme getirmemişlerdir. Fransa’da da, Belçika ve Hollanda üstünden çalışan bahis çeteleri var. Bunların hepsinin bağlantısı çok ilginç şekilde Tuna Akbulut ve Hollandalı Paul R. dediğimiz kişiyle. Orada da çok ciddi bağlantılar gözüküyor. Ama bunlar niye deşifre olmamış, onu bilmiyorum. 

Avrupa’daki ekonomik kriz, bu şike olaylarının artması yönünde bir etki yapmış mıdır?
Tabii, şimdi çıkar amaçlı suç örgütleri eskisi gibi öyle gece hayatından veya uyuşturucu pazarından pay alamıyorlar. Bunlar artık terör örgütlerinin himayesi veya kontrolü altına geçti. Ekonomik buhran ve kriz de insanları birçok yola yönlendirebiliyor. En rahat yapabilecekleri konu da maç manipülasyonu. Avrupa’da şu an mafyanın en rahat yapabileceği illegal aktivite maç manipülasyonları.

Siz Twitter’da Interpol ve Europol’ün TFF’ye Yıldırım Demirören’den dolayı güvenmediğini yazmıştınız.
Doğru efendim. Çünkü niye? Yıldırım Demirören UEFA’ya biliyorsunuz bir sahte belge gönderdi. O belgeden dolayı Beşiktaş Kulübü, Avrupa kupalarından bir sene men cezası aldı. Ayrıca Yıldırım Demirören’in başkanlık yaptığı süreçte, İstanbul’da yürütülen şike operasyonunda Beşiktaş’ın yöneticileri yargılanarak ceza aldı. Şimdi FIFA, UEFA, Europol ve Interpol gibi teşkilatlar böyle şaibeli olan kişilere güvenmezler. Yıldırım Demirören’in yaptığı açıklama sırf kamuoyuna şirin gözükmek, “bakın biz bir şey yapıyoruz gibi bir” ima kullanarak gündemde kalmak amaçlı… Ben onu ciddiye almıyorum. Burada kesinleşmiş mahkeme kararları var, sen bir şey yapamıyorsun, pasif kalmışsın. Ayrıca Yıldırım Demirören’e karşı Udinesse savcılığının hazırladığı bir iddianame geçen hafta mahkemeye verildi. Udinesse’den satın alınan Zapo ve Sivok vardı. 5,5 milyon euro ödendi bu futbolculara ama çok ilginç bir şekilde Beşiktaş’ın kasasından 11 milyon euro çıkmış. Bunlar çok önemli konular ve burada soruşturmalar yürüyor. Polis teşkilatı Yıldırım Demirören’i çok şaibeli bir kişilik olarak görüyor. Bir güvencesi kesinlikle yok. 

Udinesse ile ilgili problem ne idi? Neden o kadar para çıktı?
Şimdi Udinesse diyor ki: Ben iki tane futbolcu için 5,5 milyon euro aldım. Ama Beşiktaş’ın kasasından 11 milyon Euro çıktı. Yani bu aradaki fark nerede, bu para nereye gitti? Sorun da oradan başlıyor. Takımı 580 milyon TL borçla bıraktı adam. Olmaması gereken şeyler bunlar.

Sizin anlattıklarınızla netleşen tabloya göre Türkiye’de çok karanlık bir futbol piyasası var ve bu birkaç isim üzerinden yürüyor.
Mesela Mecnun Odyakmaz ve Olgun Peker ile Diyarbakır’da başka bir grup var. Türkiye’de şu an uluslararası bahis çeteleriyle ilişkili olan Ali Fevzi Bir, Sami Hoştan var. Bunlar Avrupa’daki çetelerle iç içe olan kişilerdir. 

on5yirmi5.com