“Klasik sinema insan ruhuna bir katkı sağlamaz”

Türk Sineması
Malatya Valiliği’nin koordinasyonunda, Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından ve Barya Akademi Yakup Öztürk Sinema Kulübü’nün AnaSponsorluğunda, T.C. ...
EMOJİLE

Malatya Valiliği’nin koordinasyonunda, Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından ve Barya Akademi Yakup Öztürk Sinema Kulübü’nün AnaSponsorluğunda, T.C. Kültür Bakanlığı, Malatya Belediyesi, İnönü Üniversitesi, T.C. Malatya Sanayi ve Ticaret Borsası ve Fırat Kalkınma Ajansı ve destekleriyle gerçekleşen 4. Malatya Uluslararası Film Festivali, film gösterimleri, söyleşiler ve Rashid Masharawi Master Class çalışmasıyla dördüncü gününde de keyifle devam etti.

Festival’de Onur Ödülüne değer görülen Yönetmen Rashid Masharawi, İnönü Üniversite’sinde düzenlenen Master Class çalışmasıyla öğrencilerle bir araya geldi.  Rashid Masharawi, Filistin’in sadece savaşın olduğu bir yer olarak lanse edilmesinden çok rahatsız olduğunu, dünyanın kendilerini ya kahraman ya kurban olarak ya da terörist olarak gördüklerini söyledi. Masharawi, bu noktada kendisinin görevinin sinemayla Filistin’in yanlış aktarılan imajını düzeltmek olduğunu vurguladı. Ama bunu yaparken de bir fikri empoze etmek derdinde olmadığını sadece insanların ne düşüneceğine, karar vermelerine yardımcı olduğunu belirtti. “Bu iyi, bu kötü demem. Ben haddimi bilirim.” dedi.

“Klasik Yapı İnsan Ruhuna Katkı Sağlamaz”

Festivalin yan etkinlikleri çerçevesinde Derviş Zaim de İnönü Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya gelen isimler arasındaydı. Tabutta Röveşata, Filler ve Çimen, Çamur, Cenneti Beklerken ve Nokta filmlerinin usta Yönetmeni Derviş Zaim, “Sinemada Klasik Yapıyı Gelenekle Aşmak” başlıklı atölye çalışmasında klasik sinemayı anlattı. Klasik sinemanın Aristocu bir yapıyı öngördüğünü belirten Zaim, Klasik yapının insan ruhuna bir katkıda bulunmadığı söylenir, dedi.

Yarışmada Son Günler

4. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin Ulusal Uzun Film Yarışmacı filmlerinden Lal, Saroyan Ülkesi ve Yarım Kalan Mucize ve Uluslararası Uzun Film Yarışmacı filmlerinden Ömer, Papusza, Kendini Tut filmlerinin yanı sıra Ulusal Kısa Film Yarışmacı filmleri, panorama gösterimleri, Malatya Günlüğü seçkisinde yer alan Işığa Yürümek filmleri Malatyalı sinemaseverlerin beğenisine sunuldu

Lâl filminin Yönetmeni ve Senaristi Semir Aslanyürek, Yardımcı Yönetmeni Ramazan Yüksel ve Oyuncularından Salih Usta’nın katıldığı gösterimin ardından izleyiciler film ekibine sorularını yönelttiler. Filmde “İkinci Kıbrıs” çıkartması ve sağ sol çekişmesiyle çalkantılı bir dönem olan 70’lerin başlarında, 14 yaşlarında iki çocuğun Yılmaz Güney’e ulaşabilmek için Antakya’dan Adana’ya doğru çıktığı yolculuğu anlatan Aslanyürek, bu yolculuk gerçekleşmeseydi içimde bir ukde kalacaktı diyerek bu mutluluğunu izleyicilerle paylaştı.

Yönetmenliğini Biket İlhan’ın yaptığı kendinden yaşça büyük bir toprak ağasıyla evlendirilmek istenen kızın intihar girişimi ile başlayan hikâyeyi ele alan Yarım Kalan Mucize filmine ise Malatyalı sinemaseverlerin ilgisi yoğun oldu. Yönetmen Biket İlhan, Oyuncu ve Senaristi Nihan Belgin ve filmin oyuncularından Umut Beşkırma, Anıl Ayvalıoğlu ve Tekin Alkan gösterimin ardından gerçekleşen söyleşiye katıldılar. Biket İlhan, çocuk gelin sorunsalına karşı yapılacak en doğru şeyin kız çocuklarının okula gönderilmesi olduğunu vurguladı.

Sürgün bir Ermeni ailenin çocuğu olan Saroyan’ın hikâyesini anlatan ve Uluslararası Uzun Film Yarışmacılarından Saroyan filminin gösterimine Filmin Yönetmeni Lusin Dink, Kevork Malikyan, Baran Uğurlu katıldı. Uğurlu, “Saroyan bir temsiliyettir. Saroyan gibi binlerce insan var ve dileğim onların da hayatı anlatılsın.”dedi. Aynı kategoride yarışan Ömer filminin gösteriminin ardındansa filmi Oyuncusu Samer Bisharat, filmin gerçek bir hikâyeden yola çıkılarak çekildiğini anlattı. 

Uluslararası Uzun Film Yarışmacı filmlerinden, Çingene topluluğunun geleneksel kadın anlayışına karşı çıkan ilk Roman kadının gerçek yaşam hikâyesini anlatan Papusza, Yönetmeni ve Senaristi Joanna Kos-Krauze “Bu film aslında dağıtıcılar için problem. Hem siyah-beyaz hem çingeneler, kadınlar hakkında, şairler hakkında. Dolayısıyla dağıtımcı bulduğumuz için şanslıyız. Aslında biyografik gibi sıkıcı bir şey yapmak istemedik, daha çok daha şiirsel bir şey yapmak istedik.”