Festivallere film yapmak, sinema için bir tehdit

Türk Sineması
Aylık sinema dergisi Film Arası, son sayısında yönetmen Atalay Taşdiken’i konuk etti. Meryem isimli ikinci filmi ile 20 Eylül’de sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanan Taşdiken, Gülcan Tezcan’ı...
EMOJİLE

Aylık sinema dergisi Film Arası, son sayısında yönetmen Atalay Taşdiken’i konuk etti. Meryem isimli ikinci filmi ile 20 Eylül’de sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanan Taşdiken, Gülcan Tezcan’ın sorularını yanıtladı. Film festivallerine yönelik filmler çeken yönetmenleri eleştiren Taşdiken, ‘Bu ülkede sadece festival için film yapan bir kafa var’ ifadesini kullandı. Ünlü yönetmen, ‘150 tane Nuri Bilge Ceylan kopyasına gerçekten ihtiyaç yok’ dedi. 

İşte Atalay Taşdiken’in Film Arası’na verdiği röportajdan bazı bölümler;

 FestivallereTÜRKİYE’DE FİLM YAPMAK KAHRAMANLIK

Birilerinin cesaretle bu film iş yapar ya da yapmaz kaygısını bir yana bırakıp, inandığı işleri yapması lazım. Bu çok kolay bir şey değil. Söz söylemek çok kolay ama Türkiye’de film çekmek aslında başlı başına kahramanlık öyküsü. Dolayısıyla herkes filmini çekerken mutlak surette o filmin geri dönüşüyle ilgili, gişesiyle ilgili, televizyon satışıyla ilgili, yapmak istediklerinin dışında şeyler yapmak zorunda kalıyor. Biraz onun için de bu anlamda öyküler anlatmakta geç kalınmış olabilir.

 

FESTİVAL İÇİN FİLM YAPAN BİR KAFA VAR

Evet, o da var. Sadece festival için film yapan bir kafa var, açıkçası. Özellikle son dönemde, sinema okumuş, sinemadan mezun olmuş öğrenciler nezdinde, “festivallerde film beğenilir” algısı oluştu maalesef. Onun da sinemamız için ciddi bir tehdit olduğunu düşünüyorum. 

150 NURİ BİLGE CEYLAN KOPYASINA İHTİYAÇ YOK! 

Türkiye’de bir tane Nuri Bilge Ceylan var. 150 tane Nuri Bilge Ceylan kopyasına gerçekten ihtiyaç yok. Hani iyi kopyalar da kabul edilebilir şeyler ama sadece festivallerde ödül almanın, söz edilmenin, uzun uzun planlar çekmekle olduğunu düşünen bir kafa ortaya çıktı son dönemde. Sinemaların salon bulamaması ne kadar büyük bir tehlike ise böyle bir bakışın da Türk sinemasında son birkaç yıldır ciddi bir tehlike olduğunu düşünüyorum. 

MERYEM SADECE BİR KADIN HİKÂYESİ DEĞİLDİR

Meryem’in sadece bir kadın hikâyesi olarak sınırlandırılmasını doğru bulmuyorum. Bir Anadolu hikâyesidir. Kahramanları, kadınıyla erkeğiyle olabildiğince objektif değerlendirdiğim ve kentli bir gözle yaklaşmadan, onları anlamaya çalışarak işlemeye çalıştığım karakterlerin topyekûn bir hikâyesidir. Bütün olumsuzluklara rağmen temiz kalabilme, masum kalabilme savaşıdır. Çok saygı duyulası bir kahramandır benim gözümde. Umarım seyircinin gözünde de öyle olur. Özellikle bir kadın kahraman olduğu için seçmiş değilim. Benim için insandır. 

Röportajın tamamı, Film Arası Dergisi’nin Eylül sayısında.   

  • Universitas terbaik Tapanuli
  • tutorial dan tips zeverix.com
  • https://insidesumatera.com/
  • https://prediksi-gopay178.com/
  • https://margasari.desa.id/
  • https://sendangkulon.desa.id/