Bu, Jüri ‘Özür’ Ödülüdür!

Türk Sineması
Sinema yazarlarınca "Altın Portakal’ın en iyi filmi" olarak değerlendirilen ‘Nar’a haksızlık yapıldığı eleştirileri, kadınlardan oluşan jürinin verdiği ödülleri de tartışma...
EMOJİLE

Sinema yazarlarınca "Altın Portakal’ın en iyi filmi" olarak değerlendirilen ‘Nar’a haksızlık yapıldığı eleştirileri, kadınlardan oluşan jürinin verdiği ödülleri de tartışmaya açtı. Twitter hesabı ve blogunda kendisine verilen ‘özel ödülü’ eleştiren yönetmen Ümit Ünal, tartışmalara noktayı koydu: "Bu ‘özel’ değil, jüri ‘özür’ ödülüdür."

Altın Portakal sonrası ödüllerin tartışılması âdettendir. Ama bu sefer biraz farklı. Başta sinema yazarları olmak üzere sinema çevrelerince ödül listesi son yılların ‘en kötüsü’ olarak değerlendirildi. Kimi, ödüllerin "televizyon filmi estetiğinde yapımlara" gittiğini belirterek "jürinin sinemayı takip etmediği"ne değinirken; ‘fiyasko’ değerlendirmeleri çoğunluktaydı. En çok da, ödülden önce, sinema yazarlarının ‘festivalin en iyi filmi’ olarak değerlendirdiği ve jüriden ‘nezaketen’ bir özel ödül alan ‘Nar’a haksızlık yapıldığı konuşuldu. Yönetmen Ümit Ünal da, Twitter’daki hesabında ve blogunda ‘Altın Portakal üzerine’ eleştirilerini sıraladı. "Bana verdikleri teselli ödülünün maalesef gözümde ciddi bir değeri yok; ortamı bozmamak adına ve nezaket icabı aldığım bilinsin isterim." diyen Ünal, ‘özel ödül’ için tebrik edenlere de şu notu düştü Twitter’a: "Kutlayan herkese teşekkür ama verdikleri bu ‘ödül’ benim için ceza gibi bir şey. Hiç verilmese daha mutlu olurdum." Bunun üzerine, Ümit Ünal’a jürinin kararları hakkında sorular sorduk, o da samimiyetle cevapladı.

Twitter’da ve blogunuzda jürinin ‘özel ödül’ kararını eleştirdiniz. Özel ödül ile jürinin sizi geçiştirdiğini mi düşünüyorsunuz?

Elbette. Jüri "Biz bu filmde ödül verilmesi gereken bir şey sezdik, ama nedir, bilemiyoruz. Böyle, havada bir ödül veriyoruz." demiş gibi. Ödülün gerekçesini de kaybetmişlerdi zaten! Ben bu ödüle "özel" değil, "Jüri ‘özür’ ödülü" diyorum.
 
Adana’dan ödülle dönen ‘Ara’ filminiz Antalya’da ön jüriye takılmıştı. ‘TÜRSAK gitmeden bir daha Antalya’da yarışmam’ sözünüzü hatırlıyoruz. Yeni yönetimle, Gölgesizler’den sonra bu yıl ‘Nar’ ile yarıştınız fakat; filminiz bu kez de jüri tarafından ‘görmezden’ gelindi. Bu konuda neler söylersiniz?

Antalya’da bir daha yarışmam dememiştim. "Şu anki yapısı sürdükçe kendi kontrolümde olan filmleri yollamam." demiştim. Zaten festivalin yapısı o yıldan itibaren değişti, o zaman devlet sırrı gibi gizli tutulan ön jürinin ismi artık her yıl açıklanıyor. Bir ara, bu konuda gereksiz bir gürültü kopardığımı düşünmüştüm ama şimdi bunu gerekli; fincancı katırlarını ürkütmüş bir başarı olarak telakki ediyorum.
 
En iyi film seçilen ‘Güzel Günler Göreceğiz’ ve yönetmen ödülünü alan ‘Geriye Kalan’ filmlerinde kadına bakıştaki sorunlara rağmen; bu filmlerin kadın jüri tarafından ödüllendirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu jürinin bu konulardaki ideolojik cehaletine bağlıyorum. Hepsi tek tek çok akıllı insanlar olabilir ama sanırım bir haftalık bir akıl tutulması yaşadılar. Güzel Günler Göreceğiz, ideolojik zaaflarının yanında düpedüz acemice bir filmdi. Geriye Kalan, çok iyi çekilmiş olmasına rağmen maalesef "Öldüren Cazibe" kadar tutucu ve yanlış bakış açılı bir filmdi.
 
Bu yıl, Serdar Akar ve sizin gibi eski kuşak yönetmenlerin ‘görmezden gelinmesi’, bundan sonraki yıllarda usta yönetmenlerin festivale bakışını değiştirir mi? Mesela siz, bu yaklaşıma rağmen bir sonraki filminizle festivale katılır mısınız?

Bu, her yıl değişecek bir durum; Altın Portakal belli bir kişiliği ve politikası olan bir festival değil. 48 yılda birbirinden farklı 48 ayrı festival yaşanmıştır. Yine de yaşına ve ismine hürmet etmemiz gereken bir festival. Bir kalemde çizmek olmaz. Nasıl düzeleceğini konuşmak gerek.
 
‘9’ ve ‘Ara’daki ‘oda filmi’ havasını ‘Nar’da da görüyoruz. Bu tarzın, hayata bakışınızla bağlantısından bahseder misiniz?

Ben okul yıllarımda yaptığım filmlerden itibaren deneyci ve anaakım sinemanın dışında oldum. Söylediğim şeyler cesaret gerektiriyordu; paradan, ticaretten bağımsız olmayı gerektiriyordu. Elbette Yeşilçam’da ticari sinema içinde de yer aldım. Ama başarılı bulunan filmlerim hep ticari sinema dışında, kendi sesimi ve bakış açımı, kendi meselelerimi ortaya koyduğum filmler oldu. Bundan sonra büyük bütçeli ticari filmler yapmayacağım diyemem. Teklif gelirse ve görüşlerime uygun bulursam elbette yaparım. Ama kendimi en mutlu hissettiğim filmler 9, Ara ve Nar gibi filmler.

‘Jüriye büyük sorumluluk düşüyor’

"Ben ilk filmlere karşı değilim. Festival sırasında bir röportajımda bunu dile getirdim. "Bu öğrenci filmlerinin burada ne işi var?" diyenlerden de değilim. Herkes film çekebilmeli ve filmlerine gösterim alanı bulabilmeli. Festivaller deneysel, ticari olmayan işlerin gösterim imkânı bulduğu ender alanlar. Her türden filme yer açmak ve gösterim olanağı sağlamak bir festivalin büyüklüğünü, yelpazesinin genişliğini kanıtlar. Ama büyük ödül verilen filme gelince iş değişir. O film, festivalin karakteri ve düzeyini belirler çünkü. Jürilere orada büyük bir sorumluluk düşüyor."

Zaman