Zürafa: Dostluğun peşindeki çöl hikayesi

Filmler
Fransız yönetmenlerin elinden çıkan ‘Zürafa’, inanılmayacak kadar fantastik maceralar devşirme telaşındaki animasyonlardan daha sade ve sahici bir anlatıma sahip. Fakat tarihî bir dö...
EMOJİLE

Fransız yönetmenlerin elinden çıkan ‘Zürafa’, inanılmayacak kadar fantastik maceralar devşirme telaşındaki animasyonlardan daha sade ve sahici bir anlatıma sahip. Fakat tarihî bir dönemi anlatmaya soyunurken, kendini konumlandırdığı yer her ne kadar insani görünse de hayli sorunlu.

İnsanın canı bazen ‘inanılmaz’ animasyonlardan yakasını sıyırıp Jacques Tati, Hayao Miyazaki filmleri izlemek istiyor. Yahut, Sylvian Chomet’nin ‘İllüzyonist’ ve ‘Belleville’de Randevu’sundaki gibi çizgi dünyaları… Daha da ötesi, animasyonların, hep daha fazlasını isteyen günümüz insanına sunduğu daha şaşırtıcı, daha inanılmaz, daha fantastik vs. türden değil de şöyle usturuplu, sadelikli, ‘yaşanabilir’ bir hikâye arıyor.

‘Zürafa / Zarafa’, böylesi bir çizgi dünya sunacak gibi başlıyor. Belki öyle bir vaadi yok ama bu yönde umutlandırıyor izlerken. Ne de olsa, filmin iki yönetmeninden biri olan Jean-Christophe Lie, Sylvian Chomet’nin yanında yetişmiş. Diğeri ise hayli ilgi çekici ‘Aramızda Bebek Var’ filminin yönetmeni Rémi Bezançon. Fakat umut işte, her zaman somut bir karşılığı olmuyor ne yazık ki.

‘Zürafa’, bir çöl hikâyesi aslında. Klasik bir doğu anlatısı şeklinde başlıyor, sonra nedense barutu tükeniveriyor. İlginç bir şekilde, hikâyenin bizim tarihimizle kesişen noktaları da var. Zira olaylar, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’ı yönettiği zamanlarda geçiyor. Afrika’da ulu bir ağacın etrafına kurulmuş küçük bir köyün kara yağız çocuklarına anlatılan bir hikâye ‘Zürafa’. Köyün yaşlısı, küçük çocuklara Maki ile Soula’nın, daha doğrusu 10 yaşındaki Maki ile Fransa kralına hediye olarak gönderilen zürafanın dostluğunu anlatıyor. Mısır’ın yöneticisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı kuşatmasından kurtulmak için Fransa Kralı’ndan yardım ister. Hediye olarak da bir zürafa gönderir. Hasan, bu zürafayı Fransa’ya götürmekle görevlendirilir. Fakat bir köle tüccarı tarafından köylerinden koparılan Maki ile Soula da bir şekilde bu yolculuğa dâhil olur. Hasan’ın görevi, zürafayı Fransa Kralı’na hediye edip ondan yardım sözü almak; Maki’nin amacı ise zürafayı doğduğu topraklara geri götürmektir.

Büyük çoğunluğu Afrika’da geçen hikâyede, öncelikle bir Fransız köle tüccarıyla tanışmak şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan filmin yönetmenlerinin de Fransız olması. Dahası, hikâyenin Paris ayağında dönemin sosyetesi ve Fransız Kralı’nın abartılı tasviri, bizdeki tarih tartışmalarını hatırlatmıyor değil. Nitekim Bezançon ile Lie bu konuda bizim payımıza düşeni de kendi zaviyelerinden hikâyeye yerleştirmiş. O dönem, Osmanlı toprağı olan Mısır’ın ve Osmanlı valisi Mehmet Ali Paşa’nın hikâyedeki yeri bizim tarih bilgilerimizle çelişiyor. Paşa, Mısır’ın kralı, Osmanlı ise işgal amacıyla Mısır’ı kuşatan düşman ordusu olarak filmde yer alıyor. Bilinçli bir tercihle, şehri denizden kuşatan Osmanlı ‘levend’lerini göstermiyor yönetmenler. Yani filmde Türklerin sadece adı var. Bizim levendlerin yerine Yunanlı bir korsan gemisi dâhil oluyor filme.

Fransız yönetmenlerin, Afrika kıtasına ve insanına bakışı biraz karışık. Genel olarak insani bir yaklaşım var. Fakat filmin ilerleyen bölümlerinde işin rengi değişiyor. Fransızların sömürge ve kölelik tarihlerine cesur ama küçük bir dokunuş var öyküde. Fakat nihayetinde şöyle bir söylem çıkıyor finalde. Fransızların ya da Türklerin tahakkümünden kurtulmak istiyorsanız Afrika’da kalın. Başka bir deyişle, ‘Afrikalısın sen, Afrikalı kal!’ Yine de, inanılmayacak kadar fantastik maceralar anlatma telaşındaki animasyonlardan daha sade ve sahici bir anlatıma sahip Zürafa. Fakat tarihi bir dönemi anlatmaya soyunurken, kendini konumlandırdığı yer her ne kadar insani görünse de hayli sorunlu.

HAFTANIN FİLMİ: ZÜRAFA / ZARAFA
YÖNETMEN: REMI BEZANÇON JEAN-CHRISTOPHE LIE
TÜRÜ: ANİMASYON

Ali Koca
Zaman