Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla düzenlenen 12. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, 7-14 Mayıs 2009 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşecek. Festival, bu sene Almanya’dan İsveç’e, Hong Kong’dan Hindistan’a 26 ülkeden 81 yönetmenin toplam 90 filmini sinemaseverlerle buluşturacak.
12. yaşını kutlayacak olan Festivalin teması “80’ler” olacak. Film gösterimlerinden söyleşilere, 12 Eylül temalı mektup sergisinden partilere 80’ler ruhu festivalde yeniden dirilecek!
FESTİVALİN TEMASI: “80’LER…”
1980’li yıllar… Vatka, disko, şalvar pantolon, metal müziğin yükselişi, Kenan Evren, yarasa kol, video kasetler, yasaklar ve özgürlük arayışı, hırpalanan hayatlar, yarım kalan hayaller… Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler… 1980’li yıllarda büyüyenler, dünyayı değiştirmek istemişlerdi, devrim yapamasalar da demokrasiyi genişlettiler. Dünyayı bir şenliğe çevirmek istemişlerdi, bunu yapamasalar da, onca acının arasında epeyce eğlendiler, onların yaptığı müzik hâlâ dünyayı eğlendiriyor, onların çektiği filmler hâlâ… Ama hafızamızda onlara yer açmakta zorlanıyoruz. Mesela? O yıllarda yetişen Yeşim Ustaoğlu, dünyada ülkesinde olduğundan daha fazla tanınıyor. Darbenin başrolündeki general, ressam zannediliyor. Berlin Duvarı’nın fotoğrafları kartpostallarda. Tüm dünya hâlâ Madonna’yla coşuyor, Michael Jackson ise artık bembeyaz. Tarihte ilk defa bir kuşak, hayalden, özgürlükten, dünyayı değiştiren ne varsa hepsinden köşe bucak kaçırılıyor, geçmiş unutulmaya ve unutturulmaya çalışılıyor. Bu yüzden 1980’leri hatırlamaya ihtiyacımız var.
12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde 80’ler ruhu yeniden diriliyor. Dönemin Türkiye ve dünya sinemasından örnekler, 80’ler iklimini bugüne taşıyacak paneller, tanıklıklarla zenginleşecek söyleşiler, 12 Eylül mektuplarından oluşan sergi, ödüllü filmler, partiler ve tüm dünyadan konuklarıyla dopdolu bir festival daha başlıyor!
80’LER TÜRKİYE SİNEMASI
80’ler Türkiye sinemasında, dönemin sosyal, kültürel ve politik hayatını yansıtan 5 film seçildi.
Atıf Yılmaz’ın “kadın filmleri” olarak adlandırılan çalışmalarından ‘Mine’ (1982) ve ‘Ölü Bir Deniz’ (1989) 80’lerle birlikte Türkiye’deki kadın hareketini de etkileyen ikinci dalga feminizminin “Özel Alan Politiktir” sloganını doğrulamaları bakımından büyük önem taşıyor. Bu iki film, sinemamızda kadın kimliği ve bedeninin özgürleşmesini anlatmadaki başarısı yanında Türkan Şoray’ın olgunluk döneminin en iyi örneklerinden olması açısından da ayrı bir yerde duruyor.