İngiltere’deki bir sivil toplum kuruluşu, Suriye’deki günlük hayatta karşılaşılan zorluklara ilişkin bir kampanya hazırladı ve İngilizlerin temel ihtiyaçlara erişiminin engellendiğinde nasıl tepki gösterdiğini ancak aynı durumun Suriye’de yaşandığında durumu görmezden gelindiğini gözler önüne serdi.
Çocuk haklarıyla ilgili uluslararası çalışmalar yürüten “Save the Children” adlı örgüt, kuşatma altında yaşayan Suriyelilerin günlük yaşamına dikkati çekmek için “Surrey Suriye olsaydı?” adlı bir kampanya hazırladı. Suriye’deki güvenlik sorunundan dolayı evlerinden kaçmak zorunda kalan veya bölgede sıkışıp kalan Suriyelilerin günlük yaşamlarına dikkat çekmeyi amaçlayan kampanya kapsamında sosyal deney olarak bir de kısa film çekildi.
Profesyonel oyuncuların da rol aldığı film için İngiltere’nin güneydoğusundaki bin 135 nüfuslu Surrey ilçesinde, Suriye’deki günlük hayata benzer farklı senaryolar çerçevesinde caddelerde sahte kontrol noktaları kuruldu, market raflarını boşaltıldı ve bir okulda eğitime geçici olarak ara verildi.
Surrey halkının bu tür uygulamalara verdiği tepkiler gizli kameralarla kayda alındı. Filmde, çocuklarının okulunun kapalı olduğunu gören bazı vatandaşların sinirlenerek yetkililerden açıklama istediği, marketlerdeki rafların boş olduğunu gören vatandaşların şaşırdığı ve sahte bir kontrol noktasında durdurulan sahte bir ambulansın geçişine izin verilmemesiyle yoldan geçenlerin olaya müdahale etmeye çalıştığı aktarıldı.
Kampanyaya ilişkin “Save the Children” örgütünden yapılan açıklamada, güvenlik güçleri ve diğer yetkililerin bilgisi dahilinde İngiliz caddelerinde yürütülen sosyal deneyde, İngiliz vatandaşlarının içgüdüsel olarak insan hakları ihlallerine yönelik tepki gösterdikleri vurgulandı.
Suriye’deki çatışmalardan dolayı evlerini terk etmek zorunda kalanlar arasında birçok çocuk bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, “İngiltere’de yaşanacağı tahmin dahi edilemeyecek olaylar dizisine yönelik tepkiler gizli kameralarla kayıt altına alındı. Bu olaylar maalesef Suriye’de sık yaşanıyor. Standart hizmetler geçici süreyle durduruldu. Surrey sakinleri sanki gıda sıkıntısı, okul ve sağlık hizmetlerine erişimde sorun yaşanıyormuş yanılgısına düşürüldü” denildi.
Açıklamada, kızını okula bırakmaya gittiğinde okulun geçici olarak kapatıldığını öğrenen bir annenin şu ifadelerine yer verildi:
“Okulun kapıları kapalıydı. ‘Çocuklarım neden okula gidemeyecekmiş?’ diye düşündüm. Şimdi bunu düşündüğümde duygulanıyorum. Bu olay, nelerin farkında olmamız gerektiğine dikkat etmemizi, çocuklarımın dikkat etmesini, dünyada neler olduğunu fark etmemizi sağladı.”
Suriye’de 420 bin kişinin kuşatma altında yaşadığı ve 11 milyondan fazla kişinin de ülkelerinden kaçmak zorunda kaldığının hatırlatıldığı açıklamada, bölgedekilerin hayatta kalabilmeleri için gerek duyduğu temel ihtiyaçlara erişim sıkıntısına vurgu yapıldı. Açıklamada, temel ihtiyaçlara erişimin Surrey’de engellendiği zaman kişilerin bu duruma tepki gösterdiği ancak aynı durumun Suriye’de yaşanması halinde bu durumu görmezden geldiğine işaret edildi.
“Save the Children”, uluslararası topluma, “Yaklaşık 6 milyonu çocuk olan umutsuz 12 milyon Suriyeliye yardım ulaştırın. Birleşmiş Milletler bu erişimin sağlanması için yürütülen müzakerelerde tüm ağırlığını kullanmalı. Kuşatmalara son verilsin. Komşu ülkeler sınırlarını sığınmacılara açık tutsun. İngiltere de dahil olmak üzere varlıklı ülkeler, paylarına düşen Suriyeli sığınmacılara ülkelerinde yer versin” çağrısında bulundu.
Save the Children İcra Direktörü Justin Forsyth de Suriyeli sığınmacıların sadece küçük bir kısmının Avrupa’ya ulaşabildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Yoksullar, hastalar ve yaşlılar, kuşatma altında varil bombalarıyla vuruluyor, gaza maruz kalıyor, açlığa maruz bırakılıyor ve tıbbi yardım alamıyor. İngiliz hükümeti ile diğerlerinin cömertliğine rağmen sığınma kamplarında yaşayan milyonlarca kişiye destek sağlayan para tükeniyor. Bu aileler şimdi zor bir seçimle karşı karşıya. Ya savaş bölgesine dönecekler ya da Avrupa’ya kaçırılırken boğulma riskini göze alacaklar. Eğer ortalama bir Avrupalı gıda sıkıntısını, sağlık ve okul hizmetlerine erişim olmamasını sineye çekemiyorsa o zaman neden Suriyeli aileler bunu çeksin.”