Türk oyuncularının Avrupa sinemasına açılmasında Fatih Akın ve Ferzan Özpetek’in fırsat olarak görülmesine ve Türkiye’de böyle bir algı oluşmasına tepki gösteren Serra Yılmaz, “Ferzan ile Fatih Avrupa sinemasında çok iyi yerdeler ama misyonları dünyada Türk oyuncularına fırsat sağlamak değil. Ben sürekli tanık oluyorum ki birini ensesinden tutup getiriyorlar Ferzan’a: “Çok iyi oyuncudur bak ilerde bişey yaparsın.” Böyle olmuyor işte. Yönetmenin misyonu oyunculara casting ajanlığı yapmak değil ki! Türk oyuncuları kendi başlarının çaresine bakıp başka yerlerde oynasınlar. Her şeyden önce iyi Türkçe sonra da iyi yabancı dil konuşsunlar. Ben çok sinirleniyorum buna. Fırsat değil onlar sinemacı. Oyuncu simsarı değil.” diye konuşuyor.
Film Arası dergisinin Haziran sayısına mülakat veren sinema ve tiyatro oyuncusu Serra Yılmaz, internet ve sosyal medyanın sinemanın yeni gösterim alanına dönüşeceğine dikkat çekerek, bizde ise halen geleneksel yöntemlerle film yapılmaya çalışıldığını ve sektördeki yenilikleri takip etme noktasında çok geride kaldığımızı kaydediyor.
Avrupalı bir eleştirmenin “Türkan Şoray bir Avrupa ülkesinde yaşasaydı dünya sinemasındaki yeri çok farklı olurdu” şeklindeki yorumuyla ilgili değerlendirmesi sorulduğunda ise Serra Yılmaz şöyle cevap veriyor: “Türkan Şoray yurtdışında iş yapamazdı çünkü dil bilmiyordu. Orada doğmuş olsaydı kariyeri farklı olabilirdi. Ama orada doğmuş olanların uyması gereken kurallar da çok daha farklıydı. Keşkelerle Eyfel Kulesi’ni de kavanoza sokarsınız. Bütün bunları çok manalı bulmuyorum.” Avrupa’da Türk sinemasının Yılmaz Güney’le özdeşleştirildiğini ancak Güney’in sinemamıza hem iyilik hem kötülük yaptığının da altını çizen Serra Yılmaz, gerekçelerini ise şöyle özetliyor: “Büyük iyilik yapmıştır çünkü Türk sineması lafı geçmiştir. Büyük kötülük yapmıştır. Kökenine uygun filmler yaptığından öyle bir beklenti yaratmıştır. Ve uzun yıllar boyunca o beklentiyle Avrupalı yaklaşmıştır Türk sinemasına. Dayak yiyen kadınlar, pos bıyıklı adamlar görecek diye. Onun için iki yönüyle bakmak lazım.”
Star Gazetesi