İsyanım Beni Yanlış Anlatana

Filmler
Sanatta "sağ-sol" tartışmalarının yapıldığı şu günlerde  Ülkücü Hareket’in 80 öncesi mücadelesi ve cezaevi güncesinin anlatıldığı Ülkücüler, vizyona girdi. Halil Sarı ile Bilal Ka...
EMOJİLE

Sanatta "sağ-sol" tartışmalarının yapıldığı şu günlerde  Ülkücü Hareket’in 80 öncesi mücadelesi ve cezaevi güncesinin anlatıldığı Ülkücüler, vizyona girdi.

Halil Sarı ile Bilal Kalyoncu’nun yönettiği belgesel film Ülkücüler, Ülkücü Hareket’in 80 öncesi mücadelesi ve cezaevi güncesi olarak karşımıza çıkıyor. Yanlış aksettirilen tarihi, yaşayanların gözünden aslına sadık kalınarak anlatma ve aslolan değerlere sahip çıkabilme çabası da diyebiliriz yapım için. Aslında Ülkücüler’in derdi bugüne kadar aksettirilen olumsuz yanlış enformasyona karşı kendi gerçeklerini anlatabilmek gibi duruyor. Peki sağ ve muhafazakar cenah neden sanat konusunda bir makas daralması içinde de kendisini anlatmakta zorluk veya bir gecikme yaşıyor. Peki bu daralmayı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen’in "’muhafazakar estetik’ ve ‘muhafazakar sanat’ normları ve altyapısını oluşturmak gibi bir yükümlülük içindeyiz" şeklindeki yaklaşımı mı açacak?

DEVLET MERKEZLİ OKUMA

Aslında temel sorun; hem İsen’in açıklamaları, hem de İsen’e destek veren veya karşıt görüş belirtenlerin devlet merkezli bir okuma yapıyor olması. Muhafazakar sanat, özgür sanat, faşist sanat, sağcı sanat, komünist sanat vs. Kim bu sıfatlarla sanatı veya sanat ürününü tanımlayabilir ki. Sanatçı; iç dünyası, fikri algısı, siyasal-sosyal soluk alışı ve manevi besin kaynaklarını harmanlaması sonucunda eserini ortaya koyar. Buna kimse karışamaz. Ortaya çıkan eseri ister beğenir ister beğenmez ister kabul eder ister etmezsiniz bu da tamamen sanatsever hissiyatı ve sanat otoritesinin bakış açısıyla ile alakalıdır.

AK Parti hükümetinin iktidara gelmesiyle daha çok seslendirilen ‘sanat baskı altında’ itirazı ise tartışmalı bir bakış açısı. Eğer siz bağımsız bir sanatçı iseniz devletle işiniz olmaz. Eğer devlet sizin atölyenizi basıp özgürce eser üretimini engelliyorsa haklısınız. Ama ‘belediyeler ve hükümet bizim eserlerimizi almıyor’ diyorsanız haksızsınız. Aynı şekilde devlet de "… ‘muhafazakar sanat’ normları ve altyapısını oluşturmak" istiyoruz diyemez, sanatı biçimlendiremez. Çünkü sanatı sıfatlandırmaya kalkmak onun özgünlüğüne ve özgürlüğüne sekte vurur.

VİCDAN SINIRLARI

Fakat siz sanatçılar, sağ-sol-muhafazakar fark etmez devleti bir ekonomik gelir kapısı olarak görürseniz, devlet de müdahaleci bir pozisyonda konumlandırır kendini. İki cephenin polemiği her ne kadar kısa süre içinde vicdan sınırları dahiline girerek, en azından her iki kesim sanatçı ve sanatseverlerin belli bir düzeyde tartıştığının kanıtı olsa da, kısırlığı ve yanlış kavram-anlamlar üzerinde yürüdüğü su götürmez. Birilerinin, "durun yahu, gelin şu ‘sanat ve iktidar’ kavramını masaya yatıralım" deme vakti gelse de, "bakalım manzara nedir, biz neredeyiz?" denilmiyor bir türlü nedense. Paradigmanın tatlı kollarında mayışan sanatın kendi cephesini geçici bir süre mutlu edebilse bile, kalıcı bir esere dönüşemeyeceğini eminim taraflar da biliyordur. Hiçbir büyük sanatçı ve sanat eseri sırtını iktidara yaslamamıştır tarih boyu. Yaslayanların başarıları da ya şüphelidir ya da geçici.
Bugün düşünce yapısı olarak iktidar ile çelişen, çatışan zihniyetin üreteceği sanat çok daha önemlidir. Hani nerede bu tür sanat eserleri? Sanırım Ülkücüler benzeri eserler arttıkça bu zincir yavaş yavaş kırılacaktır.

ÜLKÜCÜLER

Yönetmen: Halil Sarı, Bilal Kalyoncu

Tür : Belgesel

Senaryo : Bilal Kalyoncu

Yapımcı: Arif İlke, Bilal Kalyoncu

Bugün