İnsanın Acıklı ve Süfli Yanlarıyla İlgileniyorum

Filmler
‘Değişik’ tanımının karşılığını en fazla bulduğu isimlerin başında geliyor Onur Ünlü. Radikal Gazetesi’nden Şenay Aydemir, ‘Polis’ ve ‘Beş Şehir’ ile farklı b...
EMOJİLE

‘Değişik’ tanımının karşılığını en fazla bulduğu isimlerin başında geliyor Onur Ünlü. Radikal Gazetesi’nden Şenay Aydemir, ‘Polis’ ve ‘Beş Şehir’ ile farklı bir sinema kulvarı açan, ‘Leyla ile Mecnun’ dizisi fenomen olan yönetmenin son filmi ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’nin setine konuk oldu.

Onur Ünlü’nün ilk uzun metraj filmi ‘Polis’ vizyona girdiğinde Türkiye sineması da bambaşka bir yönetmenle tanışmış oldu. Film sinemamızda çok da alışık olmadığımız bir hikaye kurgusuna ve estetik dile sahipti. Filmle ilgili ‘eleştiriler’ muhtelif olsa da yeni bir dil arayışındaki genç bir yönetmenle tanışmıştık. Ünlü ikinci filmi ‘Güneşin Oğlu’nda da benzer arayışı sürdürdü. Klasik anlatımı benimsemeyen, ‘gerçeklik’ duygusunu fazla önemsemeyen (ya da kendince bir gerçeklik algısı arayışında olan) bu özgün tarz çok geçmeden istenilen düzeyde olmasa da kendi seyircisini de yaratmaya başladı. 2009 yılının Altın Portakal’ının en fazla merak edilen filmlerinden birisi Ünlü’nün ‘Beş Şehir’i oldu. Film özellikle ilk yarım saatlik bölümüyle herkesi kendisine hayran bıraktı ve Ünlü’ye senaryo ödülü kazandırdı.

Onur Ünlü asıl bombayı televizyonda patlattı. Onur Ünlü’nün projelendirdiği ve yönettiği TRT’de yayımlanan ‘Leyla ile Mecnun’ isimli dizi, yönetmenin deyimiyle diziden çok bir tür ‘Tiyatro kumpanyası’ havasındaydı ve başta kendisi olmak üzere dizilerin ve günlük hayatın bütün klişeleriyle dalga geçiyordu. Dizi beklentileri çok aşarak kendine özgü bir seyirci yarattı.

Onur Ünlü, dizinin yönetimini başka bir isme bırakarak şu sıralarda son filmi ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi’ isimli filminin çekimlerini sürdürüyor. İsminden de anlaşıldığı üzere yine farklı bir hikaye izleyeceğiz. Yönetmenliğinin yanı sıra yazarlığı ve şairliğiyle de bilinen Ünlü’nün İstanbul’da Beykoz’daki eski kundura fabrikasında kurulan setini ziyaret ettik.

Film Eskişehir’de yaşayan bir ailenin hikayesini anlatıyor. Ünlü’nün deyimiyle ‘Devletin önerdiği ortalama aile yapısının karanlık yanları, ailenin içine düştüğü pespaye durum ve aile fikrinin zorlayıcılığı, inandırıcılıktan uzak olmasıyla ilgili” bir film bu.

‘Babam diye niye kollayayım’
Filmin oyuncularını en fazla heyecanlandıran şey filmin senaryosu olmuş. Ünlü filmin hikayesi hakkında fazla sır vermek istemese de “Filmin derdi aile ile, arkadan arkaya devletle. Daha doğrusu devlet tarafından temsil edilen her şeyle ilgili. Her aklı başında adamın nasıl derdi olması gerekiyorsa, onunla ilgili. Benim de var. Devletin ‘bu tamamdır’ dediği her şeye şüpheyle bakıyoruz. Onda belli bir güvenlik mesafesine kaçıyoruz. Bu filmin genel ruhu. Ama film özel olarak aileyle ilgili. Neticede verili değer yargılarının insanı soktuğu saçma sapan durumlarla ilgili. Bir insanı sırf babamız ya da kardeşimiz olduğu için niye kollayıp sevmemiz gerektiğini anlayamayanların filmi diyebiliriz” sözleriyle özetliyor hikayesini.

Sürpriz bir ‘an’ ile açılan film Celal Tan isimli bir anayasa profesörünün ve ailesinin içine düştüğü içler acısı durumu anlatıyor. Birbirine benzer filmler yapmaktan korktuğunu söyleyen Ünlü, bu kez daha klasik bir anlatım tutturmaya, ‘seyirciyi daha az yoracak’ bir film yapmaya çalışıyor.

Oyuncuların Onur Ünlü ile çalışmaktan duydukları memnuniyetin tam tersi onun için de geçerli. Ünlü, oyuncu yönetimine fazla inanmayanlardan. Ona göre: “İyi oyuncu oynar, kötü oyuncu oynayamaz. Bu kadar basit.” Ünlü “Sağolsunlar onlar da teveccüh gösteriyorlar ve çalışıyorlar. İstediğim her oyuncuyla çalıştım şimdiye kadar. Yine öyle oldu. Bizim setler rahattır, eğlencelidir. Gergin bir insan değilim. İyi davranmaya çalışırım. Onlara alan açarım. Senaryoda karakterler birçok şeyi birden yapabildikleri için bu hoşlarına gidiyor. İyi bir oyuncu senaryoyu sevdiği için oynar. Çok özel para durumları olmadıkça, iyi oyuncular iyi senaryoda oynamak isterler” diyor.

Onur Ünlü, hızlı çalışmasıyla bilinen ve ‘gereğinden fazla’ çalışmayı sevmeyen yönetmenlerden. Ama bu film için ön hazırlık biraz sürmüş. Biz gittiğimizde setin henüz üçüncü günüydü ve geride 20 günlük bir çalışma takvimi vardı ama “Bu sefer sabırlı davranmaya çalışıyorum” diyor. Filmin içe mekan çekimleri İstanbul’da gerçekleştirildi, Dış mekan çekimleri için ise Eskişehir’e gidilecek. Öğrenciliğini bu kentte geçiren Ünlü, daha önce ‘Beş Şehir’in bazı bölümlerini de bu kentte çekmişti.

İki elim o ‘ata’nın yakasında
Filmin isminin uzun olmasının bir risk olduğun kabul eden ünlü, insanların istedikleri gibi kısaltabileceklerini söylüyor. Bir de ‘acıklı hikaye’ kısmı var: “Acıklı hikaye dememde bir ironi var. ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ atasözünü hangi ata söylediyse iki elim yakasında olacak öbür dünyada. Şimdiden bu müjdeyi verebilirim.”

Onur Ünlü, karakter odaklı hikayeler yazmayı, onların ‘karanlık’ noktalarını gözler önüne sermeyi seviyor. Peki insanları nasıl görüyor: “Shakespeare’in ‘İnsan insandır’ diye bir sözü var. Otello’da Iago’ya söyletir. Otello, Iago’ya insanlardan yakınır. O da der ki ‘İnsan, insandır.’ İnsan her şeyi yapar. İnsan düşük, süfli bir yaratıktır. Ben de buna inanıyorum. Bu tarafıyla ilgileniyorum insanlığın. Acıklı, düşük, süfli tarafıyla. Ya da kendimi oraya yakın hissettiğim, öyle bir insan olduğum için…”

Onur Ünlü
VARLIĞINI BİLDİĞİM SEYİRCİ ORTAYA ÇIKTI
‘Leyla ile Mecnun’ standart bir dizi değil. Oyuncularımızla da konuşurken, ‘Başka bir şeye benziyor mu’ diye konuşuyorduk. Çok dizi çeker gibi hissetmiyorum. Bir çeşit tiyatro kumpanyası kafası var orda. Televizyona olan inancım tamamen neredeyse bitmişken, dizide olumlu bir dönüş alınca, ‘Kendi kafamıza yakın bir şey yaparak da oluyormuş’ dedik. Ben her zaman seyircinin en az benim kadar zeki olduğunu düşünerek işler yapmaya çalışırım. Var olduğundan emin olduğum bir seyirciyi görmüş oldum. Onlar bir yerde duruyorlarmış ortaya çıktılar.

Selçuk Yöntem
BU SENARYOYU KAÇIRAMAZDIM
Celal Tan, herkesin içerisinde bir parça olabilecek bir karakter. Onur Ünlü’nün imajinasyonu çok geniş ve zengin. O, yaşayan karakterlere çok güzel sinematografik değerler katmış, soyutla somutu yan yana getirmiş, ortaya büyük bir zenginlik çıkarmış. Bunları konuyla da birleştirince çok keyifli bir senaryo ortaya koymuş. Benim için her şey çok ani ve acele oldu. Dizi ve bir başka bir filmin çekimleri de vardı. Ama böylesi iyi bir senaryoyu değerlendirmeye karar verdim. Onur, oyuncuya değer veren ve ona alan açan bir yönetmen.

Tansu Biçer
OYUNCU OLARAK KİMYANIZ BOZULUYOR
Celal Tan’ın oğlu Kamuran Tan’ı oynuyorum. Üniversitenin birine masaj koltuğu satmaya çalışıyorum. Bu koltuk satma, yıllardır süren akıbeti belli olmayan işlerden biri. İlk filmi ‘Polis’i izlediğim zaman keşke Onur ile çalışsam demiştim. Sonra ‘Güneşin Oğlu’ ve ‘Beş Şehir’de birlikte çalıştık. İyi senaryo yazıyor, karakterleri çok sağlam kuruyor. Bir de o karakterleri öyle olayların içerisine atıyor ki, siz oyuncu olarak ister istemez kimyanız değişiyor.

Bülent Emİn Yarar
ÇEKİMLER KEYİFLE DEVAM EDİYOR
Keyifli başladık filmin çekimlerine. Onur’un filmlerinde karakter aramak güç. Bu da oyuncuya büyük heyecanlar yaşatıyor. Aslında sinema doğalın doğalını yakalama gibi bir iddia taşımamalı diye düşünüyorum. Onur da yazarken çok düşünmediği, bir akıntıya kendini bıraktığını söylüyor. Ben de bunu hissediyorum. Aslında film, sıradan bir aile üyelerinin arasındaki samiyeti sorguluyor. Görenlerin ve görmeyenlerin hikayesi. Ortada iyi bir senaryo var.

Ezgİ Mola
BU ARALAR ŞANSIM YAVER GİDİYOR
Uzun zamandır, sinema filmi teklifi gelmeyince biraz kaygılanmıştım. Herhalde sadece dizi olacak benim hayatımda diye düşünürken, önce Çağan Irmak’ın sonra da Onur Ünlü’nün setinde buldum kendimi. İyi geldi bana bu durum. Filmde TV’de ders anlatan bir coğrafya öğretmenini oynuyorum. Çekimlerin ilk günü biraz gergindim. Ama o gerginliği attım üzerimden. Artık keyifli geçiyor. Onur çok rahat anlaşılabilinen bir yönetmen. Bu büyük bir şans. Zaten bu aralar şansım yaver gidiyor.

Türkü Turan
ÇALIŞMAK BU FİLME KISMETMİŞ
Celal Tan’ın genç karısıyım. Çok depresif bir heykel öğrencisiyken Porsuk Nehri’ne atlıyorum. Celal Tan da beni kurtarıyor ve öyle tanışıyoruz. O da okuduğum üniversitede anayasa profesörü. Sonra evleniyoruz. Onun evinde ailesiyle birlikte yaşıyorum. Heykel yapmaya devam ediyorum. Onur Abi’yle ‘Acı Aşk’ için görüşmüştüm, olmadı. Sonra ‘Leyla ile Mecnun’da bir bölüm için istedi o da olmadı. O beni muhtemelen ‘Kosmos’tan biliyor. Orda izleyip sevmiş. Bu filme kısmetmiş.