Deutsche Welle’nin haberine göre, Pazar günü Cannes’da Altın Palmiye ödülü almaya hak kazanan en iyi filmler anons edildiğinde, belki de aynı anda çok sayıda ülke başarı kazanmış olacak. Festivalde katılan adaylar, beş ülkeye kadar katılımcıların yer aldığı ortak film projeleri ile yarışıyor.
Örneğin İngiliz yönetmen Ken Loach Belçika, İtalya, Fransa ve İspanya ile ortak bir film yaptı. Danimarkalı Lars von Trier de Alman, Fransız, İsveç ve İtalya ortak yapımı bir filme imza attı. Kuzey Ren Vestfalya Film Vakfı Yöneticisi Michael Schmidt Osbach, prodüksiyon bütçelerinin paylaşılmasının avantajlı olduğunu söylüyor:
"Uluslararası konuları, uluslararası oyuncu ve bilgiyi ve aynı zamanda uluslararası finansmanı hesaba katmadan iyi filmciliğin başarılamayacağına inanıyorum.“
Finansmanın nasıl sağlandığı önemli değil. Sonuçta film yönetmenine ait oluyor. Ayrıca anlatılan hikâyelerde de bazı kültürel izler yer alıyor. Örneğin Ken Loach’ın “Looking for Eric” adlı filminde İngilizvari temalar göze çarpıyor: Futbol ve taraftar kültürü. Eric ile Fransız futbolcu Cantona kastediliyor. Cantona, en fazla golü İngiliz Manchester United takımı için atan ve Leeds United ile İngiltere Şampiyonluğu yaşayan bir isim. Filmde Cantona’yı futbolcunun kendisi canlandırıyor.
Sansürden çıkış yolu
Çinli Lou Ye ise bir homoseksüel aşk hikâyesini anlatan “Spring Fever” yani “İlkbahar Ateşi” adlı filmi için Hong Kong ve Fransa’dan finans desteği isterken, bazı politik nedenleri vardı. Daha önce pek çok kez sansüre uğrayan Lou Ye, bu kez yetkilileri aşmayı başardı.
Lars Von Trier, “Antichrist” – "Deccal" adlı filminde suç ve ceza üzerine evrensel bir hikâye anlatıyor. Bu filmde evli bir çift, dikkatsizlik sonucu çocuklarının ölmesinin ardından, ormandaki bir kulübeye gider. Çocuğunu kaybeden anne, doğada, eşinin terapisiyle suçundan kurtulmaya çalışır.
Lars von Trier’in filmi Almanya’da çekildi. Filmin başrollerine Fransız Charlotte Gainsbourg ve Amerikan Willem Dafoe oynuyor. Filmi finanse eden Kuzey Ren Vestfalya Film Vakfı için bu hem finansal hem de sanatsal açıdan şanslı bir durumdu. Oysa yönetmen için bir hesap oyunu:
Lars von Trier, "Finansal destek aldık. Bu, film için tek çözümdü. Filmi çektiğimiz ormanı başka bir yerde de bulabilirdik“ diyor.
Tarantino’nun “İsimsiz Kahramanlar” filmi
Amerikalı yönetmen Quentin Tarantino da Cannes’da yarışan ve Türkçe’ye “İsimsiz Kahramanlar” olarak çevrilen Inglorious Bastards adlı filminin büyük bir bölümünü Almanya’da çekti. Ve filmde pek çok Alman oyuncu rol aldı. Çünkü senaryoya göre filmdeki bütün tiplemelerin ana dillerini konuşması gerekiyordu. Filmde doğal olarak, işgal edilen Fransa’daki mukavemet hareketine yenilen Naziler Almanca konuşuyordu.
Cannes söz konusu olunca ortak finansman dezavantaj sayılmıyor. Çünkü uluslararası işbirliği olmasaydı belki de bu filmlerin çoğu çekilemeyecekti. Peki, ortak yapımlar kimin sayılacak? Osbach şöyle konuşuyor:
"Bu soruyu kimin yanıtlayabileceğini bilmiyorum. Biz, farklı kriterlere göre çalışıyoruz. Ancak ben bu tartışmanın, Avrupa’da kaydetmeye başladığımız önemli ilerlemeye gölge düşürebileceğini düşünüyorum." (Ntv)