Hollywood’da Bir Devir Daha Kapanıyor

Film Eleştiri
70’lerde Hollywood’a ‘bayağı’ efektlerle giriş yaptığı için ciddiye alınmayan çizgi roman uyarlamaları (ya da fantastik), son 10 yılda gelişen teknoloji ve “Yüzüklerin Ef...
EMOJİLE

70’lerde Hollywood’a ‘bayağı’ efektlerle giriş yaptığı için ciddiye alınmayan çizgi roman uyarlamaları (ya da fantastik), son 10 yılda gelişen teknoloji ve “Yüzüklerin Efendisi”nin katkısıyla A sınıfına transfer oldu. Ancak son üç-dört yıldır bu alandaki eserler bekledikleri gelirleri elde edememeye başladı. “Thor” da bu düşüşün son ve en kilit meyvesi olarak görülebilir. Shakespeare uyarlamalarının tiyatroya hakim entelektüel yönetmeni adı altında anılan Kenneth Branagh, burada neredeyse tamamı uzayda geçen bir ‘uzay operası’ denemesine el atmış. Böyle olunca da arka plandaki ucuz efektler, didaktik diyaloglar, 80’lerden kalma yenilmez-yakışıklı kahraman ve daha nicesinin katkısıyla bir bayağılık şölenine dönüşmüş bu eser. Böylelikle fantastikte son birkaç yılda artan B filmleri ya da çöp geleneğinin son halkası, 150 milyon dolarlık bir temsille karşımıza çıkmış. “Thor”, kanımca fantastiğin A sınıfından yeniden B tipine geçmesini sağlayan yapıt olarak anılacak önümüzdeki yıllarda. Bir devri sona erdirecek bu kapı da, fantastik filmlerin (yoğunluklu olarak çizgi roman uyarlamalarının) bir süre bu ayarda örnekler verdikten sonra, 2020’den itibaren “Başlangıç”, “Avatar” ya da “Kara Şövalye” gibi gişe şampiyonlarının çağının başlamasına yol açacaktır.

 Filmin fragmanı için tıklayınız…

Son dört senedeki blockbusterların hasılatlarına baktığımızda, artık çizgi roman uyarlamalarının eskisi kadar başarılı ticaret ürünleri haline getirilebildiğini görmek mümkün değil. ‘X-Men’ üçlemesi, ‘Örümcek Adam’ (‘Spider-Man’) üçlemesi ve “Kara Şövalye”yi (“The Dark Knight”, 2008) bir kenara bıraktığımızda Superman, Wolverine, Hancock gibilerinin bütçelerini zar zor kurtardığına tanıklık edebiliyoruz. Hollywood’da da zaten belli bir eğilimin sadece 10 sene devam ettikten sonra kabuk değiştirdiği alışık olduğumuz bir durum.

Çizgi roman uyarlamaları “Avatar” ve “Başlangıç”a takıldı

1970’lerde bilimkurgu filmleri ve politik-gerilimler, 1980’lerde gençlik filmleri ve 90’larda aksiyon filmlerinden sonra 2000’lerde de çizgi roman ve bilgisayar oyunu uyarlamaları aktif bir rol oynuyordu ABD’de.

Ancak geçtiğimiz yılın en çok izlenen iki filminin “Başlangıç” (“Inception”, 2010) ve “Alis Harikalar Diyarında” (“Alice in Wonderland”, 2010), önceki senenin ise “Avatar” (2009) olması tesadüf değil. Üstüne üstlük yürüyen ‘Harry Potter’, ‘Alacakaranlık’, ‘Transformers’ ve ‘Karayip Korsanları’ serileri dışında ‘devam filmleri’nin çok da başarılı olmadığını düşünürsek çizgi roman uyarlamaları artık devrini doldurmuş gibi gözüküyor. Zira bunlar da başka kaynakların sinema temsilleri. Zaten fantastiğin içinde bu durumu önceden tahmin eden üç boyutlu “Beowulf”un (2007) ‘kılıç-büyü filmi’ alt türünün ürünlerini içeren bir başka kol açmaya çalıştığı da ortada.

Fantastik yavaş yavaş B sınıfına kayacak mı?

Aslında bu yazın hasılat rakamlarında “Thor” (2011) ve “Kaptan Amerika”nın (“Captain America”, 2011) durumları sözünü ettiğimiz değişimi belli edecek. Tabii bahsettiğimiz eğilimler ışığında da sinemaya ‘Yüzüklerin Efendisi’nin (‘Lord of the Rings’) yolunda mitoloji depolaması ile fantastiğin alt türlerinin girmesini takiben yeniden bir geriye dönüş görebiliyoruz işin doğrusu. Jackson’ın eserinin B sınıfındaki alanı A tipine yerleştirmesinin, bu çizgi roman uyarlamaları koluna paralel olarak bir tersine dönüş salgıladığı söylenebilir.

“Serenity” (2005), “Ultraviolet” (2006), “Ucubeler Sirki: Vampirin Asistanı” (“Cirque du Freak: Vampire’s Assistant”, 2009), “Son Hava Bükücü” (“The Last Airbender”, 2010), “Kıyamet Melekleri” (2010), “Ben Dört Numara” (“I Am Number Four”, 2011) ve “Kutsal Savaşçı”nın (“Priest”, 2011) bilimkurgu-fantastik alanında seyreden ve ucuz efekt kullanımıyla dikkat çeken eserler oldukları ortada. “Thor” da işte genelde bir kaynaktan (edebiyat eseri, TV dizisi vs) beslenen bu B filmi ya da çöp eğiliminin son halkası.

Alanı “Barbarella” dönemine geri götürüyor

Kenneth Branagh’ın Shakespeare uyarlamalarından çıkartılıp buraya getirilmesi belli ki onun ruhuna uygun böylesi ‘öte dünya’ ya da ‘uzayda bir gezegen’ portresi için yapılan bir uygulama. Burada Asgard gezegeninde yaşananlar, adeta “Barbarella” (1968) ve “Flash Gordon” (1980) gibi gezegen kaynaklı çizgi roman uyarlamalarının kitsch dünyalarından farklı değil. Bunlara teatral oyunculuklar ve Branagh’ın alanı ciddiye almayan sureti de eklenince sanki bütün tamamlanıyor gibi.

Baba Odin çevresinde yaşanan iktidar mücadelesinin de filmin özenti duran Excalibur olma sevdasıyla özdeşleşiyor sanki. Yani tek boyutlu mitik arka planıyla öne çıkmak isteyen bir çizgi roman uyarlaması izliyoruz burada. Superman’in Kripton gezegeninde gördüğümüz kitsch dünyasının ve yapma oyunculuklarının ana omurgaya sinmesi, adeta 70’ler Hollywood’undan seslenmesine yol açıyor “Thor”un. Bu toplamdan çatışma, düello ve dövüş sahnelerinin koreografisiz halleri de eksik kalmamış.

Maceranın içindeki tek boyutlu ve kaslı süper kahramanlar döneminden bir tutam

Branagh’ın ise filmin bu ucuzcu halinden haberdar olduğu, Brezilya dizilerini aratmayan olay örgüsü ve karakterleri bilinçli içeri dahil ettiği, aslında çarpık açı ve alt açı kullanımıyla açığa çıkıyor. Yönetmen, bu duruma ‘pembe dizi’ müdahalesi yapıyor stiliyle. Adeta Bollywood müzikallerinin bayağı dünyasını hissettiriyor izlerken. Bunun da sebebi Shakespeareyen metinlerini bilimkurgusal ama ucuz bir evrende devreye sokup, üstüne bir de plastik yapı eklemesi.

Hadi bunların tamamını bırakıp sil baştan yaptık diyelim. O zaman da filmi izlerken Asgard gezegeninde görevden göreve yollanan Thor’un bu tek boyutlu mücadelesinin ve evine geldiğindeki kitsch sanat yönetiminin yerini dünyaya gidince başka şeyler alacak diye ümitlenmemiz boşa çıkıyor. Bizim dünyamız, sürekli bir paralel kurgu ile o evrenin gerçekliği de sarsılıyor.

Portman ile kurulan aşk ilişkisi de yerine oturmayıp klişelere ve yapay efektlere teslim oluyor. Thor’un baltasını elde etme çabasının sonda açığa çıkması ise tam bir zamanı geçmiş süper kahraman izlememize sebep oluyor film boyunca. Onun mavi gözlü, kaslı ve sarışın olması ise bu sefer 80’lerin yine çöp efektlerle sarılı He-man filmi “Evrenin Hakimleri”ndeki (“Masters of the Universe”, 1987) Dolph Lundgren’a kadar götürüyor bizi.

“Star Wars” sonrası 80’lerde üretilen çöp uzay operası filmleriyle eşdeğer

Lafın özü “Thor”, Paramount’ın fantastikte farklı metin uyarlamalarını “Son Hava Bükücü”nün ticari yan ürünlerinin katkısıyla bütçesini kurtarması sayesinde B filmi alanına taşıma hevesine hapsolmuş bir eser. Uzay operası alt türünden seslenmesi ise bu gezegen kaynaklı ve bilimkurgu kokan evrenini daha ‘çöp’sel hale getirmiş. Adeta 80’lerde “Star Wars” (1977) etkisinde üreyen ve şu anda dalga geçilen ürünlerinden birine dönüşerek George Lucas’ı utandırmış.

Bu durumun üzerine Branagh’ın Shakespeareyen duruşunun katılması ve çizgi roman mantığının ciddiye alınmaması gülünçlüğünü arttırıyor filmin. En azından vatandaşı Boorman gibi “Zardoz” (1974) ayarında düşünsel ve iddialı bir proje bekliyoruz ondan. Ancak o da nafile!

2020’den itibaren Hollywood’da yeni bir dönem start alacak

Bu sayede de çizgi roman uyarlamaları “Barbarella” ile Hollywood’un renkli döneminde başladığı yerde alıyor soluğu. “Thor”, belki seneye “The Avengers” (2012) adlı bir proje var diye üretilmiş. Ancak fantastiğin A tipinden yeniden B sınıfına transfer olacağını göstermesi açısından işlevsel bir film olabiliyor ancak.

Efektler konusunda “Titanlar Savaşı”nda (“Clash of the Titans”, 2010) hafiften başlayan yapaylıktan şüphelendiğimizi geçen sene söylemiştik. Burada ise neredeyse bu duruma nokta konuluyor artık. Belki 2012 sonrası birkaç senelik bir fantastik çöp üretimi olur ve 2020’ye kadar 1980’ler dönemi dokusu yeniden hissedilir. Ancak sonrasında “Başlangıç”, “Avatar” veya “Kara Şövalye” çağı start alacaktır. A sınıf ve özgün bilimkurgu filmleri ya da fantastiğin içinde yapılan soğukkanlı denemeler Hollywood’u kasıp kavuracaktır.

FİLMİN NOTU: 4

Künye:

Thor
Yönetmen: Kenneth Branagh
Oyuncular: Chris Hemsworth, Anthony Hopkins, Natalie Portman, Kat Dennings, Michael Clarke Duncan, Jeremy Renner
Süre: 114 Dk.
Yapım Yılı: 2011

HT