Hakikaten ‘Akılalmaz’ Bir Film!

Film Eleştiri
Ali Koca Dünya başdöndürücü bir hızla değişiyor; ama birileri hâlâ farkında değil gibi. Eskiler boşuna söylememiş ‘Görene; köre ne?’ diye. Geçtiğimiz günlerde Norveç’te b...
EMOJİLE

Ali Koca

Dünya başdöndürücü bir hızla değişiyor; ama birileri hâlâ farkında değil gibi. Eskiler boşuna söylememiş ‘Görene; köre ne?’ diye. Geçtiğimiz günlerde Norveç’te bir ‘cani’nin katliamına tanık oldu dünya. İlk duyulduğunda olay, başta Amerikan medyası olmak üzere Avrupa ve hatta Türk basınının önemli bir bölümüne ‘İslami terör saldırısı’ olarak yansıdı. Bazıları hatasını düzeltti; ancak Amerikan basınının önemli kalemleri, Breivik’in açıklamaları ve dokümanlara rağmen ‘arka planındaki’ El-Kaide şüphesinden dem vurdu inatla. Batı’nın zihin dünyası, ‘İslam’ ve ‘terör’ kelimelerini beşik kertmesiyle birbirine bağlamış gibi. Her şey değişse bile bu iki kelimeyi birbirinden ayırmak mümkün ‘görünmüyor’ bazılarına.

Asıl adı Yusuf olan Müslüman Amerikan vatandaşı Steven Younger, hazırladığı terör saldırısını açıklayan bir video kaydı dolduruyor. Amerikan istihbarat birimlerine gönderilen kayıtta Younger, Amerika’nın üç büyük şehrine yerleştirdiği nükleer bombaları cuma günü patlatacağını söylüyor. Çok geçmeden de bir alışveriş merkezinde bilinçli bir şekilde kendini yakalatıyor. Ordu dâhil bütün istihbarat birimleri birlik olup bombaların yerini öğrenmek için Younger’ı sorguluyor. Psikolojik bir savaş halinde geçen sorgu işkenceye dönüşürken önce itirazlar geliyor. Ancak olaylar ilerledikçe herkes Henry adlı işkence uzmanını ‘anlamaya’ başlıyor. Önce Younger’ın parmakları kesiliyor sonra vücuduna dağılıyor işkence. Hatta bir ara, gözlerinin önünde karısını boğazlıyor ‘sorgucu’. Sıra çocuklarına gelmişken Younger üç bombanın yerini söylüyor. Ama o da ne? Finalde anlıyoruz ki, iyi eğitimli, tam donanımlı bu Amerikalı ‘Müslüman’ terörist, dördüncü bombanın yerini söylememiş

‘İÇİMİZDEKİ MÜSLÜMANLAR’

11 Eylül’den sonra Amerikan sinemasında çok sık karşımıza çıkan ‘içimizdeki Müslümanlar’dan biri Steven Younger. İslamofobi’nin ve yabancı düşmanlığının en görünür hali. Batı’nın bilinçaltına yerleştirilen bir korku: "Onlar tıpkı bizim gibi, iyi eğitimli, donanımlı, hatta beyaz bile olabilir; fakat onlar Müslüman, potansiyel suçlu ve çok tehlikeliler!" Younger böyle bir tip. Amerikan ordusundayken Irak’ta ‘kimyasal silah’ aramış. İran, Pakistan, Suudi Arabistan ve Rusya ile bomba için malzeme temini ya da kişisel bağlantı düzeyinde irtibatlı. Şu ülke sıralamasına bakar mısınız; bir tek Kuzey Kore eksik! 11 Eylül’den sonra Amerika, ‘iç güvenlik’ kaygısıyla Afganistan ve Irak’a saldırdı. Younger da aynı mantıkla terör estiriyor. ‘Sâdık’ bir Amerikan vatandaşı olduğunu söyleyen Younger, Amerika’nın huzuru için ordunun İslam ülkelerinden çekilmesini istiyor. Bunun için de binlerce insanın ölümüne yol açacak bir terör eylemi planlıyor!

‘Akılalmaz’, güya sıkı bir psikolojik gerilime imza atar gibi görünüp İslamofobi’nin en ‘yeni’ örneğini sergileyen bir film. Pek çok ülkede vizyon yüzü görmeden DVD’ye düşmesi belki de bu yüzden. Vietnam’ı 35 yıl atlatamayan, en yeni sürüm fantastik filmlerinde bile Soğuk Savaş’ın bilinçaltı yansımalarını su yüzüne çıkaran Hollywood, anlaşılan o ki, daha uzun yıllar 11 Eylül’ü atlatamayacak. Ne diyelim; dünya değişiyor, bazıları geride kalsa da… [zaman]