Elif Şafak’tan ‘Yangın Var’a Destek

Film Eleştiri
Türkiye’de ilk kez bir sinema filminin e-dergisini çıkartan filmin yapım şirketi Yol Sinema, filmin içeriğine uygun olarak ‘Aşk ve Yol’ üzerine Elif Şafak’ın yazısını ilk sayıd...
EMOJİLE

Türkiye’de ilk kez bir sinema filminin e-dergisini çıkartan filmin yapım şirketi Yol Sinema, filmin içeriğine uygun olarak ‘Aşk ve Yol’ üzerine Elif Şafak’ın yazısını ilk sayıda okurlarına ulaştırıyor.

http://www.yanginvarfilm.com/dergi/ adresinden okunabilecek olan yazısında Elif Şafak, ‘Her aşk bir yolculuktur aslında. Ve her yolculuk değişim demektir; değişebilmek tepeden tırnağa’ diyerek başladığı yazısında filmin içeriğini kendi yazı üslubuyla anlatıyor…

Filmin vizyona gireceği tarih olan 9 Aralık’a kadar dört sayı çıkacak olan e-dergide, filmle ve oyuncularla ilgili ilginç ve eğlenceli yazılar ve notlar bulunuyor. Film üzerine yazı yazan Elif Şafak,  ‘Yangın Var’ filminin hikayesinden çok etkilendiğini belirterek, Türkiye’de ilk kez film için yapılan e- dergide yazmanın da keyifli olduğunu vurguladı.

Filmde Osman Sonant’ın canlandırdığı Koşman’a, uzun kamyon yolculuğunda aşık olan Nesrin Cavadzade, 2Selvi Boylum Al Yazmalım’a göndermeler yapan filmde ‘Asya’ karakterini canlandırıyor. Yangın Var’da Nesrin Cavadzade ve Osman Sonant’ın dışında Yavuz Bingöl, Erkan Can, Şerif Sezer, Reha Özcan, Gaffur Uzuner ve Metin Yıldız gibi ünlü oyuncular kamera karşısına geçti.

ELİF ŞAFAK’IN YAZISI

Her aşk bir yolculuktur aslında. Ve her yolculuk değişim demektir; değişebilmek tepeden tırnağa. Aşık olup da sabit kalan yoktur bu alemde. Hakiki bir yolculuğa çıkıp da aynı kalan olmadığı gibi. Gene de nedense hep ama hep direniriz aşka, aşkınlığa.
 
İnsan alışkanlıklarıyla yaşar ya, bilmediğinden, tanımadığından ürker çoğu zaman. Önyargılı bakarız Öteki’ne, bize benzemediğini zannettiklerimize. Halbuki bu dünyada bizi olgunlaştıracak, zihnen ve kalben büyütecek olan kimya, bizim gibi düşünmeyen, hayata bizim gibi bakmayan kişilerle kurabildiğimiz diyalogda gizlidir çoğu zaman. İnsan tıpatıp kendisine benzeyen, tıpatıp kendisi gibi olandan sadece kendi sesinin yankısını işitir; yeni bir söz duymaz ki.
 
Yollar, aşklar, farklılıklar ve hakiki hikayeler bambaşka bir boyuta taşır bizi, silbaştan yoğurur yüreğimizi. Bu sıcacık, içten filmde dördünü birden bulacaksınız. Ve bir şey daha: vicdan. Vicdan ki en cok yakışandır insana. Vicdan ki en cok özlediğimiz…
 
Birbirimizi nasıl da yanlış anlarız çoğu zaman, aslında anlamadan yaftalayıp yargılarız. Kızarız, çünkü kızmak köpürmek kolayımıza gider. Anlamaya gayret etmek ise ince iş, incelik ister. Önyargılar ve düşmanlıklar kıvılcım gibidir gecenin karanlığında. Büyük yangınlara sebep oluverir.

Ve kimileri yangına körükle gitmeyi sever; husumete husumet, nefret söylemine daha fazla nefret katarak. "Biz" ve "Onlar" ayrımları yaparak. Kimileri ise yangına su ile koşar; avuclarında taşır suyu damla damla; özenle, sevgiyle. Barışın, kardeşliğin, bir arada yaşama sanatının dili olan su… Anadolu, canım diyar… su gibi aziz, su gibi akışkan, su gibi hayat dolu.
 
Diyarbakırlı Asya ile Trabzonlu Koşman. İsimleri, geçmişleri, fikirleri farklı ama ruhları benzer, yürekleri ise pürahenk iki ayrı can. İtfaiye kamyonunda alevlenen beklenmedik bir sevda. 1000 km.lik bir yolda kendilerini arayan, ararken birbirlerini bulan, aşka kavuşan iki garip yolcu.

Onların bu sıradışı sevdasında hem kendi bireysel hayatlarımızdan hem Türkiye’nin sosyal ikliminden izler bulacaksınız. Düşündürücü, sarsıcı, yer yer iç kanatıcı gerçekleri sinemada görmeye pek de alışkın olmadığımız bir şefkat ve içten, samimi bir mizahla anlatan rengarenk bir film var karşımızda. Her şeye rağmen sevmeyi başaran insanların hikayesi.
 
Tıpkı Türkiye gibi… Tıpkı hepimiz gibi…

FİLMİN KONUSU:

İtfaiye kamyonları bozulan Karadenizli Çayırbağı beldesine Diyarbakır Belediyesi bir itfaiye aracı hibe eder. Karadenizli iftaiyeci Koşman kamyonu teslim almak için hayatında ilk kez Diyarbakır’a ayak basar.

Koşman, Diyarbakır’ın zenginliğini görür, Diyarbakır’a ve yaşayan halkına olan tüm algısı alt üst olur. Dönüş yolculuğu sırasında yanında gizemli bir misafir, dışarıda olağanüstü bir doğa, önünde uzun bir yol ve sıra dışı bir macera vardır.

Aşk, hüzün ve kahkaha dolu 1.200 kilometrelik yolculuk Koşman ve Diyarbakır’dan kendisine katılan Asya’nın bütün hayatını değiştirir.