Fransa’da önümüzdeki ay yapılacak iki türlu seçimde Sarkozy cumhurbaşkanlığı koltuğunu bırakırsa yerine Sosyalist Hollande gelecek. Hollande seçilmesi durumunda Sarkozy’nin siyasi emelleri için Türkiye’yi "şamar oğlanı" yaptığı politikalarına son verecek.
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi 22 Nisan-6 Mayıs tarihlerinde yapılacak. Değişik siyasi partileri temsilen 10 adayın yarışacağı seçimde, şu anki Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile ana muhalefetteki Sosyalist Parti’nin (PS) adayı François Hollande ön plana çıkıyor. Bu iki adaydan birinin cumhurbaşkanı seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Sarkozy ve Hollande’ın Türkiye vizyonları netleşmiş durumda. Türkiye’nin AB üyelik perspektifine muhalefetini sürdürmekte kararlı görünen Sarkozy, bu konudan bağımsız yoğunlaştırılmış ikili diyalog öneriyor. Hollande ise AB kapılarının Türkiye’ye kapatılmasına karşı çıkıyor.
SARKOZY’NİN VETOSU DEVAM EDECEK
Liberal-muhafazakar eğilimli iktidar partisi Halk Hareketi Birliği’nin (UMP) adayı Nicolas Sarkozy’nin iktidara gelmesi halinde AB-Türkiye ilişkilerinde bugüne oranla ilerleme kaydedilmesi beklenmiyor. Sarkozy’nin Ankara ile AB arasında 2005 yılından bu yana devam eden ve neredeyse tamamen donma noktasına gelmiş olan katılım müzakereleriyle ilgili tavrının değişeceğine dair hiçbir sinyal yok. Müzakerelerdeki 5 başlığa “tam üyeliğe götürdüğü” gerekçesiyle Sarkozy yönetimi tarafından konulan tek taraflı veto, beklenmedik bir sürpriz olmazsa, olduğu gibi kalacak.
Sarkozy ve kurmayları, Türkiye’yi “artık daha çok kendi coğrafyasıyla ilgilnen ve dış politikasını sadece AB eksenine oturtmayan bir ülke” olarak görüyorlar. Sarkozy “Türkiye dış politikasını AB ile ilişkisine tepki olarak belirleyemez. Buna inanmak Türk diplomasisini küçümsemek olur” diyor. Bir diğer deyişle, “AB yolunu tıkamamıza Ankara tepki gösteremez” düşüncesine sahipler veya böyle bir tepki beklemiyorlar. Ekonomik ve ticari ilişkilerin siyasi ve diplomatik sürtüşmeye rağmen olağan seyretmesinin bu tutumun oluşmasındaki payı oldukça yüksek.
‘TÜRKİYE DOĞU İLE BATI ARASINDA KÖPRÜ’
Sarkozy, Fransa ile Türkiye’nin, AB konusundan bağımsız biçimde ikili ilişkileri yoğunlaştırmalarını savunuyor. Türkiye için “Sıkı sıkıya Batı bloğuna bağlı Soğuk Savaş Türkiyesi geçmişte kaldı” diyor. Türkiye’nin kendi vizyonunu geliştirmekte olduğunu düşünüyor. Ancak bu vizyonun birçok konuda Batı ve özellikle Avrupa vizyonuyla örtüştüğünü de kabul ediyor. Türkiye’yi “Doğu (Orient) ile Batı arasında köprü” olarak görüyor. “Köprü olduğu için bölgesi ve ötesinde barışın hizmetinde yeri doldurulamaz rol oyanayabilir” diyor. “Türkiye’nin güçlü olduğu ve olaylar üzerine ağırlığını koyduğu zamanlar herkesle konuştuğu zamanlardır” görüşünü savunuyor.
Sarkozy, Ankara ile Paris arasında Libya ve İran dosyalarında görüş ayrılıkları yaşandığını gizlemiyor. Libya krizinin başlangıcında Ankara ile “analiz farkı” doğduğunu söylüyor. İran’ın nükleer silah edinmemesi “hedefi” konusunda görüş birliğinin hakim olduğunu belirtmekle birlikte, “İran tehdidinin ele alınması” hakkında görüş ayrılığı yaşandığını anımsatıyor. “Bölge için çok değerli” olarak nitelediği İsrail-Türkiye diyaloğunun da yeniden kurulmasını istiyor.
‘TÜRKİYE ŞAMAR OĞLANI YAPILDI’
François Hollande ise AB-Türkiye ilişkileri konusunda rakibine oranla bambaşka bir vizyona sahip. Hollande, Sarkozy’nin son beş yıldır sürdürdüğü “Türkiye’yi dışlama” politikasının Fransa ve AB’ye olduğu kadar Doğu Akdeniz’deki stratejik dengelere de zarar verdiğini düşünüyor. “Türkiye siyasi emeller uğruna şamar oğlanı yapıldı” diyor. İktidara gelmesi halinde, “Fransa ve AB’nin önemli ortağı” olarak tanımladığı Türkiye ile “güven ve istikrara dayalı bir ilişki” vaadinde bulunuyor.
SARKOZY’NİN VETOSUNU KALDIRACAK
Hollande AB-Türkiye ilişkileri konusunda, “Türkiye’ye üyelik hedefiyle aday statüsü verdik. İyi niyetle müzakereleri sürdürelim ve bu müzakereler sonunda bırakalım sonucun ne olacağına Türk ve Avrupa hükümetleri ve halkları karar versin” diyor. Bu da Sarkozy’nin 5 müzakere başlığına koyduğu vetonun kaldırılacağı anlamına geliyor.
Ancak Hollande Türkiye’den demokrasisini pekiştirmesini bekliyor. Türk demokrasisinin Avrupa standartlarını henüz yakalayamadığını söylüyor. Örnek olarak da kadın-erkek eşitliği, ifade ve medya özgürlüğü, yargı reformu ve azınlık haklarını gösteriyor. Ankara’nın “Ermeni soykırımını ısrarla inkar etmesinin kabul edilemez” olduğunu söylüyor. “Kıbrıs sorunu da çözüme kavuşmalı” diyor.
Hollande, Türkiye’nin son yıllarda Yakın ve Ortadoğu, Miğrab, Afrika ve Orta Asya’da “özellikle aktif” olduğunu belirtip, bu durumun “inşa halindeki Avrupa diplomasisine katkı sağlayabileceğini” söylüyor. Bu bölgelerdeki krizlerin çözümünde Ankara ile “kapsamlı diyalog” çağrısında bulunuyor. Suriye krizini örnek gösteriyor.
Ntvmsnbc