Pakistan’daki Taliban örgütünün bir lideri, 16 yaşındaki kız öğrenci Malala Yusufzay’a bir mektup gönderip geçen sene Taliban militanlarınca saldırıya uğramasından duyduğu şoku dile getirdi.
Malala’nın başından vurulmasının ardından Taliban örgütü çok geniş bir kitle tarafından kınanmıştı.
Malala’ya yazdığı mektupta Adnan Raşid özür dilemiyor ama “saldırının hiç olmamasını” diliyor.
Kendisi ayrıca Malala’ya yapılan saldırının, kızların eğitimi için yürüttüğü kampanyalardan dolayı değil, Taliban’a karşı bir ‘karalama kampanyası’ yürüttüğünden dolayı gerçekleştiğini söylüyor.
Raşid, mektubunda “Konuşmanda kalemin kılıçtan keskin olduğunu söyledin. İşte bu yüzden kılıcın yüzünden sana saldırdılar – kitapların veya okulundan dolayı değil.” diyor.
Nobel Barış Ödülü için aday gösterilen Malala, kızların eğitimini küresel platforma taşımasıyla tanınıyor.
Geçen Cuma günü New York’ta Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada Pakistanlı kız, aşırı uçtakilerin kitaplardan ve kalemlerden korktuğunu söylemişti. Kendisi ayrıca “Taliban’dakilerin oğulları ve kızları, ve tüm teröristler dahil” herkese eğitim sağlanması gerektiğinin altını çizmişti.
‘Abilik’ duygusu
“Kişisel olarak” mektubu kaleme aldığını söyleyen Raşid, “aynı Yusufzay aşiretinden olduğunu” öne sürdüğü Malala’ya karşı “abilik” duygusu beslediğini de ifade ediyor.
Yine de mektubunda Raşid saldırı için özür dilemiyor, ve bunun doğru olup olmadığına Allah’ın karar vereceğini belirtiyor.
Mektubunun sonunda Raşid Malala’ya “yurduna dön, İslami ve Paştun kültüre kendini ada, istediğin kızlara özel İslami medreseye kaydol, kalemini kullan… ve tüm insanlığı köleleştirmek isteyen ufak elit kesimin komplolarını açığa çıkar.” diyor.
Yusufzay ailesinin bir arkadaşı BBC’ye verdiği mülakatta, Malala’nın BM konuşmasının ardından yazılan mektubun Taliban tarafından geç kalınmış bir hasar kontrolü girişimi olduğunu söylüyor.
Ama BBC’nin İslamabad muhabiri Ilyas Khan, bu mektupla Taliban’ın medyanın dikkatini çekmeye çalıştığını; ve Pakistan’daki eğitimli orta sınıfın Malala’nın “Batı’nın casusu mu, kahraman mı karar veremediği” bir dönemde toplumu daha da bölmeye giriştiğini söylüyor.
BBC Türkçe