Şifalı bitkilerle tedavide nelere dikkat edilmeli?

Şifali Bitkiler
Engin Dinç’in röportajı  Eczacı Mustafa Aydıner, Türkiye’nin en eski fitoterapistlerinden biri. Annesinden aldığı bitkilerle tedavi geleneğini Eczacılık Fakültesi’nde okuyarak bilimsel bir ...
EMOJİLE

Engin Dinç’in röportajı 

Eczacı Mustafa Aydıner, Türkiye’nin en eski fitoterapistlerinden biri. Annesinden aldığı bitkilerle tedavi geleneğini Eczacılık Fakültesi’nde okuyarak bilimsel bir alana taşımış. İstanbul Fatih’te bulunan eczanesinde bitkilerle tedavi konusunda insanlara yardımcı olmayı sürdürüyor. Eczacı Mustafa Aydıner’in Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi isimli bir de kitabı da bulunuyor. Mustafa Aydıner’in kardeşi ve aynı zamanda Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner de bir eczacı. Yani Aydıner ailesi, bir gelenek olarak eczacılıkla uğraşıyor. Biz de Mustafa Aydıner’in uzun yıllara dayanan birikiminden tüm okuyucularımızın faydalanması amacıyla  bitkilerle tedavi konusunda bir röportaj gerçekleştirdik. 

Bitkilerle tedavi çalışmalarına fitoterapi terapi diyoruz. Bu çalışmalar günümüzde giderek gelişiyor. Bitkiler hastalıkların tedavisinde kullanılabilir mi? Siz tecrübeli bir eczacı ve fitoterapist olarak bu konuda ne söylersiniz? 

Ben biliyorsunuz, eski bir eczacıyım. 1964 senesinde eczacılık fakültesinden mezun oldum. Diploma numaram 0061. İlacı sadece raftan alıp hastaya vermem. Fakültede esas bize öğretilen şuydu; etrafta bulunan bitkiler nasıl ilaç yapılır? Bir defa bize onu öğretirlerdi. Bu şekilde ilaç yapımıyla ilgili olarak çalışmalara yavaş yavaş fakülte sıralarında başladık. Fakülte sıralarında öğrendiklerimizin yanında – ben Rizeliyim- benim annem köyde bir çeşit halk hekimiydi. Bitkilerle hastaları tedavi ederdi. O zamanlar doktor yok. Oradaki kişileri tedavi ederken annemizin yanında oturur, onun o çalışmalarını seyrederdik. Oradan başlayan hevesle ben eczacılık fakültesine girdim. Bitkilerin nasıl ilaç yapılıp, halka intikal ettirildiğine dair eğitim görülen bir yer eczacılık fakültesi. Bizde orada –elhamdülillah- bu konularla ilgili olarak çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar çerçevesinde mezun olduktan sonra da önce Kasımpaşa’da daha sonra Fatih’te eczane açtım. 

Doktorlar bize reçete gönderdiği zaman birkaç tane de şifalı bitki yazardı.  Mesela ‘infusion expect oral’ derdi doktor. Bizde onu arka tarafta laboratuvarda ‘infusion’ ederdik ve hastaya verirdik. Veyahut ‘decoction guimauve’ şeklinde yazardı.  Şu gördüğünüz bitkiyi eskiden doktor yazardı halk arasında buna hatmi derler. Bunu doktorlar yazardı. Öksürük şuruplarında bu baş tacıydı. Hele çocuklar için fevkalade balgam söktürme ve öksürüğü kesme özelliği var. Dedelerimiz camii avlularına bu bitkiyi dikmişlerdir. Çiçekleri dolayısıyla süs bitkisi olarak zannediliyor. Ama bu aslında bir şifalı bitkidir. Çiçekleri alınır, yaprakları da kullanılabilir. Yani bunların kaynatılması, şekerle veya balla birlikte çocuklara verilmesi çok yaygındı. Her evde bulunurdu bunun şurubu. Ama şimdi yok. Bunun gibi bitkileri doktor reçetesine yazardı, bizde laboratuvarda bunları yapardık. 

1940 senesinde kimyasal sanayi ilerlemeye başladı. Bu bitkiler, sentetik ilaçlara dönüşmeye başladı. Sentetik ilaç yaygın hale geldi ve bitkileri bir kenara attılar. Ve sentetik ilaçlarla beraber insanlar bir sürü hastalıklarla boğuşmaya başladı. Sentetik ilacın hem faydası var, hem de büyük zararları var. Bitkilerin ise böylesi bir zararı çok az. Yok değil. Yemeği bile fazla yerseniz insana zarar verebilir. Faydası da çoktur. Günümüzde şifalı bitkiler faydalı bir hal almaya başladı. Batı bunu kullanmaya başladı. Batı ne yaparsa bizimkilerde onu yaptığı için o bakımdan hemen almaya başladılar. Aslında Osmanlı dönemindeki İslam Tıbbı, yani Tıbbi Nebevi bitkisel karışımların halka intikale ettirilmiş şekillerini bize anlatır. Ama bu maalesef unutturulmuştur. 

Şu anda bu bitkiler yeniden yaygın bir hale gelmiştir. İlaçlara alternatif diye değil de destek olarak vermek durumunda oluyoruz. Artık bunları kapsül haline getirilmek suretiyle hastalara verme durumu mümkün oluyor. Bu gördüğünüz kapsül şu bitkiden elde ediliyor. Şu gördüğünüz bitki Latince’de ‘Momordica charantia’dır ama halk arasında buna kudret narı derler. Ve bunun da kapsülü yapılmıştır. Mide için fevkalade etkili ve mideyle ilgili her türlü şikâyette kullanılabilecek hale getirilmiştir. Yani bu olaylar gittikçe yaygın hale gelmeye başladı ve bu yaygınlık neticesinde ilaca bir alternatif olmaya başlayan bir gidiş var. Bunlar destek ürünleri şeklinde Sağlık Bakanlığı’nın gözetimi altında piyasa arz edilirken, gittikçe halkın beğenisini kazanıyor ve halk bunu daha çok kullanmaya başladı. Ayrıca Sağlık Bakanlığı da bu noktada çok güzel açılımlar yapıyor. 

Türkiye’nin dört bir yanından 10 binin üzerinde şifalı bitki vardır. Bunlar heder oluyor. Her yaz bunlar yeşilliklerle çıkıyorlar ve kışa doğru bir bakıyorsunuz kuruyorlar. Yazık oluyor. Biz yaz döneminde bunları toplayacağız ve ilaç haline getireceğiz. Halkımıza intikal ettireceğiz. Hem ucuz hem etkili bir yöntemi sağlık sahasına yerleştirmiş olacağız. 

Bitkiler hastalıklara karşı destekleyici olarak kullanılıyor. Ancak bitkisel ürünler konusunda merdiven altı denilen üretimler de yaygın bir durumda. Bu konuda insanlarımız neye dikkat etmeli?  

Bu sizin söylediğiniz olay çok önemli bir olay. Bu işin bir defa kanuni boyutlarının olması lazım. Bu piyasada disiplinsizlik var. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan kanunun boyutları aşağı yukarı ortaya çıkmaya başlamıştır. Şu gördüğünüz bitkinin satılabilir hale gelmesi için bunun bir müsaadesi olması lazımdır. Bakın burada ne yazıyor? Aydıner Şifalı Bitkiler ve İlaç Kozmetik diyor. Ayrıca Tarım Bakanlığı’nın izniyle üretim yapılıyor. Bu izin burada yazılı ve ayrıca hem Tarım Bakanlığı’nın hem de Sağlık Bakanlığı’nın izniyle çıkartılması lazım. İzinsiz olarak yapılan ilaçlar merdiven altı oluyor. O yüzden izinli olması lazım. Tarım Bakanlığı tarafından verilen izin ve müsaade çerçevesinde denetimleri yapılıyor. Ona göre de bilimsel bir çalışmayla birlikte halka intikal ettiriliyor. Sonra bir de ambalajlara dikkat etmek lazım. Kapalı olmalı, seri numarası ve miktarı da yazılı olmalı. 

Okurlarımız özellikle şeker hastalığına iyi gelen bitkileri merak ediyor. Şeker hastalığı çağımızda da çok yaygın. Çocuklarda bile rastlanabiliyor. Bu hastalara hangi bitkileri önerirsiniz? 

Şeker hastalığı pankreas bezinin işlevini yapmamasından dolayı gerçekleşen bir hastalık. Cenabı Hak, bir sürü bitkiyi bu konuda bize yardımcı olması için vermiştir. Halk arasında bu çok yaygın kullanılmakta ama bilinmemektedirler. Mesela tarçın… Tarçını dedelerimiz tatlının üzerine muhakkak serperlerdi. Çünkü tarçının şeker düşürme özelliği vardı. Şekeri düşürsün diye tatlıların üzerine tarçın koyarlardı. Şimdi tam tarçın kabuğunu bulamıyorlar. Ona uygun başka bir şey koyabiliyorlar. Tarçının kokusu da özeldir. Onu kullananlar tarçının o kokusundan, tarçın olduğunu anlarlar. O bakımdan dikkat etsinler. Yine gördüğünüz şu kekiği kokladığınız zaman da, hemen o güzel kokusunu tanırsınız. Ben bunları bahçemden yetiştiriyorum. Şeker için, lipit kolesterol için iyi sonuçlar alınıyor. Dedelerimiz bunu bildiği için, kekiğin hem esansını çıkarmış, hem suyunu kullanmış ve hem de devamlı olarak çayını tüketmiştir. Hem şekeri, hem lipit kolesterolü düşürür hem de hazmı kolaylaştırır. Ayrıca çocuklardaki ishallere karşı bağırsaklardaki mikropların giderilmesine faydası vardır. Dedelerimiz bu konuda o kadar mahirlerdir ki, mesela eskiden kasaplara gittiğiniz zamanda etlerin üzerine bir şey serperlerdi. Ne serpelerdi biliyor musunuz? Kekik serperlerdi. Kekiği kuruturlar, taze etlerin üzerine serperlerdi. Yani dikkat edin biz Kurban bayramlarında taze etleri yediğimiz zaman çok ishal oluruz. Dedelerimiz bunu bilirlerdi, bu yüzden etlerin üzerine mutlak suretle kekik ekerlerdi. Niye? Çünkü kekikli eti yediğin zaman bakteri öldürücü etkisi vardır. 

Şeker hastalığına başka hangi bitkiler iyi geliyor? 

Bizim yaptığımız mahlepli bir karışım var. Halk arasında, bunun meyvesinin çekirdeği yenir. Bu da şekeri düşürmede etkilidir. Bu ve bunun karışımı olarak zeytin yaprağı var, kudret narı var. Tarçını var, bir sürü maddeler var ama bizim bildiğimiz zeytin var. Cenab-ı Hak zeytinden Kur’an-ı Azimuşşan’da bahsetmiş. Ama enteresan olan zeytinin bir sürü özelliği var. Hem tansiyon düşürücü, hem de lipid kolesterol düşürücü özelliği var. Şeker düşürücü özelliği de var. Yaprakları ve kabukları kullanılır. 

Mesela zencefil kullanır dedelerimiz eskiden beri. Hem ısıtıcı, hem de şeker düşürücü, damarları açıcı özellikleri vardır. Batı’da artık bahçelerde, evlerde ve saksılarda yetiştirilmek suretiyle zencefil kökü kullanılıyor. Bunlar bize unutturuldu.  Bu konular bizim derin yaralarımız maalesef. 

Mesela meyan kökü. Doğuda çok kullanılır, şurupları vardır. Hem rahatlatıcı özelliği vardır, hem de şekerin stabil olmasını sağlar. Meyan kökü vücudun direncini artırır. Mesela ayva yaprağı olsun, papatya olsun, defne olsun, okaliptüs olsun, bu bitkiler bu konuda kullanılmaktadır. Şu gördüğünüz Karadeniz bölgesinde yetişen taflan. Karayemiş ve yahut Karadeniz’in kirazı derler. Bu bitkinin şeker düşürme özellikleri vardır. Hem bitkinin yaprağı çay gibi demlenerek içilir, hem de meyvesinin şekeri düşürmede fevkalade etkisi vardır. 

Günümüzde aşırı kilo problemi de çok yaygın. Bu konuda da piyasada birçok diyetisyen formüller öneriyor. Bitkisel ürünler satılıyor. Siz bu konuda neler tavsiye edersiniz?  

Zayıflama noktasında bilimsel metotlar da halk arasında kullanılmaktadır. Gene de istenen netice alınmamaktadır. Niye? Çünkü halk artık yürümüyor, hareket etmiyor. Cenab-ı Hak vücudu yaratırken hareketle beraber yarattı. Hareketsiz vücut bir işe yaramaz. Yediğin yiyecekler orada istiflenir, kalır. Onun için hareket etmek lazım. Bugün gençler obezitenin tehlikesi altında çünkü bilgisayarlarıyla, telefonlarıyla uğraşıyorlar. Ne spor, ne yürümek var. Hiçbir şey yok. Efendim gençlerin yanında yaşlılarda yürümeyi bırakmışlar.  Televizyonkolik olmuşlar. Onlarda televizyonun başında duruyorlar. Onlarda da hem damar sertliği, hem kalp rahatsızlığı, hem de obezite olur. Türkiye’de obezite hızlı şekilde yayılmaktadır. Onun için bununla ilgili bazı bitkileri size söyleyebilirim. Papatya bu konuda kullanılabilecek bir bitkidir. Anason, kişniş, altınotu kullanılır. Kereviz ve enginar bu işin piri. Kullanmakta yarar vardır. Biberiye, funda, kırkkilit otu bu işin yiğidi. Bizim süpürge otu dediğimiz bir bitki var. Ormanlarda çam gibi görünür kısa, bodur bir bitkidir. Onun tohumları vücuttaki yağın dışarı atılmasına yardım eder.  Ayrıca mate denen bir bitki var. Mateli bitkisel karışımların vücutta birikmiş olan yağların dışarı atılmasında fevkalade faydası olur. Bir de mesela lahanalı karışımlar, bu noktada kullanılan karışımlardır. Papatyayı eskiden kullanırlardı şimdi pek kullanmıyorlar ama papatya da hem gaz giderici, hem de vücuttaki yağı atmada fevkalade etkilidir. Bununla ilgili olarak hareket; koşmak değil, terleyerek yürümek birinci derecede önemlidir. Buna ek olarak bu karışımlarla birlikte de vücudu sağlıklı tutmamız lazım.

Özellikle anneler çocuklarının kilo almadığından şikayet ediyor. Kilo alınmasına katkıda bulunan bitkisel formüller var mı? 

Kiloları artırmada pekmez çok kullanılırdı. Artık pekmezi kullanmıyorlar maalesef. Kuşburnu kullanılırdı. Her sofrada bulunuyordu, şimdi bulunmuyor. Kıl kurdu, solucan gibi böyle haşeratlar çok yaygın durumda. Tuvaletlerde yeterli sterilizasyon, el yıkama, tırnak kesme gibi olaylar olmaması nedeniyle el sıkmalarla öpüşmelerle beraber, taharet olmamak gibi nedenlerle kıl kurdu, solucan gibi şeyler yaygınlaşıyor. Bir kere bunların giderilmesi gerekir. Ayrıca pekmez, bal bu noktada kullanılacak en uygun besinlerdir. Ayrıca ilaçsız üzüm de kullanılabilir. Mesela üzümlerin bazıları küçük bazıları büyüktür. Mümkün olduğu kadar ilaç kullanılmadan elde edilmiş olan yiyeceklerin insan vücuduna faydası olur. Üzüm, kuşburnu, portakal kabuğu ile beraber kınakına gibi bitkilerle elde edilmiş şurupları çocuklara vermek, kilo alma noktasında faydalı olur. Bunların muhakkak ilaçsız ve bitkisel olmasında yarar vardır. Birde portakal suyu ile beraber yumurta kullanılabilir. Yumurta bir bardak portakal suyuna karıştırılır, süt ve pekmezle karıştırılarak verilir. Kilo alamayan çocuklar için bunlar kullanılabilir. 

Bir başka yaygın problem de cilt problemleri. Hangi tür cilt problemlerine bitkisel ürünler iyi geliyor. Ayrıca saç dökülmelerine karşı insanlar neler kullanabilir? 

Bu konuda bazı çalışmalarımız var.  İyi sonuçlar alıyoruz. Mesela saç dökülmelerinde iyi sonuçlar alıyoruz, saç çıkmasında değil. Piyasada saç çıkarıyoruz diyenlere inanmayın. O mümkün değil. Dökülmelerde, kepeklerde iyi sonuçlar alabiliyoruz. Bununla ilgili olarak bir sabunumuz var. Bitkisel bir sabundur. İçinde hakiki zeytinyağı, defne yağı ve ısırgan yağı ile fevkalade iyi netice alınır. Ayrıca saçların kuvvetlenmesi konusunda haşhaş yağı, kekik yağı, susam yağı ve buğday yağı ile kuşburnu yağını karışım olarak kullanıyoruz. Saç diplerine firiksiyon yaparak uyguluyoruz.  Deriyi güçlendiriyoruz. Saçların güçlenmesini temin ediyoruz. Ayrıca saç dökülmesinin bedensel boyutu vardır. Beden iyi beslenemediği zamanlarda saç dökülme olayları da artar. Bu bakımdan arı sütü karışımı, polenler, bazı vitaminsel takviyeler vermek suretiyle bu problemleri ortadan kaldırıyoruz

Cilt problemleri içinde bir sürü cilt problemleri vardır. Bir milyar insan varsa, bir milyar cilt problemi vardır. Ciltte çok değişik hücreler vardır. O hücrelere göre kullanılan bitkiler de değişmektedir. Mesela gördüğümüz karayemişin yapraklarını çay gibi demleyip yüzünüzü silerseniz cildi güzelleştirir. Mesela şurada gördüğünüz zeytinyağı ekstresi ile yapılmış bir karışım var. Bununla cilt silinirse ciltteki hücreleri onarır, kılcal damarların güçlenmesini, kanlı ve canlı bir cilt meydana gelmesini sağlar. Enginar ile yaptığımız bir preparatımızı içmek ve sürmek suretiyle cildi güçlendirir ve kuvvetlendiririz. Ama şu gördüğünüz karışım üzüm çekirdeğinin ekstresinden yapılıyor. Bu harika bir cilt toniğidir. İçindeki maddeler cildin, derinin güçlenmesini kuvvetlenmesini temin etmek suretiyle dıştan gelecek her türlü mikrobun barınmasına mani olur. Cildin de rahata nefes almasına sağlar. Ayrıca pratik olarak yeşil eriği kesip cildi onunla sildiğiniz zaman, sirkeye basıp sivilcelere sürdüğünüz zaman veyahutta biraz tuz ekip sivilceleri sürdüğünüz zaman cildin güzelleştiğini, sivilcelerin gittiğiniz göreceksiniz.

Salatalık da cilde iyi geliyor sanırım…

Biz salatalık suyunu ciltte kullanırız. Ayrıca salatalık suyuna gülsuyu ilave etmekle beraber sabah akşam cildi sileriz. Yine salatalık rendelenir, lapa hale getirilir ve yüze maske yapılır. Bir saat kadar yüzde kalır ve gülsuyu ile silinir. Bu şekilde salatalık cildi besler, sivilcelerin giderilmesi noktasında iyi sonuç verir. Ayrıca karaciğeri besleyici özelliği vardır. Ama salatalıkların geniyle oynandığı için artık çoğu çekirdeksiz. Halkımızın tükettiği salatalıkların içinde çekirdek yok. Şimdi bir salatalık çekirdeğini ektiğin zaman meyvelerin yetiştiği koca bir ağaç verir. Mesela incirin için çok küçük çekirdekleri vardır. Mesela o çekirdeği ektiğin zaman ondan da incir olur. Yani demek ki çekirdeklerin içinde alem var. Demek ki Cenab-ı Hak orada çok sırlar gizlemiştir. Bu salatalığı ortadan kestiğimde çekirdeği görünüyor. Bakın şurada çekirdekleri görünüyor. Böyle çekirdekli salatalık lazım, çekirdeksiz salatalık olmaz.  Onun için köylerde salatalıklar şekilsizdir. Ama piyasadaki şekillidir. O bakımdan çekirdekleriyle beraber rendeleyip maske yaptığınız zaman yüzü besler. Ayrıca karaciğer için salatalığı mikserden geçirip onun suyunu içtiğimizde o da karaciğeri besleme konusunda etkilidir.

Bir başka cilt sorunu da egzama. Bunun için ne önerirsiniz? 

Bir sürü cilt problemi vardır. O bakımdan bu problemlere karşı nasıl hareket edilmesi gerektiğine cildi gördükten sonra karar veriyoruz. Mesela tarif ettiğiniz şekilde egzamatik hastalığı olanlar var, sivilceli olan var. Değişik cilt sonuçlarına göre kullanılan bitkisel preparatlar var. Biz kuru cildi gül suyuyla beraber sileriz. Ondan sonra bal ile beraber yumurtanın sarısını karıştırıp yüze süreriz. Veya herhangi bir yara varsa balla merhemi birlikte süreriz. Eğer cilt yağlıysa gül suyuyla beraber kekik suyunu karıştırıp sürüyoruz. 

on5yirmi5.com