Risk grubunda olmayan grip aşısı yaptırmamalı

Hastalıklar
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, yüksek risk grubunda olmayan, normal, sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı olmadığını sav...
EMOJİLE

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, yüksek risk grubunda olmayan, normal, sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı olmadığını savunarak, ”Grip aşısını yüksek risk grupları dışındaki gruplara uygulamak ve önermek yanlıştır. Bu bir umut sömürüsüdür” dedi.

Akdur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada her yıl 500 milyon ile bir milyar arasında değişen sayıda kişinin grip geçirdiğini belirtirken, ancak grip ölümleri diye bilinen ölümlerin çoğunun nedeninin doğrudan gribe bağlı olmadığını ifade etti.

Gribe yakalanmadan önce kişilerde zaten var olan şeker, kronik kalp, böbrek, akciğer hastalığı ile kanser, AIDS ya da bağışıklık yetersizliği gibi bir takım sağlık sorunlarının ölümlere neden olduğuna işaret eden Akdur, ”Bu ölümlerde grip yalnızca bir bahane. Doğrudan gripten ölenlerin sayısı ise bunların yanında çok az” dedi.

Söz konusu hastalıklara sahip olan yüksek risk gruplarının, 65 yaş ve üzerindekilerin, uzun süreli aspirin tedavisi alan 6 ay-18 yaş arası çocukların, bağışıklık yetmezliği olanların, yüksek riskli gebeliği olanların ve sağlık çalışanlarının grip aşısı yaptırmalarının önerildiğini hatırlatan Akdur, ” Bunların dışındaki hiç kimsenin grip aşısı yaptırmasına gerek yoktur. Aşının koruyuculuğu çok düşüktür” görüşünü savundu.

-”Aşının koruyuculuğu sıfır bile olabilir”-

Gribe enflüanzaya A ve B virüslerinin neden olduğuna ve  A virüslerinin alt tiplerinin sürekli antijenik değişikliklere uğrayarak, yeni tipler ürettiğine dikkati çeken Akdur, şunları kaydetti:

”Aşı yaptıran insanların gribe yakalanma olasılığı aşı yaptırmayanlardan çok fazla düşük değildir. Grip aşısı ile elde edilen bağışıklık, aşı olan kişileri onlar ve hatta yüzlerce grip virüsünden en fazla üçüne karşı koruyabilir; o da bir evvelki sene salgın yapan virüslerin değişime uğramaması ve aynı kalması koşulu ile… Eğer bunlar değişirse bunlara karşı bile korumaz, yani aşının koruyuculuğu sıfır bile olabilir.  Bundan ötürü de normal/sağlam kişilerin grip aşısı yaptırmasının hiçbir anlamı yoktur. Yalnızca yüksek risk gruplarının yani gribe yakalanması halinde ölme riski çok yüksek olanların aşı yaptırması yerinde olur. Burada da aşı şayet içinde bulunan üç tipe karşı koruma sağlar ise hiç yoktan iyidir düşüncesi yatmaktadır. Yoksa aşının bu tiplerle oluşacak olan gribe karşı tamamen korunduğu anlamı çıkarılamaz.  Bu özelliklerinden ötürü grip aşılarını yüksek risk grupları dışındaki gruplara uygulamak ve önermek yanlıştır. Bu bir umut sömürüsüdür. Ayrıca kitlesel uygulamalarda getirdiği sağlık sakıncaları, yararından çok daha fazladır.”

-”Gripten koruyan herhangi bir ilaç yok”

Gripten büyük oranda koruyan aşı olmadığı gibi herhangi bir ilaç da olmadığını iddia eden Akdur, az sayıda da olsa antiviral denilen ve virüslere etkili olan bazı ilaçların yerinde ve zamanında kullanılması durumunda gripte çok sınırlı bir fayda elde edildiğini söyledi.

 Ancak hiç kimsenin bu ilaçları hekimlerce reçete edilmedikçe, kendiliklerinden eczaneden satın alarak kullanmaması gerektiğini vurgulayan Akdur, gereksiz yere antiviral kullanılmasının virüslerin bu ilaçlara karşı direnç kazanarak gerçek ihtiyaç ortaya çıktığında işe yaramamalarına neden olduğunu, antibiyotiklerin de grip ve nezle geçirenlere hiçbir yararı olmadığını kaydetti.

-”Vitamin alımının ek bir yararı yok”

Grip döneminde vitamin ve benzeri ilaç ve bitkiler kullanımına da değinen Akdur, ”Normal beslenen insanlara hastayken bile ilave ya da ilaç şeklinde vitamin önerilmez. Bunların gripte ek bir yararı yoktur. Yatarak dinlenme, bol sıvı alımı, ağrı kesici ve ateş düşürücüler, öksürük kesiciler gibi ilaçlar ile yakınmaların/şikayetlerin tedavisi önerilir. Ağır vakalarda ve yüksek risk grubunda gelişmeler ve komplikasyonlar yakından takip edilmeli ve uygun şekilde tedavi edilmelidir” şeklinde konuştu.

-”Bulaşma basit yöntemlerle önlenebilir”

Gribin, daha çok hastalığa yakalanmış kişinin hapşırma, öksürme ve konuşma sırasında havaya saçtığı salgıların veya bunların bulaştığı tozların solunması ile bulaştığına işaret eden Akdur, doğrudan salgılar ile kirlenmiş el veya eşya ile bulaşmanın da önemli olduğunu söyledi. Hastalığın bulaşması ve yayılmasının basit yöntemlerle önlenebileceğini belirten Akdur, şu tavsiyelerde bulundu:

”Gripte bulaşma zincirini kırmanın en kestirme yolu hastaların ve hatta kendini iyi hissetmeyenlerin sokağa çıkmamasıdır. Özellikle çocukların okula/kreşe gönderilmemesi ve arkadaşları ile oynamak için sokağa çıkarılmaması çok önemlidir. Grip olanların sokağa çıkmayarak evde dinlenmesi hem hastalığın diğer kişilere bulaşmasını önler hem de daha çabuk iyileşmesine neden olur.  Öğretmenler, hasta öğrenci gördüğünde onun sınıfta kalmasına izin vermemeli, idareciler hasta çalışana izin vererek derhal evine göndermelidir. Grip salgınlarını kırmada diğer etkili bir yol bez maske kullanmaktır. Bez maske hem hastanın etrafa virüs yaymasını hem de sağlam kişilerin hastalardan virüs solumasını engeller. Öksürük ve hapşırık sırasında ağzın kağıt mendile iyice kapatılması ve ellerin sık sık yıkanması son derece önemli olan diğer bir korunma yöntemidir. Bunların hepsinden daha da önemlisi, insanlar hasta iken  kimse ile tokalaşmamalı ve sarılıp öpüşmemelidir.”