Menenjit Aşısı Geliyor!

Bilimsel Çalışmalar
”Meningokok” aşısının, yakın zamanda ruhsat verme süreci tamamlandığında Türkiye’de de uygulanmaya başlanacağı bildirildi      Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocu...
EMOJİLE

”Meningokok” aşısının, yakın zamanda ruhsat verme süreci tamamlandığında Türkiye’de de uygulanmaya başlanacağı bildirildi
     Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Kurugöl, 24 Nisan Dünya Menenjit Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
     Menenjitin enfeksiyon hastalıkları içinde en ağırı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kurugöl, santral sinir sistemindeki zarların, beyin ve sinir dokusunun iltihabı sonucu oluştuğunu, TÜİK rakamlarına göre menenjitin 5 yaş altı ölümlerin yüzde 9,48’ini, 14 yaş altı ölümlerin ise yüzde 3’ünü oluşturduğunu söyledi.
     Prof. Dr. Kurugöl, ”Hastalık iki açıdan çok önemli, hem ölümlere yol açabiliyor, hem de tedavisi yapılsa bile sakatlıklara neden olabiliyor” dedi.
     Hastalığın üç etkeninin bulunduğunu, bunlardan ikisi için aşının dünyada ve Türkiye’de uygulandığını ifade eden Prof. Dr. Kurugöl, şu bilgileri verdi:
     ”Hemofilus İnfluenza Tip B tipi için aşı 1997’lerden bu yana dünyada uygulanıyor. Ülkemizde de 5 yıldır rutin aşı uygulamasına girdi. 2 aylık bebeklere yapılan bir aşı. Bu aşının sayesinde artık eski yıllarda görülen Hemofilus İnfluenza B tipi menenjit görülmüyor. İkincisi pnömokok. Bunun da aşısı var. Önceleri 7 bileşenlisi yapılıyordu, şimdi 13 bileşenlisi birkaç ay içinde başlayacak.”
     Bu kadar öldürücü bir hastalığa karşı aşının çok önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Kurugöl, aşıya her yaş için ihtiyaç bulunduğunu, ama özellikle bebekler için daha da önemli olduğunu dile getirdi.
     Prof. Dr. Kurugöl, dünyada halihazırda uygulanan aşının 2 yaş altı bebeklere uygulanabilen bir aşı olmadığını, bu yaş grubu için çalışmaların sürdüğünü, kısa süre içinde tamamlanıp onay almasının beklendiğini dile getirdi.
    
     -”HACI ADAYLARININ MUTLAKA AŞILANMASI GEREKİYOR”-
    
     Afrika’da bir menenjit kuşağının bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Kurugöl, ”Bu kuşakta olan ülkelerde çok fazla görülüyor. Suudi Arabistan da bunun içinde. Bu kuşakta bulunan ülkelerden gelen hacı adayları hepsi bir arada olduğu için de hac çabuklaştırıcı bir etken oluyor” dedi.
     Prof. Dr. Kurugöl, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde 2 yaş üzerindeki hem de okul çağındaki çocuklara bu konjige aşının yapıldığını kaydederek, ”Yetişkinlere de öncelikle toplu halde bulunan kişilere, yani askerlere, hacılara uygulamak lazım” şeklinde konuştu.
    
     -HASTALIK NASIL SEYREDİYOR, NE YAPILMALI?-
    
     Prof. Dr. Kurugöl, meningokokseminin iki tip seyrettiğini, birinin öldürücü olabildiğini, daha iyi seyreden ikinci tipinin ise sekel bırakabildiğini, zeka geriliği, işitme bozukluğu gibi sonuçlar doğurabildiğini bildirerek, ”Meningokoksemi’de mortalite oranı çok yüksek. Vakaların yüzde 40’ı kaybediliyor. İkinci türünde de mortalite yüzde 15, ama sekel bırakabiliyor” dedi.
     Meningokoksemide korunma önlemlerinin de yeterli olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Kurugöl, ”Çünkü taşıyıcıyı bilemezsiniz. Taşıyıcı kişi çocukla yakın temasta bulunursa, öperse mesela bulaşabilir. Önlem olarak çocukları öpmeyelim, ellerimizi sık sık yıkayalım diyoruz. Bunların hepsi yapılması gereken, ama uygulaması zor şeyler. Öpme bizde çok önemli bir alışkanlık. Bu şekilde de bulaşıyor. Taşıyan kişiyi hasta etmese de bir bebeğe bulaştırdığında, bebek için ölümcül olabiliyor” şeklinde konuştu.
     Prof. Dr. Kurugöl, menenjitin çok yüksek ateşle başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
     ”Havale geçirebilir, çocuk kaskatı kesilebilir. Bilinci kapanır. En önemli bulgularından biri, meningokoksemi küçük bir nokta gibi başlar. Sanki burulmuş morarmış gibi. Ateşli bir çocuğun vücudunda morluk görülürse hemen en yakın sağlık kuruluşuna götürülmeli. Çünkü dakikalar içinde o morarmanın büyüdüğü görülür. Ne kadar erken götürülürse o kadar şansınız artar. Dakikalar içerisinde o morarma büyür, bütün vücudu kaplayabilir.”
     Çocuklar aşılandığında, indirekt şekilde toplumun da korunmuş olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kurugöl, ikinci risk grubunun 65 yaş üstü olduğunu, pnömoni aşısının 65 yaş üstüne katılım payı almadan, ücretsiz yapıldığını, buna rağmen bu grubun binde 5’inin bu aşıyı yaptırdığını anlattı.

AA