Kurban’da ‘Sağlık’ Olsun!

Bilimsel Çalışmalar
Bayramda ne yapmalıyız? Nasıl beslenmeliyiz? Diyetin ucunu kaçırmamak için ne uygulamalıyız? Kalp, hipertansiyon, diyabet riskimiz bu bayram artar mı? Kurban kesenleri nasıl tehlikeler bekliyor? İşte ...
EMOJİLE

Bayramda ne yapmalıyız? Nasıl beslenmeliyiz? Diyetin ucunu kaçırmamak için ne uygulamalıyız? Kalp, hipertansiyon, diyabet riskimiz bu bayram artar mı? Kurban kesenleri nasıl tehlikeler bekliyor? İşte size Kurban Bayramı için bir sağlık dosyası…

Kurban Bayramı yaklaşıyor. Pek çoğumuzun aklında yapılacak ızgara etler, kavurmalar var. Fakat eti tüketirken de dikkatli olunması konusunda uzmanlar bir bir uyarılarını yapmaya başladı bile. Bayramda ne yapmalıyız? Nasıl beslenmeliyiz? Diyetin ucunu kaçırmamak için ne uygulamalıyız? Kalp, hipertansiyon, diyabet riskimiz bu bayram artar mı? Kurban kesenleri nasıl tehlikeler bekliyor? İşte size Kurban Bayramı için bir sağlık dosyası…

KALP SAĞLIĞINA DİKKAT!

Et yerken en azından yağsız ve bir porsiyondan fazla olmamasına dikkat etmek çok önemlidir. Ayrıca günde bir öğünden fazla et tüketilmemelidir. Sık ve az miktarda yemek yemek kalp hastalıklarında her zaman tercih edilen beslenme biçimi olmalıdır. Tek öğün ve fazla miktarda alınan her besin kalp hastalıklarında ani şikayetlere sebep olabilir. Tuz tüketiminin fazla olmamasına hayatın her döneminde dikkat edilmelidir. İşlenmiş et ürünlerinde gereksinimden çok fazla tuz bulunur. Bu yüzden en azından işlenmiş et ürünlerinden uzak durulmalıdır. Masadan tuzluğu kaldırmak, tüketilen günlük tuz miktarını üçte bir, yemekleri az tuzlu pişirmek ise üçte iki oranında azaltır.

Sucuk, salam gibi et ürünlerinden uzak durun. (Bu tür besinler günlük ihtiyacımızın çok üzerinde tuz içerir. Dünya Sağlık Örgütü’nün günlük önerdiği tuz miktarı 5 gram iken bizim ülkemizde kişi başına düşen günlük tuz tüketimi 18 gramdır. Bu özellikle hipertansiyon ve sonucunda oluşan kalp, böbrek yetmezliği, inme gibi birçok ölümcül hastalığa davetiye çıkarır.)

ET İYİ MUHAFAZA EDİLMEZSE….

ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ UZMANI DR. RAMAZAN GÖZÜKÜÇÜK:
Bir bakteriden uygun koşullarda 12 saatte 16 milyar bakteri ürer. Bu durum hafif bir bakteri yüküne sahip bir etin iyi muhafaza edilmediği takdirde bir gece sonra insan sağlığı açısından ne derece büyük bir tehlikeye dönüşebileceği konusunda fikir verebilir. Bu nedenle, hastalık yapan ve bozulmaya neden olan mikroorganizmaların ete bulaşmasının önlenmesi, ette mevcut mikroorganizma sayısını azaltmak veya kabul edilebilir bir seviyeye indirmek ve mikroorganizmaların üreyerek toksin salgılamalarını engellemek için kesim, yüzüm ve eti parçalama işlemlerinin serin yerlerde yapılması son derece önemlidir.

Gıda zehirlenmesi genellikle hafif geçirilmekle birlikte bazen ölümcül de olabilen yaygın bir hastalıktır. Kişi bakteriler veya toksinlerle kontamine olmuş yiyecek veya içecekleri tükettiğinde meydana gelir. Bazı bakteriler gerekli nem, beslenme, sıcaklık ve zaman koşulları oluştuğunda milyonlarca üreyebilirler. Enfeksiyona yol açan en yaygın bakteri türleri Kampilobakter, E. Koli ve salmonelladır. En yaygın görülen belirtiler ise sindirim yolunun (mide ve bağırsak) enflamasyonundan kaynaklanan kusma, karın ağrısı ve ishaldir. Sebebe bağlı olarak, belirtiler dâhilinde ateş ve üşüme, kanlı dışkılama, dehidrasyon (bedenin çok fazla sıvı kaybetmesi) kas ağrıları, halsizlik ve bitkinlik de sayılabilir.’

Çevre sağlığı yönünden kesimi takiben ortaya çıkan kan, mide ve bağırsak içeriği önemlidir. Bunların gelişi güzel bir şekilde etrafa atılmaması, akarsulara dökülmemesi, hastalık taşıyan diğer iç organların (karaciğer ve akciğer gibi) köpek ve kedilere verilmemesi gerekir. Bütün bunlar usulüne uygun bir şekilde imha edilmeli veya derin çukurlara gömülmelidir.

DİYETTE OLANLAR NE YAPACAK?
PSİKOLOG GÜLŞAH YAHŞİ:
Bayramlarda yiyip içtiğimiz şeylerin çerçevesini kültürümüzden gelen gelenek ve görenekler belirler. Kurban Bayramı denince de gözümüzün önüne gelen görüntüler; kavurmanın pişmesi, baklavaların sunulması, kalabalık masalarda eş dost akraba ile yemekler yenilmesi, herkesin bir arada olması… Bu yoğun ve renkli tablonun içinde diyet zorunluluğu olan kişiler üzüntü, kızgınlık, çaresizlik, yalnızlık, güçsüzlük, kontrolsüzlük, kendine güvenin yitirilmesi, kendine olan inancın zedelenmesi gibi duyguları bir arada yaşayabilir.

Bu durumun üstesinden gelmek için öncelikle diyet zorunluluğu olan kişilerin karşılaşacakları zorlukların farkında olması ve günlük yaşamda bile çevrelerini, sosyal hayatlarını düzenlerken diyetlerine göre hareket etmeleri gerekir. Bayram öncesi kişide içsel bir sıkıntı başlayabilir. Bayram harici günlerde bile zorlanıyorken bayram döneminde yeme ile olan iletişiminin seviyesini nasıl koruyabilir? Ya biraz baklava yemek isterse? Ya fazla kaçırırsa? Bu tedirginlikler ortaya çıktığında kişi gerekli desteği göremez ve motivasyonunu sabit tutacak ve güçlendirecek bir kişi ya da bir şey (kendine olan inancının sembolize ettiği nesneler olabilir) bulamazsa, direncini yitirebilir ve korktuğu şeyle yüz yüze gelebilir’ dedi.

Etkili olabilecek çözüm, kişilerin duygularını kendilerine yakın hissettikleri kişilerle paylaşmasıdır. Onlardan manevi anlamda destek olmalarını isteyebilirler. Yiyecekle olan mesafesini ayarlamada çevresindeki insanların duyarlılığı, bu problemi aşmada kişiye yardım eder. Kişi şunu unutmamalıdır. Bayram bir süreçtir. Kişinin diyet programıyla beraber hedeflediği bir şey vardır. O hedef unutulmamalıdır. Bayramda diyet dışı tutumlar sergilerse kişi sonrasında ‘kendimi kontrol edemedim, işte yine başa döndüm, güçsüzüm, zayıf bir kişiliğim var’ gibi düşünüp, düzeltmek için uğraştığı bozuk yeme davranışından kurtulamaz ve yanında bu sefer, depresyon gibi başka psikolojik sıkıntıları da oluşabilir. Bu nedenle diyet yapan ve diyete yardımcı olan kişiler bayramdan önce diyetisyen ile neyi ne kadar yiyebileceği, limitleri aşarsa ne yapması gerektiği konuşulmalıdır. Hiçbir diyet çok yasakçı değildir. Bu arada ikili ilişkilerini bozmasın veya keyfi kaçmasın diye ikramlara hayır diyememe gibi bir sorun varsa psikologla birlikte diyet tedavisi devam edebilir.’

ETİ NASIL PİŞİRMELİYİZ?

İÇ HASTALIKLARI UZMANI DR. AYÇA KAYA:
Et pişirme yöntemi olarak haşlama, ızgara veya fırında pişirme yöntemlerini kullanın. Mangal yapacaksanız kömürün iyice yanmasını bekleyin ve etleri mümkün olduğu kadar kömürden uzak tutarak hiç kömüre temas ettirmeden pişirin. Bir  hafta içinde 2’den fazla mangal yöntemini kullanmayın.

Bayram yemeğimizi özellikle kurban etinin yağsız tarafından pişirmeye dikkat etmeliyiz. Özellikle kavurma yapılırken etin içine iç yağı, kuyruk yağı, tereyağı gibi yağlar koyulmamalıdır. Et sadece kendi suyu ile pişirilerek kavurma yapılmalıdır

Bol limon eklenmiş salata ve sebzelerle birlikte kurban eti tüketimi hazmı kolaylaştırır. Beraberinde taze sıkılmış meye suyu içmek hem et sonrası duyulan tatlı ihtiyacını azaltır hem de sindirime yardımcı olur. Tansiyon ve kalp hastalığı problemi olmayan kişiler maden suyu içebilir. Etin hemen üzerine çay-kahve içmek de etin içindeki demirin vücut tarafından kullanımını azaltır. O nedenle çay-kahve tüketiminin yemekten 2-3 saat sonra olması daha sağlıklıdır.

ACİL SERVİS HEKİMİ DR. İRFAN YALDIR:
Özellikle ilk gün acil serviste erken saatlerde ve gün boyunca el ve kol kesileri, sonraki günlerde ishal, bulantı-kusma, baş ağrısı ve düşmeler sonucu vücudun çeşitli bölgelerinde ağrılarla başvuranları çok fazla görüyoruz.

Büyükbaş hayvan kesimleri sırasında kurbanın iyi bir şekilde tutulup sabitlenmemesi ya da usulüne uygun olmayan yöntemlerle bu işe ehliyeti olmayan kişilerce yapılan kesimler ciddi yaralanmalara yol açıyor. Bunlar genelde el ve parmaklarda; bazen kolda ve nadiren de diğer vücut bölümlerinde yüzeysel ya da derin tendon kesileri şeklinde. Ayrıca kurbanlık hayvanı tutmaya çalışırken çıkan kargaşada da yaralanmalar oluşabiliyor.
Kurban yaralanmalarında öncelikle yapılması gereken kanamayı durdurmak ve kesi ortamının temiz tutulmasını sağlamaktır. Kurban kesim alanı düşünüldüğünde de ilk olarak yaralı bölgenin mümkün olan en çabuk biçimde temiz suyla yıkanarak baskı yöntemi ile kanamasının durdurulmaya çalışılması gerekir. Bunun için elimizi veya tampon vazifesi görecek temiz bir bezi kaldırmadan yara bölgesine en az 5 dakika basınç uygulamak yeterli olacaktır. Parmak, el, kol, bacak gibi kopan bir uzvun ya da parçanın, belli bir süre içerisinde hastaneye yetiştirilmesi gerekir. Örneğin bu süre kol ve bacakta en fazla 6 saat, parmaklarda 8-10 saate çıkabilir. Bu tip durumlarda hemen hastane aranıp bilgi verilmeli telefondaki yetkilinin yönlendirmesi doğrultusunda en kısa sürede merkeze ulaştırılmalıdır.

DİYABETLİLERE VE HİPERTANSİYONU OLANLARA UYARILAR
 
Kurban bayramında normal hayata nazaran günlük alınan protein miktarı çok arttığı için dikkatli olmak gerekir. Proteinlerin doymuş yağ oranları fazla olduğu için yüksek kolesterolü ve kalp hastalığı olanlarda vücuda ekstra yük getirir. Hipertansiyonu olan hastalarda kavurmalarla birlikte fazla yağ ve tuz tüketimi kan basıncını çok artırarak hipertansif krizlere, beyin kanamalarına ve kalp krizi gibi istenmeyen klinik durumlara yol açabilir. Ayrıca Gut hastaların da fazla protein alımı, protein metabolizmasının son ürünü olan ürik asit birikimine ve buna bağlı gut atağının ortaya çıkmasına neden olur. Bu üç grup hastanın tükettiği et miktarını çok kısıtlı tutması iyi olur. Diyabet hastaları ise eğer tansiyon ve yüksek kolesterol problemleri yoksa daha ılımlı et tüketebilirler. Diyabet hastalarının özellikle pilav, makarna, börek, kurabiye ve ekmek gibi karbonhidratlar konusunda dikkatli olmaları gerekir.

KURBAN ETİNDEN BULAŞABİLECEK HASTALIKLAR
Şarbon: Evcil hayvanlardan (inek, koyun, keçi, v.b.) insanlara doğrudan temas veya hayvan ürünleri aracılığı ile bulaşan yaygın bir zoonozdur. Genellikle enfekte hayvanların ürünleri veya topraktaki şarbon sporlarının cilde temas etmesi sonucu ciltteki açık yaralardan girmesiyle oluşur. Tedavi edilmeyen enfeksiyonlar, bölgesel lenf düğümlerine ve kan dolaşımına sıçrayarak ölüme neden olabilir. Daha çok yüz, boyun veya kolda bir çıban çıkıp sonra patlar,  etrafında da siyah bir kabuk meydana gelir.  Öldürücü bir hastalık olduğu için vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir.

Salmonelloz: Salmonellaların oluşturduğu enfeksiyonlara dünyanın hemen her yerinde rastlanmaktadır. Enfeksiyon; mikroplu (özellikle de kanalizasyonun karıştığı) yemek ve suyun tüketilmesi ile bulaşır. Hastalık, halsizlik, baş ağrısı ve ateş ile kendini gösterir. Hastaların yarıya yakınında ishal, yarıdan fazlasında ise kabızlık vardır. Salmonella enfeksiyonlarından korunma, kişisel hijyen kurallarının eksiksiz uygulanmasına, tüketilen su ve gıdaların temiz olmasına, sağlıklı bir atık giderim sisteminin kurulmasına, kronik taşıyıcıların tespit edilerek tedavi edilmesine bağlıdır.  Taşıyıcıların gıda ve su ile ilişkili işlerde çalışmaları engellenmelidir.

Kist Hidatik: Echinococcus granulosus adlı parazitin enfekte köpek dışkısıyla atılan yumurtalarının insanlar tarafından kirli eller, su ve yiyeceklerle alınması sonucu gelişir. Çoğunlukla karaciğerde, bazen akciğerlerde, daha nadiren diğer organlarda içi sıvı dolu kistlerle seyreder. Hastalığın başlarında kistin küçük olduğu dönemlerde uzun yıllar boyunca belirtilerini göstermeden seyredebilir. Fakat kist büyüdükçe; bulunduğu bölgeye ve oluşturduğu basıya göre belirtiler ortaya çıkar.

Toksoplazmozis: İnsana, parazitin kistlerini içeren çiğ veya az pişmiş etler ve enfekte kedi dışkısıyla atılan kistlerin kontamine su ve gıdalarla alınmasıyla geçer. Kediler enfeksiyonun temel kaynağıdır. Lenf bezlerinde büyüme yapabilir. Anne gebelik esnasında ilk kez enfekte olursa, parazit bebeğe geçebilir.

Teniyoz: Tenia saginata (sığır tenyası), çiğ et tüketiminin yaygın olduğu her yerde görülür. Kesin konağı insan, ara konağı başta sığır olmak üzere otçul hayvanlardır. Çiğ ya da yeterince pişmemiş sığır eti ile insan sindirim kanalına alınan canlı kist yetişkin tenya haline gelir. Yetişkin tenyanın alt ucundan ayrılan gebe halkalar, istem dışı anüsten çıkabilir. Bu nedenle, halk arasında abdestbozan olarak adlandırılır. Tenyazisten korunmada özellikle çiğ köfte gibi çiğ ve aş pişmiş et ve ürünlerinden kaçınılmalıdır.
Kuduz: Kuduz hastalığı, birçok evcil ve yabani hayvanı (yarasalar da dahil) etkileyen zoonotik bir hastalıktır. Enfeksiyon; enfekte bir hayvanın insanı ısırmasıyla meydana gelir. Virüs tükürükte bulunur. Kuduz virüsünün ciltten içeriye girdiği her temas çok dikkatli bir şekilde tedavi edilmelidir. Gelişmekte olan ülkelerde hastalık köpekler yoluyla bulaşır. Kesinlikle ölümcül olan akut viral bir hastalıktır. Kuduz olma ihtimali olan bir hayvan tarafından ısırılma veya temastan şüphelenme durumunda yarayı dezenfektan, sabun veya deterjan ve su ile hemen temizlemeli ve hemen sağlık kurumuna başvurulmalıdır.

Brusellozis: Hayvanların (inek, koyun, keçi v.b.) kan, fetus veya rahim sekresyonlarına doğrudan temas veya enfekte çiğ hayvan ürünlerinin (özellikle taze peynir başta olmak üzere süt ve süt ürünleri) tüketilmesi ile bulaşan bir hastalıktır. Akut veya sinsi başlangıçlı ateş, yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı, baş ağrısı, özellikle geceleri yoğun terleme, vücutta yaygın kas ve eklem ağrılarıyla kendini gösterir.

Verem (Tuberculosis): Enfeksiyon, genellikle insandan insana doğrudan hava yoluyla bulaşır. Tüm tüberküloz olgularının %80-90’ı akciğerlerde ortaya çıkar. Hastalıkta, halsizlik, çabuk yorulma, kilo kaybı, çocuklarda kilo almada duraklama, ateş ve gece terlemesi ile birlikte uzun süreli öksürük, kanlı veya kansız balgam, göğüs ağrısı veya sırt ağrısı ve nefes darlığı olabilmektedir. Verem tedavisi gören bir hastanın; bulaşıcı olmadığı ve diğer kişiler için risk oluşturmadığı, tükürüğünün laboratuvar analizi sonucu ile bir doktor tarafından belgelenmedikçe, kesinlikle bir yere seyahat etmesi tavsiye edilmez.

ahaber.com