Sağlık Bakanlığı, kötü beslenme, tütün ve alkol kullanımı, güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi çevresel etkenlerin kanser oluşumunun yüzde 90-95’inden sorumlu olduğunu, bunların kontrol altına alınmasıyla kanser görülme sıklığının azaltılabileceğini bildirdi.
Sağlık Bakanlığınca ”Ulusal Kanser Haftası” dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, kanserin, dünyada ve Türkiye’de nedeni bilinen ölümlerde kalp ve damar hastalıklardan sonra ikinci sırada geldiği belirtildi.
Bu çerçevede kanserden korunmanın büyük önem arz ettiği vurgulanan açıklamada, Türkiye’de yüz bin erkekten 280’i, yüz bin kadından 172’sinin kansere yakalandığına işaret edildi.
Doğru korunma stratejileriyle kanserlerin üçte birinin önlenebildiği belirtilen açıklamada, ”Kötü beslenme, sedanter yaşam, tütün ve alkol kullanımı, güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi çevresel etkenler, kanser oluşumunun yüzde 90-95’inden sorumludur. Bu çevresel etkenlerin kontrol altına alınmasıyla kanser görülme sıklığı azaltılabilir” ifadeleri kullanıldı.
Kanserle mücadelenin önemli konularından birinin de veri toplamak olduğu bildirilen açıklamada, bunun kanser hastalıkları arasında önceliklerin belirlenmesine yardımcı olduğu kaydedildi.Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı öncesinde aktif kanser kayıtçılığının sadece iki ilde yürütüldüğüne, son yıllarda yapılan çalışmalarla da 28 kentte başlatıldığına işaret edilen açıklamada, dünya genelinde nüfusun yüzde 8’i aktif kanser kayıtçılığıyla takip edilirken, bu oranın Türkiye’de bu yıl yüzde 70’e ulaşacağı belirtildi.
Açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü’nün, planladığı 5 uluslararası eğitim merkezinden birini İzmir’e kurmaya karar verdiği de ifade edildi.
Bakanlığın kanseri önleme çalışmaları arasında tütün ve obeziteye mücadelenin başı çektiği vurgulanan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
”Ayrıca bu yıl Türkiye Radon Haritalandırma ve Eylem Planı ile Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Eylem Planı da hayata geçirilecektir. Kanser tarama programlarımızla, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde (KETEM) ‘Erken teşhis hayat kurtarır’ prensibiyle, meme, kolorektal ve serviks kanserlerine karşı tarama hizmetleri ücretsiz verilmektedir. Vatandaşlarımızın kanser taramalarına daha kolay ulaşabilmeleri için Mobil KETEM araçlarımızla mahallere kadar giderek verdiğimiz tarama hizmetleri ülke genelinde yaygınlaştırılacaktır.”
Türkiye’de meme kanserinin daha erken yaşlarda görülmesi nedeniyle bu hastalığın tarama yaşının 40’a indirildiğine işaret edilen açıklamada, rahim ağzı kanserlerinin erken teşhisi için 30-65 yaşlarda devam eden smear (sürüntü) programına HPV testlerinin de eklendiği bildirildi.
Ayrıca bağırsak kanserlerine yönelik Türkiye genelinde 50-70 yaş arası bütün vatandaşlara gaytada gizli kan testi taraması yapılacağı ifade edilen açıklamada, bütün bunlarla birlikte kanser tedavisi gören hastaların, ağrı kontrolünde kullanılan ilaçlara ulaşabilmeleri için yerli ağrı kesici ilaç üretim çalışmalarının başlatıldığı belirtildi.
Benzer şekilde ilk kez ulusal ilaç firmalarınca yerli kemoterapiler üretilmeye, hatta ihraç edilmeye başlandığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
”Robotik kemoterapi hazırlama ünitelerimizi ve radyoterapi merkezlerimizi 2023 planlamamıza göre yaygınlaştırma çalışmalarımız sürüyor. Türkiye’de uluslararası standartlara göre uygulanan tedavilere bütün vatandaşımız kolayca ve ücret ödemeden ulaşabilmektedir. Yine kanserle mücadele eden ve hayatının son günlerini yaşayan hastalarımızı rahat ettirebilmek, her türlü ihtiyacını karşılayabilmek, fiziksel, ruhsal ve psikososyal yönden destekleyebilmek için geçen yıl pilot olarak uygulamaya koyduğumuz palyatif bakım ünitelerini yurt genelinde yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.”
AA