Amerikan Kanser Cemiyeti ile kanserlemücadele eden ünlü bisikletçi Lance Armstrong’un kurduğu vakfın, 2008 yılını baz alarak hazırladığı rapora göre kansere bağlı ölümlere bağlı olarak dünyanın yaşadığı ekonomik kayıp, 895 milyar dolar.
Bu rakam 2008 yılı dünya gayri safi hasılasının yüzde 1.5’ini oluşturuyor. Çalışmaya göre sağlıklı yaşamyılı kayıplarına yüzde 15.5 akciğer kanseri, yüzde 9.6mide kanseri ve yüzde 8.6 da karaciğer kanseri neden oluyor. Çalışmada akciğer kanserinin yıllık küresel maliyeti 188 milyar dolar. Kalın bağırsak kanserinin ise 99 milyar dolar. Bu iki kanser türünü ise 88milyar dolarla meme kanseri izliyor.
2.5 MİLYAR DOLAR HARCIYORUZ
Türkiye Kanserle Savaş Dairesi (KSDB) verilerine göre Türkiye’de yılda 150 bin kişiye yeni kanser teşhisi konuyor. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) verilerine göreyse Türkiye’de tüketilen ilaçların yüzde 3.8’ini kanser ilaçları oluşturuyor. Bu rakam2008’de iki kat artarak yüzde 7.2’ye ulaştı. Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr.Murat Tuncer, Türkiye’nin yılda 2.5, Amerika’nın ise 500milyar dolarının kanser ilaçlarına gittiğini söylüyor. Genetik bilimdalı uzmanları, gen taramasıyla kanserin önceden belirlenebileceğini ileri sürerken, onkologlar kanser tanısının geç konulmasından, koruyucu hekimliğin desteklenmemesinden şikâyet ediyor. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanlığı, HABERTÜRK’ün "kanser yapıcı etkenin ortadan kaldırılması için ülke çapında ve bölgesel bazda yapılan çalışmalarla" ilgili sorusunu yazılı olarak şöyle yanıtlıyor:
SİGARA BIRAKMAK ÜCRETSİZ
2010 yılı içerisinde Sağlık Bakanlığı’na bağlı sigara bırakma merkezlerine başvuran 1097 kişi ücretsiz tedavi aldı ve 6. ayın sonunda sigara bırakma oranları yüzde 60’a çıktı. Bunun üzerine Bakanlar Kurulu, 17 Ocak 2011’de Sağlık Bakanlığı’na Nikotin Replasman Tedavisi’ni ücretsiz olarak temin etme yetkisi verdi. Her ilde en az bir tane bulunan Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi’ne (KETEM) sigara bırakmak için başvuran 250 bin kişi, bu hizmetten ücretsiz yararlanacak.
ÇERNOBİL HÂLÂ ARAŞTIRILIYOR
Bölgesel alanda yürütülen bilimsel çalışmaları ise Sağlık Bakanlığı şöyle açıklıyor: "Kocaeli Dilovası Kanser Takip Çalışmaları, Doğu Karadeniz Çernobil Sonrası Kanser Araştırmaları, Nevşehir Mezotelyoma Erken Tanı Çalışmaları, Türkiye Sularında Ağır Metal Birikimi Araştırmaları, Biberonlarda Bifosfenol Araştırılması,Mide Kanserlerinin Erken Teşhisine Yönelik Araştırmalar ve Onkogram Geliştirilmesi."
DİLOVASI İÇİN BİLİM KURULU
Bu çalışmalarda Dilovası dikkat çekiyor… Demir çelik, kimya, boya ve akaryakıt tesisleri başta olmak üzere yüze yakın sanayi kuruluşunun konut alanlarıyla iç içe olduğu Kocaeli’nin Dilovası İlçesi’nde, kanserden ölüm oranının dünya ortalamalarının 30 kat üzerinde olduğu, doğumyapan anne sütünde bile ağırmetale rastlandığı iddialarını araştırmak için oluşturulan 20 kişilik bir bilim kurulunun çalışması sürüyor…
ERKEKLERDE AKCİĞER KADINLARDA MEME KANSERİ
Türkiye genelini yansıtan "kanser haritası"nda, 7 bölgeye bakıldığında erkeklerin en çok akciğer, kadınların ise meme kanseri olduğu görülüyor. Yine bölgelere dikkatlice bakıldığında akciğer kanserinde ilk iki sırayı Ege ve Karadeniz bölgesi alıyor. Meme kanserinde ise Ege’nin ardından Akdeniz bölgesi geliyor. Erkeklerde akciğer kanserinin ardından en fazla prostat kanseri görülürken, kadınlarda meme kanserinin ardından deri kanserine rastlanıyor.
İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ GENETİK TIP ANABİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. KIVANÇ ÇEGLE: "GEN TARAMASI KALITSAL KANSERİ YOK EDEBİLECEK"
Kalıtsal hastalıklarda gen taramasıyla kanser hücresini önceden tespit etmenin mümkün olduğunu söyleyen İstanbul Tıp Fakültesi Genetik Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kıvanç Çefle, bu konudaki çalışmaları ise şöyle paylaşıyor: "Bir hücrenin kanser hücresi halini alabilmesi için genetik şifrenin kayıtlı olduğu DNA dediğimiz molekülde değişiklikler olması gerekiyor. DNA’da mutasyonlar olmadan bir hücre kanser hücresine dönüşemez. Bazı kanserlerin ailesel şekilleri var. Gen taramasıyla o kişinin bazı kanser türlerine yatkınlığı olup olmadığı ortaya çıkabiliyor. Bu genetik tarama ilerde kansere yakalanma riskinin, herhangi bir insana göre daha yüksek olup olmadığını ortaya çıkarıyor. Erken teşhis ise tedaviyi sağlıyor." Ailede var ise En sık görülen kanser türlerinden olan meme kanseriyle ilgili İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde genetik tarama yapıldığını söyleyen Çefle, “Kalın bağırsak, tiroit kanserinin bazı türlerinde, meme, yumurtalık kanseri, mide kanseri, rahim kanserinin bazı biçimlerinde genetik kanser faktörü yüksek olabiliyor ve ailede var ise veya bazı belirtiler gösteriyorsa, genetik tarama ile kanser hücresi tespit edilmeli. Tarama ile kanseri erken safhada tespit edip ortadan kaldırmak ise mümkün" diyor.
PROF. DR. GÖKHAN DEMİR: "KLİNİK ARAŞTIRMAYA İZİN VERİLİRSE KENDİ MOLEKÜL VE İLACIMIZI BULACAĞIZ"
TÜRKİYE’nin kanser tedavisinde Avrupa ile kıyaslanacak düzeyde olduğunu ancak klinik araştırmalar konusunda çok iyi olmadığını söyleyen İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir, "Türkiye’deki hastanelere Balkanlar’dan, Azerbaycan, Irak, Suriye, Arnavutluk ve Yunanistan başta olmak üzere yurtdışından çok sayıda hasta geliyor. Ancak Türkiye’de klinik araştırma olmadığı için kendi moleküllerimizi, kendi ilacımızı geliştiremiyoruz. Hasta etki profilini projeksiyon yoluyla değerlendiriyoruz. Amerika, Kanada gibi ülkelerde hasta, standart tedavisi tamamlandıktan sonra, hangi bilim kurumunda hangi araştırma yapılıyor diye araştırıp kendisi aday olabiliyor ama Türkiye’de korkunç bir ‘kobay olma’ ön yargısı var. Bu toplumsal anlayışın değişmesi lazım" diyor.
Haber Türk