Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Tip 2 diyabet hastasının, oruç tutarken hekiminin önerdiği sayıda gün içinde şeker ölçümünü mutlaka yapması gerektiğini belirterek, ”Kan şekeri değeri 60’ın altındaysa ya da 300’ün üzerindeyse o gün tutulan orucu bırakmak gerekiyor” dedi.
Feriye Lokantası’nda basın toplantısı yapan Prof. Dr. Yıldız, tüm dünyadaki diyabetli hasta sayısının yüzde 90-95’ini oluşturan Tip 2 diyabetli kişilerin, sağlıklarını kaybetmeden oruç tutabilmeleri için dikkatli olmaları gerektiğini söyledi.
Dünyada 285 milyon, Türkiye’de ise 6 milyon diyabet hastası olduğunun tahmin edildiğini, 2030 yılında tüm dünyada diyabetli hasta sayısının yaklaşık 438 milyona ulaşacağının öngörüldüğünü anlatan Yıldız, diyabet hastalarının yüzde 90-95’ini Tip 2 diyabetli kişilerin oluşturduğuna işaret etti.
Yıldız, hayat boyu tedavinin yanı sıra düzenli beslenmeyi gerektiren Tip 2 diyabetin, özellikle ramazan ayında oruç tutan hastaların dikkatsiz beslenmeleri ve tedavilerini aksatmaları nedeniyle ciddi sorunlara neden olduğunu kaydetti.
”HASTALARIN YARISI HİPOGLİSEMİ BELİRTİLERİNİ TANIMIYOR”
Yapılan araştırmaların, Tip 2 diyabet hastası olan her 10 Müslümanın 8’inin ramazan ayında oruç tuttuğunu gösterdiğini vurgulayan Yıldız, ”Ramazan ayında oruç tutulması, Tip 2 diyabet hastalarında önemli sağlık risklerine neden olabilir. Bu risklerin yönetimi açısından ramazan öncesi ve ramazan süresince hastaların hekimleriyle yakın iletişimde olması gereklidir” şeklinde konuştu.
Tip 2 diyabette, hastanın yaşam kalitesini etkileyen önemli bir risk faktörü olan hipogliseminin (kan şekeri düşüklüğü) özellikle ramazan ayında uzun süren açlık dönemiyle daha çok tetiklendiğini belirten Prof. Dr. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
”13 Müslüman ülkeden 12 bin 243 diyabet hastasının dahil edildiği ”EPIDIAR” çalışmasına göre, ramazanda oruç tutan Tip 2 diyabet hastalarında hastaneye yatış gerektiren ciddi hipoglisemi riski 7,5 kat artmıştır. Terleme, baş dönmesi, açlık, asabilik gibi belirtilerle ortaya çıkan hipoglisemi acil müdahale edilmediği takdirde, bilinç kaybı ve hastalık nöbeti gibi ciddi sorunlara yol açabilir.”
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Türkiye’nin de içerisinde olduğu 6 ülkede bu yıl Mart-Mayıs ayları arasında yapılan Hipoglisemi Anket Araştırması’na göre, Tip 2 hastalarının yarısının hipoglisemi belirtilerini tanımadığını ortaya koyduğunu aktardı.
Yine aynı ankete göre, hastaların yaklaşık üçte birinin doktorlarıyla hipoglisemi hakkında düzenli olarak konuşmadıklarını anlatan Yıldız, anketin Türkiye’de ve Hindistan’da hastaların yaklaşık yüzde 85’inin hipogliseminin belirli diyabet ilaçlarına bağlı gelişebileceğini bilmediklerini de ortaya koyduğunu kaydetti.
”DOKTORLARIN YAKIN TAKİBİNDE BULUNULMALI”
Ramazanda oruç tutmayı seçen diyabet hastalarının hekimlerinin yakın takibinde olmasının çok önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Yıldız, şöyle devam etti:
”Sağlıklı olsun, diyabetik olsun, Türkiye’de geleneksel olarak iftar sofralarındaki yemek miktarı, bireye yetecek olanının 2-3 katından fazladır. Bu da bir anda çok fazla yemek yemeyi beraberinde getiriyor. Bir kere bundan kesinlikle kaçınılması gerekiyor. İftarda çok yemek yememeli. Yağlı, tuzlu ve şekerli gıdaların tüketimi en aza indirgenmeli. İftar ile sahur arasında en az 1 mümkünse 2 ara öğün olması, az miktarda dengeli yenmesini öneriyoruz. Ramazan, yaz dönemine denk geliyor. Oruçlu kalınacak süre çok uzun. 15-16 saate varan açlıktan bahsediyoruz. Bu nedenle özellikle sahurda sebzeler, kahverengi ekmekler, tahıllar, bulgur, baklagiller gibi kompleks karbonhidratlar ve meyve, sebze, yulaf, baklagiller gibi lifli gıdalar gibi, yenildiğinde yavaş yavaş sindirilen ve emilen gıdalar tüketilmelidir. Tip 2 diyabet hastası, oruç tutarken, hekiminin önerdiği sayıda gün içinde şeker ölçümünü mutlaka yapmalıdır. Şeker, sahurla iftar arasında da ölçülebilir. Parmaktan şeker ölçmenin, orucu bozması söz konusu değildir. Bu anlamda hastalarımızın yanlış bilgileri var. Kan şekeri değeri 60’ın altındaysa ya da 300’ün üzerindeyse bu durum o gün tutulan orucu bırakmayı gerektiriyor. Bir diyabet hastası, şekeri 60 olduğunda belli zaman içinde karbonhidrat içeren gıda almazsa şekeri daha da düşer. 60 altı bize hipoglisemiyi tanımlar ve yemek yemezse hastaneye kaldırılması söz konusu olabilir. Aynı şekilde, 300’ün üzerindeki şeker de bizim için alarm teşkil eder, 300’ün daha da yukarıya çıkması halinde de yine hastaneye yatması gerekebilir.
Prof. Dr. Yıldız, Tip 2 diyabet hastalarının, iftar ve sahur arasında bol sıvı tüketmesi, özellikle iftara yakın saatlerde aşırı fiziksel aktiviteden kaçınması ve uyku düzenine dikkat etmesi gerektiğini de söyledi.
”Aslında sağlıklı bireyler, yetişkinler için oruç tutmak söz konusu. Diyabet, aslında bir sağlıksızlık, hastalık durumu. Buna karşılık yüksek riskli, orta riskli ve düşük riskli diye ayrılabilir. Örneğin, insülin kullanan hastaların, oruç tutmamasını öneriyoruz. İlaç kullanan veya sadece diyet yapan Tip 2 diyabet hastaları, doktorla yakın iletişim içinde oruç tutabilirler” şeklinde konuştu.
AA