Genetiği değiştirilmiş ve aşırı ilaçlanmış gıdalar hakkında uyarılarda bulunan Dr. Yavuz Dizdar, “Bir kek aldık açık olmasına rağmen üç yıldır bozulmadı. Bir portakalı yiyen üç doktor hastanelik oldu. Rant uğruna gıdalarla bu kadar oynanırken hâlâ ayaktaysanız şanslısınız demektir” diye konuştu.
“ÇOCUĞUNUZA EVİNİZDE HAZIRLADIĞINIZ YİYECEKLERİ YEDİRİN”
‘Sağlıklı Beslenme ve Raf Ömrü Uzatılmış Gıdalar’ toplantısında konuşan İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Dizdar, “Sağlıklı beslenme konusunda toplumu bilinçlendirmeye çocuklardan başlamalıyız. Bir okulda çocuklara ‘Hamburgeri seviyor musunuz’ diye sorduğumuzda ‘Evet’ diyorlar. ‘Yiyor musunuz’ diye sorduğumuzda ise ‘Yemiyoruz’ diye yanıt veriyorlar. Okul kantinlerinde tüketilen raf ömrü uzatılmış yiyeceklerden çocuklarınızı uzak tutun, evinizde hazırlayacağınız yiyeceklerle çocuğunuzu okula gönderin” diye konuştu.
Bilinçsiz tüketici nedeniyle sektördeki hemen tüm ürünlerde insan sağlığına zarar verecek şekilde oynamalar yapıldığına değinen Prof. Dizdar, “Toros yaylalarındaki çiftçi, şehirdeki süpermarketten yoğurt ve beyaz ekmek alır hale geldiyse, sağlıklı beslenme konusunda ne kadar geride kaldığımız bir gerçektir. Tüm bu gerçekleri, genetiği ile oynanan ürünleri, nasıl oynandığını, vücuda etkilerini önümüzdeki iki ay içinde yayınlayacağım ‘Yemezler’ adlı kitapta anlatacağım” dedi.
“AYRAN VE SÜT İÇTİĞİNİZDE GAZ ÇIKMIYORSA ZARARLIDIR”
Bazı düzenlemeleri uzman olmalarına rağmen kendilerinin de geç fark ettiklerine dikkat çeken Prof. Dizdar, “2001 yılında değiştirilen, uzman olmamıza rağmen ancak 8-9 yıl sonra bizim de fark edebildiğimiz süt tebliğlerine göre, yoğurda konulan katkı maddesi ile yoğurdun taze kalma süresini uzattılar. Yoğurdun ekşimediğini üç yıl önce fark ettim. Yoğurt rafa gelene kadar ağır işlemlerden geçiyor.
Kaymağını tuttuğunuzda tabaka halinde kalkıyor, gerçek yoğurtta kaymak tabaka halinde kalkmaz mümkünse yoğurdunuzu kendiniz mayalayın. O yoğurttan yapılan ayran veya sütü içtiğinizde mideniz guruldamıyorsa, gaz çıkmıyorsa bilin ki yararı yoktur, zararı ise çoktur” dedi.
“TAVUĞU GÜNDE ÜÇ KEZ YUMURTLATMAYA BAŞLADILAR”
Gıda sektörü ve endüstrinin tavuğun genetiğiyle çok fazla oynadığını ve bir tavuğun günde üç kez yumurtladığını öne süren Prof. Dizdar, şunları söyledi: “Dolayısıyla o tavuktan çıkan süt beyaz yumurta ki normalde yumurta kar beyaz mermer gibi olmaz, gri olur. O yumurta yenmez. Yetiştirilen tavuğa bakın, köyde tavuğu yakalayamazsınız yakalamak için ağ atarlar. Ama fabrikalarda yetişen piliç yürümekte bile zorlanıyor. Canlıyken bütün kemikleri kırılıyor, tavuk 20 dakikada pişiyorsa o tavuğu yemeyin, ‘Göz görmeyince gönül katlanıyor’ diye piliç yemeyin, et olarak koyun keçi ve tabii ki deniz balığını tercih edin.”
“TÜYSÜZ TAVUK YETiŞTiRDiLER TÜRKiYE’YE SATMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Tavuk sektörü temsilcilerinin bu tür açıklamalar nedeniyle kendisine karşı ‘halkı piliçten soğuttuğu’ gerekçesiyle iki kez dava açtıklarını, ancak kaybettiklerini belirten Prof. Dr. Dizdar, “İsrail birkaç yıl önce tavuğun genetiği ile öyle oynadı ki tüysüz tavuk yetiştirdi.
Şimdi bu tavuğu Türkiye dahil birçok ülkeye satmaya çalışıyor. Bu hatalar silsilesinin bir ucunda köylünün tarımdan kopması, bir ucunda ise gıda mezarlığı haline gelen ucuz şirketler bulunmaktadır. Çocuklar büyüme aşamasında olduklarından özellikle risk altındadır, bu nedenle anne-babalar, üzerlerine düşen sorumluluklar konusunda açık bir şekilde bilgilendirilmelidir. Bir ülkenin sağlığı ile çekinmeden oynayabiliyorlar” dedi.
“PORTAKALDAN 20 ÇEŞİT TARIM İLACI ÇIKTI”
“Çalıştığım üniversitede bir gün üç doktor birden yediklerinden hastanelik oldu” diyen Prof. Dr. Dizdar, “Üç doktor da ortak tek bir portakal yemişler. Portakalı laboratuvara gönderdik, tam 20 çeşit tarım ilacı çıktı. Doktorlar ölmediklerine dua etti. Bu portakalı satan şirket de reklamlarında ‘Suyunu bile denetliyoruz’ diyen bir şirket çıktı” dedi.
internethaber.com