Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Öztürk Başsoy, geçici dövmelerde ve hint kınalarında yüksek oranda bulunan ”parafenilen diamin” isimli maddenin uygulandığı bölgede kızarıklık, yanma, kaşıntı, içi sıvı dolu kesecikler ve sulanma gibi belirtiler ortaya çıkabileceğini, bu nedenle bu tür maddelerle işlem yaptırmaktan kesinlikle kaçınılması gerektiğini bildirdi.
Dr. Banu Öztürk Başsoy, ciltte alerjik reaksiyona neden olan etkenler ve bunlara karşı alınacak önlemlerle ilgili bilgiler verdi.
Genetik yatkınlığı olan bireylerde, doğada yaygın bulunan maddelerin ”yabancı-alerjik” olarak algılandığını anlatan Başsoy, hafıza hücreleri tarafından ”alerjik” diye kaydedilen maddelerle her karşılaşma sonrası vücudun bunlara tepkiler verdiğini söyledi.
Teknolojik ilerleme ve sanayileşme arttıkça alerjik hastalıkların sıklığında da artma gözlendiğini ifade eden Başsoy, alerjinin bu nedenle ”yüzyılın hastalıklarından biri” olduğunu bildirdi.
Alerjinin çok farklı şekillerde ortaya çıkabildiğine dikkati çeken Başsoy, cilde temas ettirilen zararlı maddelerin buna yol açan nedenler arasında bulunduğunu vurguladı.
DÖVMELERE DİKKAT
Geçici dövme ve hint kınalarında bulunan ”parafenilen diamin”in (PPDA) cilde zarar veren maddelerin başında geldiğine dikkati çeken Başsoy, siyah renk veren bu maddenin tüm saç ve fotoğraf boyalarında bulunabildiğini söyledi.
Bu maddeye maruz kalan meslek grubuna mensup kişilerde sık sık iritasyon görüldüğünü anlatan Başsoy, ayrıca toplumda da yüzde 1-2 oranında bu maddeye bağlı alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabildiğini vurguladı.
Başsoy, şunları kaydetti:
”Estetik amaçlı yaptırılan dövmeler ve hint kınaları vücutta ömür boyu kalabilecek izler bırakabilir. Gençler ve çocuklar tarafından sık yaptırılan geçici dövmelerde ve hint kınalarında yüksek oranda parafenilen diamin bulunuyor. Geçici dövmelere ve hint kınalarına siyah renk elde etmek gelişigüzel bu maddenin eklendiği biliniyor, ancak bunun hangi oranda olduğu bilinmiyor. Parafenilen içeren karışımla geçici dövme yapılan yerde kızarıklık, yanma, kaşıntı, içi sıvı dolu kesecikler ve sulanma gibi irritasyon belirtileri ortaya çıkabilir. Ancak daha da önemlisi, bu maddenin yüksek oranda bulunduğu bu karışımların cilde toksik etkisi de oluyor. Sadece alerjik değil, aynı zamanda irritan ve toksik olabilen bu maddeyle dövme yaptırılmaması gerekir”
KURDEŞEN
Halk arasında ”kurdeşen” olarak bilinen ürtikerin de çok çeşitli sebeplerle ortaya çıktığını anlatan Başsoy, hastalığın kaşıntı, kabarma, kızarma ve en fazla 48 saat içinde kendiliğinden kaybolma ile karakterize olduğunu söyledi.
Bunun çok çeşitli mekanizmalarla ortaya çıkabildiğini ve toplumda çok sık görüldüğünü belirten Başsoy, hemen hemen herkesin ömründe bir veya birkaç defa farklı sebeplere bağlı olarak ürtiker atağı geçirebildiğini kaydetti.
Alerjik bünyeli kişilerde ”alerjik ürtiker” görüldüğünü ifade eden Başsoy, ”Sıklıkla gıdalar ve ilaçlar, ayrıca toz, ağaç ot ve çiçek polenleri, ev tozu akarları alerjik ürtikerin sebeplerindendir. Bazen ciltle temas eden bir kimyasal madde de örneğin, dövme, boya, parfüm, lateks, kontakt ürtikere sebep olabilir” diye konuştu.
Alerjik egzemaların da alerjik madde ile temas sonucu oluşan bir başka cilt hastalığı olduğunu bildiren Başsoy, ”Çocuk ve gençlerde geçici dövmede kullanılan boya maddesine bağlı olabileceği gibi, her yaş grubunda metallere, parfüm, lateks, deri, pudra, parafin, vaselin, formaldehit, yaygın olarak gündelik yaşamda kullandığımız kozmetiklerin içinde bulunan çok çeşitli maddelere bağlı olarak görülebilir. Alerjik bünyeli kişilerde bu tip egzamalar daha sık ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
ALERJİDEN KORUNMAK
Alerjiden korunmanın, alerjenin saptanmasıyla mümkün olabildiğini, bunun saptanması amacıyla çok çeşitli alerji testleri yapıldığını vurgulayan Başsoy, bu testlerin farklı şekillerde yapılabildiğini bildirdi.
Deri prick testinin, deri içine alerjen maddelerin verilmesiyle o bölgede oluşan yanıtın değerlendirilmesi esasına dayalı olduğunu ve genellikle polen, akar, gıdalar ve diğer solunumsal alerjenlere bağlı olan alerjiyi saptamanın mümkün olduğunu anlatan Başsoy, deri yama testlerinin ise ciltle temas eden kimyasal maddelere karşı olan alerjinin saptanmasında kullanıldığını söyledi.
Son zamanlarda kanda spesifik IgE düzeyleri bakılarak yapılan, genellikle gıda ve solunumsal alerjenlerin saptanabildiği kan testlerinin de geliştirildiğini belirten Başsoy, York testinin de günlük yaşamda tüketilen, süt, maya, yumurta, et, buğday çavdar gibi besinlere karşı duyarlılık olup olmadığını gösterdiğini kaydetti.
Dermatoloji Uzmanı Dr. Banu Öztürk Başsoy, ”Alerjiden korunmak ancak alerjenin saptanmasıyla mümkün olmaktadır. Bu sebeple ileri alerji testlerinin yapılması ve bu testlerin uzman doktorlar tarafından değerlendirilmesi gereklidir” uyarısını dile getirdi.
AA