Lut kavmi, insanın çoğalması için zaruri olan cinsel ihtiyacı, Allah’ın çizdiği sınırların dışına taşırarak, toplumu ifsada götüren haram bir fiile meyletmiştir.
" Lut’da, kavmine şöyle demişti: ‘Doğrusu siz, daha önce bir kavmin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz?”’ (Ankebut, 28-29)
“Kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yanaşıyorsunuz; evet siz cahil bir kavimsiniz.” (Nemi, 55)
“…Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri bırakıp insanlar arasında, erkeklere mi yaklaşıyorsunuz.” (Şııara, 166)
Oysa Allah: “…Onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz.” (Bakara, 187) diyerek kadın ve erkeği birbirlerinin örtüleri olarak tavsif etmiştir. Helal bir cinsel birleşmenin ancak nikah yolu ile bu iki cins tarafından yapılacağını emretmesine rağmen; Lut kavmi harama meyletmiştir. Dolayısıyla helal birleşmeyi terk ederek; toplumu batağa sürükleyecek erkek erkeğe yapılan haram birleşmeyi tercih etmişlerdir.
“Doğrusu siz alemlerde hiç kimsenin sizden önce yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz?” ayetinde belirtilen “sizden önce hiç kimsenin yapmadığı” ifadesi Lut kavminin yapmış olduğu homoseksüelliğin; daha önce hiç yapılmadığı şeklinde değil, böyle toplumsal olarak büyük boyutlarda daha önce yapılmadığı şeklinde anlaşılmalıdır. Çünkü tarihin her devrinde şu veya bu şekilde bir haram fiili ferdi olarak işleyenler bulunmuş olabilir. Lakin, “kavmi ona koşarak geldi” ve
“Toplantılarınızda fena şeyler yaprnıyor ıııusunuz?” ayetlerinden anlaşılacağı üzere, fuhşun bireysel değil toplumsal boyutlarda seyrettiği anlaşılıyor. Bundan dolayı Allah, bu kötü fiilin daha önce bu boyutlarda olmadığını bildiriyor. Lut (a) kavminin Allah’ın emirlerinin çiğnenmesinin devamı halinde geriye dönüşü olmayan bir mecraya sürükleneceklerini,azabın yaklaşmakta olduğunu haber veriyor.
Yukarıdaki ayetlerin cahiliyye Araplarına indiği dönemde homoseksüellik, Lut kavminin yaptığı boyutlarda değildi. Buna rağmen Allah; bu kötü fiilin toplun helake sevk eden bir iş olduğunu, böyle bir fiile yönelenlerin bunu terk etmelerinin en doğru yol olacağını Lut kıssasıyla anlatır.
Lut’un Tutumu
Lut kavmini sürekli olarak uyarır. Yaptıkları filin Allah nezdinde geçerli olmayan bir fil olduğunu hatırlatır.
"Kardeşleri Lut onlara şöyle demişti: Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?”
“Bilin ki, ben size gönderilmiş bir elçiyim.”
“Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
“Buna karşı sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak Alemlerin Rabbidir.”
“Alemlerin içinde erkeklere mi gidiyorsunuz?”
“Ve Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıur musunuz? Siz sınırı aşan bir kavimsiniz.” (Şuara, 161-l66)
Bütün bu uyarılara rağmen Lut kavmi sapıklıkta ısrar eder. İşledikleri günahlar kalb ve gözlerini öylesine köreltmiştir ki, kendilerini helak etmeye gelen insan kılığındaki meleklere de yeltendiler. Buna karşılık Lut (a) onlara şöyle der:
“Ey kavmim! İşte şunlar kızlarımdır; sizin için onlar daha temizdir. Allah’tan korkun misafirrimin önünde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu?” (Hud, 78)
Lut (a) evine konuk olarak gelen Meleklere yeltenenlere “işte şunlar kızlarımdır; sizin için onlar daha temizdir” diyerek, yaptıkları sapıklığa karşı helal bir alternatif teklif eder.
Buradaki teklif hususunda müfessirlerin bir kısmı "hakiki kızlarıdır" bir kısmı ise “kavminin kızlarıdır” demişlerdir.
"İşte şunlar kızlarımdır" ifadesi ister Lut’un kızları isterse kavminin kızlarını kapsasın fark etmez. Bu teklif Lut kavminin yaptığı işin kötü olduğunu, temiz olanın kadın erkek arasındaki cinsel ilişki olduğunu göstermek içindir.
Lut’un bütün çabalarına karşın kavmi tepki gösterir.
"Dediler ki: Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Sen bizim ne istediğimizi bilirsin.” (Hud, 79)
"Onlar şöyle dediler: Ey Lut (bizim yaptığımıza karşı gelmekten) vazgeçmezsen, iyi bil ki sürgün edileceksin. " (Şuara, 167)
"Doğru sözlü isen bize Allah’ın azabını getir.” (Ankebut, 29)
Artık Lut (a), kavminin doğru yola geleceğine dair tüm inancını tüketir. “Keşke size yetecek bir kuvvetim olsa veya sağlam bir yere sığınsam.” (Hud, 80)
Lut’un yapacağı iş Allah’a sığınmak kalmıştı. Bütün gücüyle Allah’a sığınarak ondan yardım ister.
“Rabbim! Bozgunculara karşı bana yardım et.” (Ankebut, 30)
“Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapa geldikleri kötülüklerden kurtar.” (Şuara, 169)
Allah Lut’un duasını; ailesinden karısının kalması haricinde kabul eder.“Bunun üzerine geride kalan yaşlı bir kadın dışında, onu ve ailesini, hepsini kurtardık.” (Şuara, 170-171)
Kur’an bize Lut’un karısının suçunu belirtmez. Müfessirler birtakım suçlamalarda bulunmuşlarsa da gaybi bir konu olan bu durum karşısında Kur’an’ın bize verdiği kadarla yetiniyor ve orada duruyoruz.
Kur’an-ı Kerim’de Nuh’un (a) oğlunun, Nuh’un duasına rağmen helak edilmesi olayından sonra anlatılan bu olayda da Lut’un ailesinin kurtulması duasına mukabil karısı helak edilenler arasında yer alır.
Bu olay bize gösterir ki Allah’ın emirlerine karşı gelmiş olan bir kimse, Allah nezdinde peygamber ailesinden de, soyundan da olsa , gerekli cezayı görecektir. Allah nezdinde geçerli olan soy-sop, mevki, makam değil, takvadır.
Helak
Yüce Allah; Lut kavmi hakkındaki emrini Meleklere bildirir. Melekler Lut (a) kavmine varmadan evvel Hz. İbrahim’e uğrayarak ona Allah’ın ihsan ettiği, erkek çocuğu müjdelerler. Melekler Hz. İbrahim’e Lut kavminin helak haberini de bildirirler. Kur’an bize bu muhavereyi şöyle anlatır.
“Andolsun ki elçilerimiz İbrahim’e müjde getirdiler ve ‘selam’ dediler. 0 da: ‘Selam’ dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.
“Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine korku düştü. Dediler ki: ‘Korkma! (Biz melekleriz.) Lut kavmine gönderildik.” (Hud, 69-70)
Bu ayetler bize İbrahim (a) ile Lut’un (a) aynı zaman diliminde yaşadıklarını bildirir.
Konuklar gelince onlara sunduğu yemeği yemediklerini gören İbrahim’in içine bir kurt düşer. Hz. İbrahim konukların yemek yemediklerini görünce onların melek olduğunu anlamıştır. Korkusu, vahiy indirmek için gelmediğini anladığı bu meleklerin kendi kavminin helaki için geldiği sanısına kapıldığı içindir. Melekler hemen onun merakını giderirler:
“Korkma! Biz Lut kavmine gönderildik.”
“İbrahim’den korku gidip kendisine müjde gelince, Lut kavmi hakkında (adeta) bizimle mücadeleye başladı.”
Hz. İbrahim’in meleklerle yaptığı bu mücadele Tevrat metinlerinde İbrahim ile Allah arasında geçen bir konuşma ve pazarlık olarak yansıtılarak; muharref sahneler anlatılmakta, bir kere daha Tevrat’ın hidayet içeriğinin karartılıp yok edilmesini görmemize vesile olmaktadır .
"Adamlar oradan ayrılıp Sodom’a doğru gittiler. Ama İbrahim RAB’bin huzurunda kaldı. "
"RAB’be yaklaşarak, "Haklıyı da haksızla birlikte mi yok edeceksin? diye sordu,"
"Kentte elli doğru kişi var diyelim. Orayı gerçekten yok edecek misin? İçindeki elli doğru kişinin hatırı için kenti bağışlamayacak mısın? "
Hz İbrahim tarafından Allah’ın adaleti sorgulanır ve Allah’a akıl verilir;
"Senden uzak olsun bu. Haklıyı, haksızı aynı kefeye koyarak haksızın yanında haklıyı da öldürmek senden uzak olsun. Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı"
"RAB, "Eğer Sodom’da elli doğru kişi bulursam, onların hatırına bütün kenti bağışlayacağım" diye karşılık verdi.
"İbrahim, "Ben toz ve külüm, bir hiçim" dedi, "Ama seninle konuşma yürekliliğini göstereceğim."
"Kırk beş doğru kişi var diyelim, beş kişi için bütün kenti yok mu edeceksin?" RAB, "Eğer kentte kırk beş doğru kişi bulursam, orayı yok etmeyeceğim" dedi. "
"İbrahim yine sordu: "Ya kırk kişi bulursan?" RAB, "O kırk kişinin hatırı için hiçbir şey yapmayacağım" diye yanıt verdi.
"İbrahim, "Ya Rab, öfkelenme ama, otuz kişi var diyelim?" dedi. RAB, "Otuz kişi bulursam, kente dokunmayacağım" diye yanıt verdi.
"İbrahim, "Ya Rab, lütfen konuşma yürekliliğimi bağışla" dedi, "Eğer yirmi kişi bulursan?" RAB, "Yirmi kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim" diye yanıt ver"
"İbrahim, "Ya Rab, öfkelenme ama, bir kez daha konuşacağım" dedi, "Eğer on kişi bulursan?" RAB, "On kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim" diye yanıt ver"
"RAB İbrahim’le konuşmasını bitirince oradan ayrıldı, İbrahim de çadırına döndü."
Tevrat; takvin babı, 22-33
“İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah’a vermiş biri idi.”
“Ey İbrahim! Bundan vazgeç. Çünkü Rabbinin emri gelmiştir. Ve onlara, geri çevrilmez bir azab mutlaka gelecektir.” (Hud, 74-76)
İbrahim (a) meleklerin vazifesini anlamıştır. Ancak ayetlerin belirttiği gibi, kafir de olsa Lut kavminin helak edilmemesi için Meleklerle tartışır. Hz. İbrahim’in bu hareketi o anlık şoktan dolayıdır, yoksa Meleklerin söylediği gibi Allah’ın azabı geldikten sonra onu kimsenin durduramayacağı aşikardır. Bunu en iyi bilenlerden birisi de İbrahim’dir (a).
Melekler daha sonra Lut (a)’a gelirler. Lut (a) da Hz. İbrahim’in üzüldüğü gibi kavminin helakinden dolayı üzülür. Hz. İbrahim ve Hz. Lut da görülen bu latif tutum peygamberleri kana susamış insanlar gibi göstermek isteyen kafirlere karşı en güzel ibrettir.
“Elçilerimiz Lut’a gelince, (Lut) onların yüzünden üzüldü ve onlardan dolayı içi daraldı da ‘Bu çetin bir gündür’ dedi.” (Hud, 77)
“Dediler ki: ‘Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar asla sana dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle yürü. Karında başka sizden hiç biri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vadolunan helak zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?” (Hud, 81)
Lut (a)’a Meleklerin bildirdiği hicret emri, Musa (a)’nın Firavun’un adamlarından inananları kaçırdığı zaman da Allah tarafından aynı şekilde bildirilmişti.
“Biz Musa’ya: ‘Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip edileceksiniz.’ diye vahyettik.” (Şuara, 52)
Baskı altında yaşayan Musa ve Lut gibi peygamberler toplumlarının helak edilmesi kararlarının akabinde, inananlarla birlikte geceleyin kafirlere fark ettirmeden hicret etmeleri istenir. Kafirlere fark ettirmeden kaçmanın en uygun olduğu zaman gecedir. Lut (a) da ailesinden karısı hariç diğer inananlarla beraber geceleyin kavmini terk ederek yola koyulur.