Haşmet Babaoğlu Sabah gazetesindeki yazısında, Devletten iş bekleyen üniversite mezunlarının çaresiz ve güvensizliğini anlatarak sorunu çözümsüzlüğüne vurgu yapıyor.
Bir gece gıda mühendisleri, öteki gece maliyeciler ve diğerleri.
Onların şaşkınlığını ve çaresizliğini izlemek insana fena dokunuyor.
Dün bir grup Twitter’a yazmış: “Binlerce mezun için 199 kişilik kadro normal mi?”
Özel sektörden zaten umudu kesip dedelerinin zamanına dönmüşler, yani umutlarını devlete bağlamışlar.
Öyle sıkışmış bir ruh hali içindeki çocuklar, kadro açmanın bir “normali” olamayacağını düşünmek istemiyorlar.
Fakat bin kişiye kadro açılsa ne olacak? Bir süre sonra geri kalan binler kendilerini ihmal edilmiş sayacak? Hatta belki kendilerinin dışarda bırakılışlarına “devlette partizan kadrolaşma” bahanesini bulacaklar.
***
Sonu başından belli bir hikâyeydi bu.
Üniversiteleri “iş bulma kurumu” veya “istihdam kapısı” gibi gösteren düzenin sonunda gün gelip böyle duvara toslayacağı belliydi.
Hükümetler üniversiteleri şehirlerin kalkınması için bir “kaldıraç” olarak kullanırken öğrencilere gerçeği itiraf etmekten kaçındılar.
Anne babalar ve öğrenciler de hayallerini gerçek sandılar.