Türkiye’ye Alman-PKK tuzağı

Yazarlar
Kayahan Uygur’un Akşam gazetesinde son dönemde başlatılan “çözüm sürecine geri dönülsün”kaöpanyası ve Almanya’nın PKK’ya desteği ve Türkiye politikası üzerine yazdığı yaz...
EMOJİLE

Kayahan Uygur’un Akşam gazetesinde son dönemde başlatılan “çözüm sürecine geri dönülsün”kaöpanyası ve Almanya’nın PKK’ya desteği ve Türkiye politikası üzerine yazdığı yazısı…

Bazı çevrelerde seçim sonrası için yeni bir hareketlilik başladı. Toplu bildiriler yayınlayıp PKK’nın bozduğu çatışmasızlık ortamına geri dönülmesi ve çözüm sürecinin yeniden başlaması için alttan alta bir kampanya hazırlıyorlar. Bunlara “geçti Bor’un pazarı” denildiği ve operasyonlar konusunda kararlı bir tutum gösterildiği için artık konunun etrafından dolaşıyorlar. Suriye iç savaşındaki yeni gelişmelerden yararlanarak aynı talepleri uluslararası sorunlar üzerinden dile getiriyorlar. Konunun özü Suriye imiş. Bütün bu şiddet girdabı, Kobani yani Ayn-El Arab çatışmalarıyla başlamış. Türkiye hükümeti PKK’nın Suriye kolu olan PYD’ye destek vermediği için önce 7-8 Ekim 2014 olayları, daha sonra PKK eylemleri yaşanmış. O halde Türkiye vakit geçirmeksizin PYD ile anlaşmalıymış. O zaman PKK zaten eylemlerini durduracağı için yeniden 2013 ortamına dönülebilirmiş.

Bazılarına bir çıkış yolu gibi gelse de bu öneriler tamamıyla maksatlıdır. Bir kere Türkiye’nin PYD’ye destek vermemesinin nedeni bu terör örgütünün açıkça Esad rejimi ve İran’ın yanında yer almasıdır. PKK, örneğin Nusaybin’de kanlı eylemler yaparken birkaç yüz metre ötede Kamışlı’da PKK’nin Suriye kolu PYD elemanları Esad askerleriyle ve İranlılarla birlikte devriye gezmektedir. Türkiye’nin Suriye’nin Kuzeyindeki bir Kürt koridoru projesine karşı olmasının nedeni devletin bazı çekinceleri değil bölgenin birçok yöresinin Arap ve Türkmen toprağı olmasıdır. Türkiye, PKK bağlaşıklarının etnik temizlik yapmalarına destek veremez. ‘Kürtler soydaşımız’ gerekçesi anlamsızdır, çünkü Araplar ve Türkmenler de soydaşımızdır. Türkiye, Barzani yerel hükümetiyle iyi ilişkiler kurduğuna göre, demek ki sorun etnik bir sorun değildir. Kürt temsilcisi olma iddiasındaki PKK’nın bu coğrafyadaki tek Kürt yapılanması olan Barzani bölgesini parçalamak ve yıkmak için elinden geleni yapması da bunun kanıtıdır.

Ayrıca PYD’nin böyle bir koridor devlet oluşturmak için yeterli uluslararası desteği yoktur. ABD, IŞİD’e karşı mücadelesinde PYD’yi kullanmakla beraber böyle bir projesi olmadığını beyan etmiştir. Bu tür projelerin tek dış kaynağı Almanya’dır. Nitekim Merkel son ziyaretinde seçimden sonra PKK’ya karşı yapılan operasyonların sona erdirilmesini üstü örtülü olarak talep etmiştir. PKK’yı ABD’nin zoruyla lütfen terörist olarak niteleyen Alman Başbakanı hangi mantıkla bunu savunmaktadır, bilemiyoruz. Ama PKK’nın en son silahlı adamı silahını teslim etmeden ve Güneydoğu’ya çöreklenmiş olan PKK yapısı dağıtılmadan barış olursa bu Türkiye’nin parçalanması anlamına gelecektir.

Peki Almanya neden Türkiye’nin parçalanmasını ister? Son 50 yıldır Alman hükümetleri ve özellikle Hıristiyan Demokratlar Türkiye’ye karşı düşmanca bir politika izliyorlar. Alman stratejik tasavvuru 19’uncu yüzyılda ortaya atılan Lebensraum (Yaşamsal Alan) teorisine dayanır. Geri kalmış halkların tasfiye edileceği ve ileri olanların yaşayacağı bir dünya için Alman kültürü gibi üstün kültürlerin serpilip gelişeceği geniş topraklar ve etki alanları gereklidir. Almanya iki dünya savaşını bu yüzden çıkarmış ve hep Doğu’ya saldırmıştır. Savaştan sonra eski NAZİ kadroların hemen tamamı Hıristiyan Demokrat partide birleşmiş, aynı politikaları NATO şemsiyesi altında sürdürmeye çalışmışlardır. Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle Almanya elini rahat hissetmiş ve 1990’dan itibaren harekete geçmiştir. Yugoslavya’nın parçalanması, Srebrenica komplosu, AB’nin Doğu Avrupa genişlemesi ve Ukrayna’daki askeri darbe bunun örnekleridir. Almanlar, Türkiye üzerindeki vesayet stratejilerini Batı değerlerini savunma adı altında sürdürüyorlar.

yazının devamını okumak için…