Prof.Dr.Burhanettin Can’ın Milli gazetedeki yazısı…
Giriş
İnsanlık tarihi, Hz. Adem ile eşinin yaratılması ve İblis’in bunlara ve nesline savaş açması ile başlamıştır. Tarih boyu, Allah’ın yolunu, Kitapların öngörüp Peygamberlerin hayata geçirdiği hayat tarzını, Peygamberlerin rehberliğini kabul edenlerle, İblisin yolunu, rehberliğini ve önerdiği yaşam tarzını kabul edenler arasında bir mücadele var olmuş ve var olmaya da devam edecektir.
İblis/Şeytan, Allah’ın helal dediklerine haram, hak dediklerine batıl, maruf dediklerine münker, normal dediklerine anormal diyen bir anlayışın, bir zihniyetin önderi, öncüsü ve temsilcisidir. Laisizim ve sekülarızım, bu akımın çağdaş adıdır. Allah’ın, gönderdiği kitaplar, peygamberler ve ahiret hayatı göz önüne alınmadan, bu dünyadaki hayat tarzının, sadece ve sadece insan aklına göre tanzim edilmesidir. Bu akımın bugün en güçlü temsilcisi ve savunucusu, Batı Kültür ve medeniyeti olup zinayı ve zinanın en pis ve iğrenç şekli olan “homoseksüelliği” (“Eşcinsellik”, “Livata”, “İbnelik”) meşru görmekte ve yaygınlaşması için mücadele etmektedir.
Ne yazık ki Türkiye, AB yasalarını, uluslararası sözleşmeleri (2011 İstanbul Sözleşmesi gibi) kabul ederek “Cinsel yönelim” adı altında eşcinselliğe (“İbneliğe”) bilerek ya da bilmeyerek bir meşruiyet alanı açmıştır. Geçen yıl, AB’de yapılacak LGBT toplantısına, TBMM’de grubu bulunan her parti, birer temsilci seçmekle ve veya göndermekle eşcinsellere daha da meşruiyet kazandırmışlardır.
Yol boyu bütün bu gelişmelerden cesaret alan, homoseksüelliği bir yaşam tarzı olarak kabul eden, şeytanın adımlarını izleyen bu sapıklar topluluğu, Ramazan ayında 22-28 Haziran 2015 haftasını, “Onur haftası”(!) olarak ilan edip çeşitli etkinlilerde bulunmuşlardır. İstanbul, Beyoğlu İstiklal Caddesinde, “Şabanla Recebin Aşkına Ramazan Engel olamaz” pankartları ile bir yürüyüş yapmışlar, Müslümanların üç kutsal ayı ve önemsedikleri üç isimle alay etmişlerdir (1).
İnsan genetiğine, aile hayatına ve insan nesline açılmış bir savaş hali olan eşcinselliğin tüm dünyada savunulur hale gelmesinin, ABD başta olmak üzere birçok Batı ülkesinde evliliklerine müsaade edilmesinin sebebi nedir? Bugün Türkiye’de, bunların gemi azıya almış çılgınlıklarının sebebi nedir? Daha da önemlisi, toplumun duyarsızlaşmasının, tepki vermemesinin anlamı nedir? Nasıl bir zihinsel kırılma yaşanmaktadır?
Böyle bir zihin ve akıl tutulması, ülkemiz insanın içine girdiği çıkmaz sokağı göstermesi açısından önemlidir. AB birliği aşkına Allah’ın yasakladığı, haram kıldığı ve helak olma nedeni gördüğü bir yaşam tarzını, meşru görebilen bir zihniyetin oluşması, gerçek bir tehlikedir. Bu ülkenin insanları, başta dini hassasiyeti yüksek olanlar, şu gerçeği görmek ve tavır almak zorundadır: Bu ülkenin dindar insanları, yeniden formatlanarak içi boşaltılmış bir İslamı, bir din anlayışını kabul etmeye zorlanmaktadır. Bu bir psikolojik harekât olup, İslam’ın temel kavramlarının içinin boşaltılması, anlam alanlarının daraltılması ve çarpıtılması, dini, ahlaki ve ailevi değerlerin tahrif edilmesi, fuhuş, homoseksüellik ve uyuşturucunun yaygınlaştırılması düzleminde yürütülmektedir. Son yıllarda ise bu psikolojik harekâtın/savaşın merkezine, özellikle, homoseksüellik (İbnelik) ve uyuşturucu yerleştirilmiştir.
Bu yazı serisinde, eşcinsellik konusu ele alınıp incelenecektir. Helak olma nedeni olan bir yaşam tarzının, özgürlükler ve insan hakları kapsamında görülüp görülemeyeceği yol boyu tartışılacaktır.
Burada, her şeyin eş yaratıldığı ve karşıt cinsler arasında bir çekim kuvvetinin, ayni cinsler arasında ise bir itme kuvvetinin var olduğu konusu, ele alınıp incelenecektir.
Kâinatta Her Şey Çift/Eş (zevc) Olarak Yaratılmıştır
Kâinatta her şey, belli bir kanuniyete göre çift/eş (zevc, parity) olarak yaratılmıştır. Kur’an’da bu anlamı ifade eden kavram, zevc olup isim ve fiil olarak yaklaşık 70 yerde geçmektedir. Ragib el İsfahani zevc kelimesini, “kendi cinsinden ve zıddı olan bir diğeri ile bulunana denir. Bu, insan, hayvan, bitki ve diğer varlıklardan olabilir. Zevciyet, erkeklik- dişilik ikiliği olabileceği gibi, başka ikilikler de olabilir. Eşya; cevher, araz, madde, suret gibi ikiliklerin sentezinden ibarettir. Hiçbir şey, bu ikiliğe dayalı terkibin dışında kalamaz… Türler, cinsler, sınıflar da birer zevciyat oluştururlar.” (2,3) şeklinde anlamlandırmaktadır.
Çift (zevc) yaratılma, pozitif- negatif, dişi- erkek şeklinde bir karşıtlığı ifade etmektedir. Kâinatta her şeyin çift/eş (zevc) olması, Kur’an’a göre insanların öğüt alıp düşünmesi için Allah tarafında vazedilen genel bir kanuniyettir (51/47-50). Kâinatta her şey çift (eş) olarak vardır ve karşıt cinslerin birlikteliği ile kurulan bir denge söz konusudur (36/36; 22/5; 31/10; 51/47-50).
Yasın Süresinin 36. ayetinde şu üç alandaki eş yaratılmaya dikkat çekilmektedir: 1- “Yerin bitirmekte olduklarında”, 2- “İnsanların kendi nefislerinde”, 3- “İnsanın daha bilmediği nice şeylerde”. Her bir grubu, kendi içinde daha alt gruplara ayırabiliriz:
1- Arzın bitirdiklerindeki Zıd Çiftler/Eşler/Zevcler: Karakter açısından zıd benzer çiftler/eşler, Metaller-ametaller, Biyolojik Açıdan Zıd Eşler (Bitki ve hayvanların dişi ve erkek türleri), Elektrik Ve Manyetikte Zıd Eşler(Birbirinin zıddı olan elektrik yükleri, Manyetik zıd kutuplar), Topraktaki ölüm ve hayat olayları (Analiz-Sentez olayları).
2- İnsanların Bilmediklerindeki Zıd Çiftler/Eşler/Zevcler: Kur’an’ın nazil olduğu o günkü toplumu göz önüne aldığımızda, o çağdakilerin bilmediği/bilemediği fakat zamanla insanların keşfedeceği/keşfedebileceği eşlerin/çiftlerin varlığı söz konusudur. Her çağda insanlar, kâinattaki birçok şeyi bilememişlerdir. Ancak o günkü bilinmezler, bir gün bilinir, keşfedilir olmaktadır. Bu nokta da, Kuran’ın “İnsanların Bilmediklerindeki Eşler/Çiftler” ifadesinin kıyamete kadar olan süreci ihtiva ettiğini göz önüne almak gerekmektedir.
Kur’an’ın indiği çağdaki insanların bilmediği ve fakat günümüzde bilinen birçok zevç (eş, çift) vardır. Parçacık fiziğinin bugün için bulup ortaya çıkardığı, o gün için bilinmeyen elektron-pozitron, nötron-anti nötron müon-anti müon gibi yığınla elemanter parçacık, bu sınıflama içerisinde değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, “Her temel parçacığın, onunla aynı kütle ve spine sahip fakat zıt yüklü bir parçacığı vardır.” “Her parçacığın bir anti parçacığı olması, anti madde olasılığını da gündeme getirmektedir.” “Buna göre, evrenin çok uzak bölgelerinde, tümüyle anti maddeden oluşan galaksilerin bulunması mümkündür” (4).
Keza dönen tüm cisimlere etki eden “Merkezkaç-Merkezcil Kuvvetler”, uzaydaki “ak ve kara delikler” hep sonradan bulunmuş, keşfedilmiş çiftlerdir. Schrodinger Denkleminin daima iki eş, zıt işaretli çözümü vardır. Bu denklemin uygulandığı her alanda daima birbirinin zıddı (pozitif-negatif) çözümler vermesi, kâinatta var olan her şeyin bir antisinin bulunduğunu göstermektedir.
3- İnsan Nefsindeki Eşler/Çiftler: İnsanların kadın ve erkek olarak iki karşıt cins olarak var olması da, zıdların birliği ilkesi ile ilgili ilahi kanuniyetin bir sonucudur (30 Rum 21). Bu şekildeki bir eş yaratılmanın yanı sıra insan bünyesinde de, birbirinin zıddı olan iki cephe/yapı (İyilik/melek ve kötülük/hayvan) bulunmaktadır. Bu iki zıt cephe de yer alan karakterler/özellikler de, birbirine zıddır (cesur-korkak, cömert-cimri…).
Zıtların birlikteliğindeki sır, pozitif veya negatif özellikte olanlardan aynı işarete sahip olanların, birbirini itmesi, ret etmesi; karşıt işaretli olanların ise, birbirlerini çekmesi, kabul etmesidir. Dolayısıyla karşıt cinsler arasında bir çekim, cazibe kuvveti var; aynı cinsler arasında bir itme, ret etme kuvveti vardır. Bu cazibe kuvveti, hem kâinatın devamını hem de tüm canlıların nesillerinin devamını sağlamaktadır.
Kur’an’a göre erkek ve dışı arasındaki bu çekim kuvveti, Allah tarafından insan bünyesine yerleştirilmiş bir özellik olup, insanın hem sükûnete kavuşmasını, hem fıtratını korumasını ve hem de neslinin devamını sağlamaktadır (30/21; 16/72; 4/1; 22/5, 75/39; 78/8; 35/11; 42/11).
Sonuç: Homoseksüellik, Anormal Bir Durum, Hastalıklı Bir Durumdur
Zıtların birliği ilkesi, kâinatta bir denge ve sükûn halinin ortaya çıkmasına sebebiyet veren ilahı bir yasa, bir fıtrat yasasıdır. Bu ilahi yasaya, yaratılış kanunlarına göre canlılar âleminde karşıt cinsler arasında çekim kuvvetinin olması, normal, sağlıklı, bir durum; aynı cinsler arasında bir çekim kuvvetinin var olması ise anormal, hastalıklı bir durumdur. Bu nedenle canlılar ve insan nesli açısından homoseksüellik, anormal, hastalıklı bir durumdur. Bu hastalık hali, biyolojik mi yoksa psikolojik mi bu, ayrı bir tartışma konusudur. Hangisi olursa olsun tedavisi mümkündür.
Ancak bugün ana sorun bu değildir. Ana sorun, Amerikan Psikiyatri Derneği’nin 1973 yılında ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 1991 yılında, eşcinselliği hastalık sınıflandırmasından çıkarmasından bu yana, eşcinseller tarafından Eşcinsellik, bir yaşam tarzı olarak benimsenmekte ve de “normal” (!) kabul edilmektedir:
“‘Normalde’ olması gerekene uymayışımız ne fıtrattan, ne de hastalıktan! Boşuna neden aramayın bulamazsınız! Değişmez denilen normları da, normalleri de tanımıyoruz. Normal değiliz! Kabul etmiyoruz!”… İnkarcı genel ahlakın, ayrımcılığın, nefretin ve şiddetin kurucusu, sürdürücüsü normlara ve normallere inat biz normal değiliz…Alışın alışın gitmiyoruz!”(1). “Önceliğimiz etrafa rahatsızlık vermek, genel ahlakı bozmak”(5).
Bugün ana sorun, ana tehlike, Lut Kavminin helakine neden olan, fıtratı bozan, İnsan neslinin geleceğini tehlikeye atan ve aile hayatına savaş açan bir yaşam tarzının benimsenmesi ve bunun için mücadele verilmesidir.
Bu nedenle Eşcinsellik (İbnelik), Şeytanın insan nesline açtığı savaşın adı olup bir sapıklık/sapkınlık hareketidir.
Kaynaklar
1- http://www.radikal.com.tr/hayat/istanbul_onur_haftasi_ile_5n_1k_normlari_da_normali_de_tanimiyoruz-1385082
2- Öztürk y. N., Kuran’ın Temel Kavramları, Yeni Boyut yayınları, İstanbul, 1991, s: 707-714.
3- Yazır E., M,.H., Hak Dini Kuran Dili, Azim dağıtım, İstanbul, c:6, 415-416
4- John R. Taylor, Chris Zafaritos, Modern Fizik, Güven Yayınları,1996, İstanbul, S: 297-298.
5- Bianet 20-28.6.2015.