Osmanlı durduruldu; şimdi Türkiye “vuruluyor”!

Yazarlar
Yusuf Kaplan’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı… Küresel sistem, bütün gelecek hesaplarını Türkiye üzerinde/n yapıyor. SİSTEMİN KADERİNİ, TÜRKİYE BELİRLEYECEK Başka bir ifadeyle, Türkiye...
EMOJİLE

Yusuf Kaplan’ın Yenişafak gazetesindeki yazısı…

Küresel sistem, bütün gelecek hesaplarını Türkiye üzerinde/n yapıyor.

SİSTEMİN KADERİNİ, TÜRKİYE BELİRLEYECEK

Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin orta ve uzun vadede katedeceği mesafeler, küresel sistemin kaderini belirleyecek: Eğer Türkiye, bölge ülkelerini ortak bir medeniyet ideali etrafında toplayabilecek bir “güce” ulaşırsa, bu, Batılıların, bölge üzerindeki hâkimiyetlerinin sona ermesi anlamına gelecek…

Çünkü Batılılar, dünya üzerindeki hegemonyalarını, büyük ölçüde İslâm dünyası üzerinde/n kurdukları hegemonyaya borçlular.

Şu tarihî gerçeği zihnimizin bir köşesine silinmeyecek şekilde kazıyalım, derim:
İnsanlık tarihi, son üç yüzyıla kadar BURADA yani merkezinde bizim bulunduğumuz coğrafyada yapıldı. Tarih, son üç yüzyıldan bu yana burada yapılmıyor aman BURADA/N yapılıyor.

Yakıcı soru şu burada: Batılılar, buradan çekilip gitseler, tarihi yapabilirler mi, dünya üzerindeki hegemonyalarını sürdürebilirler mi? Böylesi bir soruyu düşünmek bile Batılılar için kâbus gibi bir şeydir.

HANGİ TÜRKİYE?

Batılıların buradan çekip gitmelerini kim sağlayabilir? Kısa vadede, hiç kimse, hiçbir ülke! Ama orta ve uzun vadede sadece Türkiye!

Ama hangi Türkiye?

Elbette ki, yeniden Osmanlı misyonu ve ruhuyla donanan, dün olduğu gibi yarın da herkesi kucaklayıcı, herkese hayat hakkı tanıyan hakikat medeniyeti fikriyle kuşanan tarihî iddialarına yeniden, taze bir ruhla sahip çıkacak geleceğin Türkiye’si.

Geleceği getirecek ülkesi, bölgemizin ve yerkürenin.

Batılılar gibi insanlığın medeniyet birikiminin kökünü kazımak yerine, insanlığın önünü açacak, insanlığa, adalete, hakkaniyete, kardeşliğe dayanan medeniyet fikrini yeniden sunacak ülkesi…

MASALLAR VE TARİHÎ HAKİKATLER

Bu, masal mı şimdi?

Çoğumuz, bunun gerçekleşmesi imkânsız bir hayal olduğunu düşünüyoruz belki de!

Ama tarih, bunun hiç de hayal olmadığını gösteriyor bize.

Batılılar, İspanya’da Endülüs’ün kökünü kazırken, Hıristiyan olmayan herkesi “yakmışlardı”. Ama biz, aynı tarihlerde Bosna’da, “Hıristiyanlara, Yahudilere dokunanın canını yakarız” demiştik.

Batılılar, bütün kıtaları ve denizleri sömürgeleştirip taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmazken, biz üç kıtaya adalet ve barış armağan etmiştik!

O yüzden, Osmanlı çökerken, büyük tarihçi Arnold Toynbee, “Osmanlı, insanlığın geleceğidir,” diyebilmişti.

Yine o yüzden, çöküş asrında bile, Ahmet Cevdet Paşa, “Osmanlı, insanlığın son adasıdır,” diyebilmişti.

Dün hakikatten süt emen Osmanlı’nın yaptıkları, yarın yeniden hakikatten süt emecek Osmanlı’nın çocuklarının yapacaklarının hem göstergesi hem de garantisidir.

BATILILARI KORKUTAN ŞEY

Batılıları korkutan şey, tam da bu tarihî gerçeklerdir.

Batılılar, şunu çok iyi biliyorlar: Batılılar, farklı kültürlerle, farklı dinlerle bir arada yaşama tecrübesi geliştiremediler. Böyle bir tecrübenin en gelişmiş örneğini Osmanlı’nın geliştirdiğini bizden daha iyi biliyorlar: Bizim metamorfoz yiyen, celladına âşık, ülkesine, tarihine ve kültürüne yabancılaşan entelijansiyamızın bu gerçekleri bilemeyecek kadar zihinsel köle olduğunu da çok iyi biliyorlar.

O yüzden Türkiye’nin yeniden medeniyet iddiasıyla kuşandığında bölgenin kaderini belirleyecek tek ülke olacağını görüyor ve Türkiye’yi içeriden ve dışarıdan kuşatmaya çalışıyorlar!

Korkunun ecele faydası yok ama: Batılılar, buradan defolup gidecekler ve tarih yine burada ve yeniden buradan yapılmaya başlanacak!

“OSMANLI’YLA KORKUTMAK” MI?

O yüzden ellerinin kanını temizlemek için Osmanlı’yı soykırımcı ilan etme yarışına girdiler.
Amaçları, Osmanlı’yı mahkûm etmek ve Müslüman toplumları Osmanlı’dan nefret ettirmek!
Ve Türkiye’nin Osmanlı ruhu ve misyonuyla donanmaya kalkışmasının önüne geçmek!

yazının devamını okumak için…