Ahmet Taşgetiren’in Star gazetesindeki yazısı…
FETÖ aidiyeti suçlaması ile cezaevine konan kişiler orada Kur’an okuyup namaz kılıyorlarmış.
Ne dersiniz bu bir FETÖ eylem tarzı olmasın!
Ne yapsak, bu namaz kılma, Kur’an okuma işinden vaz mı geçsek… Allah muhafaza FETÖ eylemlerini yaygınlaştırmış olmayalım.
….
Acaba Kutlu Doğum FETÖ icadı mıymış?
Ne alaka?
Onlar icat etmişmiş işte.
Onlar icat edince de, boynuna ipi geçirmek gerekirmiş.
….
Hangi iş olursa olsun, FETÖ çuvalının içine doldurdun mu, “kötülük sembolü” haline getiriyorsun.
….
Bu çuvallamanın cevabı sadedinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kutlu Doğum programına katılmasını göstermek, işin hakikatini ortaya koymak yerine, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın otoritesinden yararlanmak anlamına geliyor ve ben bunu “Kutlu Doğum hakikati”nin incitilmesi olarak görüyorum.
Yahu her işimiz bitti de, Kutlu Doğum’u tartışmaya mı sıra geldi? Bu günlerin kutlanmasına karşı, dün, Yaşar Büyükanıt e-muhtıra vermeye kalkmış, o günlerdeki Anayasa Mahkemesi de, Kutlu Doğum coşkusunu Ak Parti’nin kapatılma davasında gerekçeler arasında saymıştı. Şimdi ne oluyor da, Türkiye gazetesi böyle bir dosya açma noktasına geliyor? Meram ne meram? Ben asıl onu sorgularım.
….
Cuma – Cumartesi günleri, Bodrum ve İzmir’de Kutlu Doğum programlarına katıldım. Üniversite, lise öğrencileri ve halkla buluştum. Rasulullah’ı, Rasulullah’ı, Rasulullah’ı konuştuk. Burcu burcu bir iklim oldu.
Dedim ki öncelikle “Bu bir doğum günü kutlaması değil. ‘İyi ki doğdun Muhammed!’ programında bir arada değiliz.”
Sonra O’nun evrensel önderliği üzerine sohbet ettik.
Diyanet bu sene “Muhammed’ül Emin”’den yola çıkarak, İslam’ın oluşturacağı “Güven toplumu”na dikkat çekmeye çalışıyor. Geçen sene “Samimiyet”in gündem olmasına çalışılmış, önceki sene “Merhamet”i, daha önceki sene “Kardeşlik”i gündem yapmışlardı. Bunlar İslam’ın “Rahmet toplumu”nun yapı taşları ya da ana sütunları. İslam’ı terörle birlikte anarak insanlığın İslam’a yönelişinin önünü kesmek isteyenlere karşı insanlarımızın zihin dünyasını koruma yönündeki bu çaba kimi neden rahatsız eder ki?
Sonra Mevlid-i Nebi ile Kutlu Doğum’u yarıştırmak niye? O da kutlansın o da. Kimsenin başına “Rasulullah’ın doğumunu illa bu günde kutlayacaksın” diye silah dayanmıyor ki. Ben konuşmalarımda “Rasulullah’ın sadece bir günde, bir haftada, doğum gününde kutlanması ve bu işin bir merasime dönüşmesi problem olur, Rasulullah içimizde bütün zamanlarda olmalı, O’nun elinden bütün zamanlarda tutmalıyız” diyorum.
Bodrum’da, çok farklı liselerden oluşan öğrenci topluluğuna hitap ettim. Önce kendime sordum. Bu çocukların dünyasında bir “Peygamber gündemi” nasıl oluşabilir? Nasıl bir iletişim alanı sağlayabilirim Peygamberleri ile kendileri arasında? İçimdeki duyguları onlara nasıl taşıyabilirim? Kelebeğin kanatları yolunmamalı, dedim. Kedi üzerinde atış talimi yapılmamalı, dedim. Tebessüm sadakadır, gülümseyin, gülümseyin, gülümseyin, dedim. Yolda insanlara eziyet veren şeyi kaldırmak sadakadır, dedim. Trafikte yol hırsızlığı yapılmamalı, dedim. Rahmet Peygamberi”ni anlayıp, rahmet insanları olmalıyız, dedim.
Ben gözlerdeki pırıltıyı gördüm.
İyiliği çoğaltmak varken…