Haşmet Babaoğlu’nun Sabah gazetesindeki yazısı…
Pazar Sözlüğü:
ANNE. Bütün kadınlar annedir.
Hiç çocuğu olmayanlar da… Çünkü kadınlar kimi sevseler onu en baştan “dünyaya getirir“ler.
BEKLEMEK. Direnmektir. Fakat bir dakika! Gelecek olan çok gecikirse, cesedinizle karşılaşma ihtimali hafife alınmamalıdır.
Arzularınızın, aşkınızın,hasretinizin cesediyle…
ÇİÇEK. Annenize çiçek aldınız mı?..
Bugün çiçek endüstrisinde yüzbinlerce kadın çalışıyor.
Afrika ve Latin Amerika’daki çiçek işçilerinin çoğu genç anneler.
Düşük ücretle mesai bilmeksizin çalışıyorlar.
Hamileliklerini patrondan gizliyorlar.
Tarlaların dezenfektanından olumsuz etkileniyorlar ve ne garip ki koruyucu giysiler daha çok erkek işçilere veriliyor, kadınların sağlığı ihmal ediliyor. Aklınızın bir köşesinde dursun!
GÖZYAŞI. Tuz, yağ, protein ve lizozim (antibakteriyel) enzimi.
Biyolojik bakınca bile pek “erkeksi” değil mi? Fakat erkekler gözyaşı dökmekten uzak tutulurlar. Hatta gözyaşlarıyla kavgaya sürüklenirler. Sonunda bu kavga erkeği bilgiden değil ama bilgelikten; dürüstlükten değil ama merhametten; düşünmekten değil ama anlamaktan mahrum bırakır. Bir de “gözyaşıtüccarı” erkekler var; zalimliğini ağlayarak maskeleyenler… Onlar konumuza dahil değil.
İNZİVA. Arapça “uzaklaş/tır/ma“dan…
İnsanlar ve işlerinden el etek çekme, köşeye çekilme, vd. Modern insanın hasreti. Hep dünyaya yakın, mahkum ve sırnaşıksın. Deli diye bizi bir kuytuya kapatmamışlarsa, hiçbir mesafe dünyayı bizden uzaklaştıramıyor.
Yenildik mi yoksa?
PROJE. Hayaller çöpe atıldı, artık projeler var.
“Gençliğin güzelliği uçsuz bucaksız hayallerle süslenmesindedir” diye düşünürdü eskiler. Şimdi hayal kurmak çocuksu ve uçuk bir şey olarak görülüyor. “Projesi olmak” pek gözde bir hal. Zihinleri bir dosya rafı gibi: projeler/tasarılar/ planlar… Hepsi yan yana dizili vaktini bekliyor sanki. Peki hayata geçiriliyorlar mı? Ah!
O zor işte! Tam o noktada…
yazının devamını okumak için..