Marshall Berman, City University of New York’ta siyaset teorisi ve şehir sosyolojisi dersleri verdi. Uzun yıllar The Village Voice dergisinde yazdı. Bütün eserleri “gecikmeli” olarak Türkçeye çevrilen Özgünlüğün Poetikası, Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor ve Marksizm’le Maceram kitapları çevrilen yazar, 11 Eylül 2013’te öldü. Tıpkı eserleri gibi ölümü de geç duyuldu yazarın.
Berman, modernizmin bitmemiş, tamamlanmamış bir proje olarak anlaşılmasından yanadır ve bu yönde postmodernizme karşı önemli bir eleştirel değerlendirme ortaya koyuyordu. Berman’a göre, modernizm, Karl Marx’ın Komünist Manifesto’da belirttiği anlamda katı olan her şeyin buharlaşması anlamına gelmektedir ve postmodernizm denilen süreç de bir kopuş değil ancak bunun bir devamıdır. Dolayısıyla, Berman’a göre, son zamanların fikir adamlarına değil bir önceki yüzyılın düşünürlerine dönerek modernizmi yeniden değerlendirmek gerekmektedir. Modernite, modernlik, modernizm gibi kavram ayrımlarını netleştiren ve modern düşüncenin anlaşılmasını belirginleştiren bir yaklaşım sergilemektedir. Temel düşünceleri bu şekilde özetlenebilecek olan yazarın Türkçeye çevrilen eserlerine biraz daha yakından bakalım.
Genç Berman’ın babası, New York’ta tekstil sanayisinin farklı kollarında yıllarca didinir durur. Ancak kalbi, henüz 48’ine gelmeden piyasanın vahşiliğine yenik düşer. İntikam almak isteyen oğlu, nereden ve nasıl başlaması gerektiğini bilememektedir. Birkaç yıl sonra Columbia Üniversitesi’nde öğrenciyken Marx’ın 1844 El Yazmaları’nı keşfeder ve tanesi 50 sentten yirmi tane alıp çevresindekilere dağıtır. Ona göre bu, hem en güzel intikamdır hem de Marksizm’le macerasının başlangıcı. Berman için Marksizm’in özgürleştirici potansiyeli, yani bir insanın hayatta kalabilmek için emeğini satması gerçeğinin ötesine geçen bir dünya tahayyül etme kapasitesi, yeniden ele alınmayı beklemektedir.
Modernizm çocuklarını mı yiyor?. Yoksa her şey zaten yüzyılımızın ta başında yapılan Faustvari bir kontratın sonuçları mı? 20. yüzyılın enerjisi ve sefaleti, Petersburg’dan New York’a… 2000’li yılların “sağlıklı” modernizmini kurmak için geçen yüzyılın modernistlerine dönmeyi salık veren Marshall Berman’ın kaynak kitabı Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor Marshall Berman’ın modernite üzerine kültleşen eseriydi. Bu kitap modern hayatın filozoflarının modernliğe bakışını anlatıyordu, bugünlere dair ışık huzmeleriyle birlikte. Marksizmle Maceram ise kişisel bir deneyimden yola çıkıp Marksizm’in seyrine ve bugüne dair anlamına bakıyor. Belki de geleceği anlamak için… Yine aynı kıvrak ve zengin Berman diliyle… Georg Lukács, Walter Benjamin, Edmund Wilson, Isaac Babel ve Perry Anderson gibi düşünürlerle deneyimlerini şevkle ve maharetle tartışıyordu yazar.
Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor’un yazarı Marshall Berman Özgünlüğün Poetikası’- Radikal Bireycilik ve Modern Toplumun Ortaya Çıkışı-nda bu kez kişisel özgünlük sorununun politikliğini, modern çağda benlik, toplum ve devletin yazgılarının ne kadar sıkı bir şekilde iç içe geçtiklerini, yaşadıkları döneme özgü bir kavrayışla gösteren Montesquieu, Pascal ve Rousseau’nun fikir ve eserleri arasında yolculuğa çıkıyor. Günümüz yaşamının paradokslarına ayna tutan bu yolculukta Berman, yabancılaşma ve özgünlük arayışının birbirlerinin içinden nasıl doğduğunu; özgünlük idealinin burjuva “kişisel çıkar” düşüncesiyle nasıl kökten bir karşıtlık içerdiğini ve bu eserlerin Varoluşçuluktan Marksizm’e, modern psikolojiden 20. yüzyılın politik dönemeçlerine kadar güncel kalan içeriklerini sergiliyor.
Yazar üç kitabında modernite ve Marksizm üzerine söyleyeceklerini daha çok, bir dizi farklı okumalar aracılığıyla söylemekte. Dolayısıyla, Berman’ın kitapları her şeyden önce okura, modernite ve Marksizme ilişkin yeni bir şeyler söylerken, başka kitaplara da çağırmaktadır.
Dünyabülteni