Kut’ül Amare savaşında psikolojik savaş

Yazarlar
Pro.Dr.Burhanettin Can’ın Milli gazetedeki ““YA KUT’ÜL AMARE KAZANACAK YA SYKES-PİCOT KAZANACAK” Kut’ül Amare Savaşı Sürecinde Psikolojik Savaş” başlıklı yazısı.. Giriş Geçen iki yaz...
EMOJİLE

Pro.Dr.Burhanettin Can’ın Milli gazetedeki ““YA KUT’ÜL AMARE KAZANACAK YA SYKES-PİCOT KAZANACAK” Kut’ül Amare Savaşı Sürecinde Psikolojik Savaş” başlıklı yazısı..

Giriş

Geçen iki yazıda Kut’ul-Amare Askeri savaşını ve bu savaşta yürütülen Psikolojik savaşın bir boyutunu ele aldık.  Burada, “Kut’ül- Amâre” savaşı boyunca İngilizlerin ve Osmanlıların Araplara ve Hintlilere karşı yürüttüğü psikolojik savaşı ele alacağız.

İngiliz ve Osmanlıların Kut’ul-Amare’de Araplara Yönelik Psikolojik Savaşı

Psikolojik savaş, zihinler üzerine yoğunlaşmış, muhatabın iradesini çözmeye, suçlu olduğuna inandırmaya, teslim almaya, kendine taraftar yapmaya ve eğitip eski sisteme//kendi sistemine kazandırmaya dönük bir savaştır. O açıdan, bir inanç, bir din, bir ideoloji veya bir sistem için mücadele eden insanların, uğrunda mücadele verdikleri, inanç, din, ideoloji, sistem, düşünce ve fikirlerin gözden düşürülmesi gerekir. Ya da bunların istismar edilerek, anlam alanları çarpıtılarak, daraltılarak, genişletilerek muhatap kitle ve şahısların yanlış yönlendirilmesi ile psikolojik harekâtı yürüten merkezin emellerine hizmet etmesi sağlanmaya çalışılır.

Sıcak Savaş dönemlerinde Psikolojik Harekâtın muhatapları, psikolojik harekâtı yürüten tarafın, hem kendi kuvvetleri hem de düşman kuvvetleridir. Kendi tarafında, karşı tarafın psikolojik savaşının her türlü etkisini kırmaya ve yok etmeye dönük bir savunma mekanizması geliştirilirken; aynı zamanda düşmana karşı da bir psikolojik savaş yürütür. Sıcak savaş dönemlerinde yürütülen psikolojik harekât, düşmanın cephe gerisi ve cephedeki subay ve erleri olmakla beraber, asıl muhatap insan unsuru, cephedeki komutan, subaylar, erler ve savaşın cereyan ettiği yöre halkıdır.

İngilizler, Irak harekâtına başladıkları andan itibaren Arap aşiretleri arasında yürüttükleri psikolojik savaşı, Irak seferinin Arapları değil Türk yönetimini hedef aldığı, İslam dini ile bir alakası olmadığı ve İngiltere’nin Müslümanların dostu olduğu ana teması üzerine oturtmuştur. Arapları, Türklerin hegemonyasından kurtarmak amaçlı bir savaş olduğuna inandırmaya, bunun için de desteklerini almaya ve Türklere karşı kendi yanında savaşmaya ikna etme amaçlı bir psikolojik savaş yürütmüşlerdir.

Bu iddialarını kuvvetlendirmek için İngiliz uyruğunda bulunan diğer halklar örnek olarak gösterilmekteydi. Propagandaya göre savaşın ana amacı, dini değil Arapları Türk zulmünden korumaktı. İngiltere, Arapları bu nokta da ikna etmeye çalışıyordu. Osmanlı tarafına geçmemeleri ve fakat tarafsız kalmaları durumunda da “kendilerine dostça davranılacağı belirtiliyordu” (1). İngiltere sonuç alabilmek için sadece psikolojik harekât yürütmüyor, propagandasına para faktörünü de ekleyerek, Arap aşiret reislerini satın almaya çalışmaktaydı. Kurna Muharebelerinde para ile satın alına Muhammara aşireti, İngilizlerle birlikte Osmanlı kuvvetlerine karşı savaşmıştır (1).

Buna karşılık Osmanlı, İngiliz kuvvetlerine karşı yürüttüğü psikolojik harekâtta, Müslümanlar için çok derin ve özel anlamı olan cihadı ön plana çıkararak tüm Müslümanları düşmanla cihad etmeye çalışmıştır. Ancak kaynaklarda bu cihad ilanının Arap aşiretleri arasında çok ciddi bir etkisi olmadığı ifade edilmektedir (1). Osmanlı’nın Irak seferi sırasında ilan ettiği cihadın, Arap aşiretleri arasında niçin etkili olmadığı/olamadığının bugün bir analizinin yapılması gerekmektedir. Uzmanların bu konuyu ele almaları ve bugüne dersler çıkarmalarında fayda vardır.

İngiliz ve Osmanlıların Kut’ul-Amare’de Hintli Müslümanlar ve Hindulara Yönelik Psikolojik Savaşı

İngiliz ordusu içerisinde bulunan Sih ve Hinduların, Müslümanlarla savaşmaya dini açıdan itirazları yoktu. Bununla beraber Sih ve Hinduların, Müslümanlarla savaşında heyecanlarını artıracak, morallerini yükseltecek ve öfkelerini kabartacak malzemeye ihtiyaç vardı. İngilizler bunu, Hindistan’da, “Türklerin ele geçirdikleri Müslüman olmayanları zorla Müslüman yapmaya çalıştıkları” (2) şeklindeki propaganda ile elde etmişlerdir. Hindistan’da yürütülen bu kampanyanın neden olduğu infial, Irak cephesine farklı boyutları ile taşınarak savaşan Sih ve Hindu askerlerin savaşma performanslarının artmasına, başlangıçta, çok etkili olmuştur.

Irak savaşlarında Osmanlı Psikolojik harekâtı, çok boyutlu olarak tasarlanmış ve bizzat cephede savaşan Sih, Hindu ve Müslüman Hintliler muhatap alınmıştır. Kut’ül-Amare’de dağıtılan bildirilerde, Türklere karşı sömürgeci İngilizlerin saflarında savaşan Hintli askerler kınanıyordu. Propaganda malzemelerinde ana hedef kitle ise, İngiliz ordusu içerisinde bulunan Müslümanlardı. Müslümanların yanlış yerde bulundukları, yanlış insanlara karşı savaştıkları, bu nedenle İngilizlerin saflarından ayrılarak Osmanlıların saflarına katılmaları teşvik ediliyordu. Propaganda bildirileri, gece karanlıkta İngiliz tel örgülerinin önüne bırakılıyor ve siperlerin içine atılıyordu (2).

Türkler, Kut’ul-Amare kuşatmasının başından beri yaptıkları sürekli propaganda ile Kut’ül-Amare’den Hintli askerleri firar etmeleri için teşvik ediyordu. Çeşitli Hint dillerinde bastırılan propaganda malzemelerinde, “Hintli askerler ayaklanmaya”, “İngiliz subaylarını öldürmeye”, “Türk kardeşlerine katılmaya” davet ediliyorlardı. “Osmanlı saflarına katılanlara daha iyi maaş ödemesi yapılacağı ve toprak verileceği” vaad ediliyordu (2). Aşağıda, Kut’ul Amare savaşında İngiliz siperlerine atılan bildirilerden biri yer almaktadır.

“Ey sevgili Hintli Kardeşler.

Zalim İngiliz’in ellerinden Hindistan’ın özgür olmasını sağlamak için Allah’ın bu savaşı yarattığı gerçeğini iyi anlıyorsunuz. Bu, cesur Hint askerlerinin yardımıyla tüm Racaların ve Nevvabların halen tüm Hindistan’da karışıklıklar çıkarmasının ve İngilizleri ülkeyi terk etmeye zorlamasının sebebidir. Sonuç olarak, Hindistan’ın Saad, Chakdara, Mohmond ve Kohat ilçelerinin Kuzey Batı sınırında bir tek İngiliz görülmeyecektir. Singapor, Sekunderabad ve Meerut kantonlarında cesur Hintli askerleri birkaç (İngiliz) subaylarını öldürdüler. Birçok Hintli askerinin çeşitli sebeplerden müttefikimiz olan Türkler, Almanlar ve Avusturyalılara katıldığını işitmiş olmalısınız.

Ey kahramanlar! Dostlarımız Türkler, Almanlar ve Avusturyalılar sadece ülkemizin (Hindistan) İngiltere’den özgür olması için çalışıyor ve Hintli olan sizler onlara karşı savaşıyor ve bu yüzden gecikmeye sebep oluyorsunuz. Onların aşağılayıcı davranışından ve sizden nefret etmesinden bıkmadığınızdan, sizin küçük düşüren konumunuzu gören biri çoğu kez utanmaktadır…

…Lord Hamilton’un yaralandığı ve Lord Kitchener’in korkak bir şekilde geceleyin Çanakkale’den beraberinde sadece İngilizleri götürerek ve geride Hintli askerleri bırakarak kaçtığı Çanakkale’deki son savaşı işitmiş olmalısınız. Bunu gören Hintli askerler tüm İngiliz subaylarını öldürdüler ve Türklere katıldılar. Hemen her yerde Hintli askerlerimizin Britanyalıları terk ettiğini görüyoruz. Hâlâ onlara yardım etmeye devam etmeniz ne acı şey değil midir?

Sadece şuna dikkat ediniz ki evimizi ve ülkemizi terk ettik ve yalnız 15 veya 20 Rupi için savaşıyoruz; Bizim yaşlı Risaldar (yerli süvari komutanı) ve Subadar binbaşılara bir teğmen kadar ödenmezken ve bir Britanya askeri onlara selam vermezken sadece 20 veya 25 yaşlarındaki bir teğmen Hint kaynaklarından büyük bir meblağ alıyor. Ülkemizi sömürmelerine izin vermemiz sebebiyle elde ettiğimiz zenginliğin bütün karşılığı ve saygısı bu mudur?

Örneğin, Selmanıpak muharebesinde siz Hintli askerin kaç tanesinin öldürüldüğü

ve yaralandığını ve ölü ve yaralı kardeşlerin ailelerine bakacak kimsenin olmadığını gör. Sadece size ödenenle bir Britanya askerine ödenen miktarı kıyaslayınız. Din kardeşleri, acele edin. Britanya Krallığı yıkılacak. Bulgaristan onlara birkaç yenilgi tattırdı; İrlanda ve Transvaal’ın onları terk ettiğini zaten biliyorsunuz.

Daha önce Bulgar sınırında savaşan Yüce Sultan’ın cesur kuvvetleri şimdi Hintlileri kurtarmak amacıyla büyük miktarda bu tarafa doğru gelmektedir.

Britanyalılar tarafından sevgili ülkemizi terk etmeye ve Amerika’da yaşamaya zorlandık, fakat ülkemizin İngiliz ellerinden kurtulmakta olduğu haberini işitince, Almanya yoluyla buraya geldik ve Hintli kardeşlerimizi dostumuz Sultan’a karşı savaşır bulduk.

Diğer milletler özgürlüğünüzü İngilizlerden geri almak için çalışıyor, fakat kölelikten kurtulmak istemediğiniz anlaşılıyor ki dostlarımız olan Türklere karşı savaşıyorsunuz.

Bir kardeşe yapılan şeydir bu ve şimdi siz tüm subaylarınızı öldürmelisiniz ve taraf değiştirmelisiniz ve Mısır’da ve Çanakkale’de cesur Hint askerlerinin yaptığı gibi Yüce Sultan’ın ordusuna katılmalısınız. Bu ordunun tüm subayları ve Araplar Yüce Sultan’dan hangi kasttan olduğuna bakılmaksızın Türklere katılan Sih, Racput, Maharat, Gurka, Patan, Shiah veya Syed gibi herhangi bir Hintli askeri Sultan’ın topraklarında yerleşmek isterse kendisine iyi bir ödeme ve toprak bağışlanacağına dair emirler aldılar. O halde özgürlüğünüzü geri almak için Türklere yardım ederek subaylarınızı öldürme ve Türklere katılma şansını kaçırmamalısınız.

28 Aralık 1915. Hint Millî Cemiyeti, tarafından basılmış ve dağıtılmıştır.”(2)

Sonuç:

Gerek İngilizlerin ve gerekse Osmanlıların yürüttüğü psikolojik savaş, muhatap kitle için önemli olan bir ana felsefe üzerine inşa edilmiştir. İngilizler savaşın Arapları Osmanlılardan kurtarmak için yapıldığını ifade ederken; Osmanlılar da Hintlileri, zalim sömürgeci İngilizlerden kurtarmak için savaştıklarını ifade etmektedirler. Osmanlı psikolojik savaşının en can alıcı noktası, Savaşı, “Zalim İngiliz’in elinden Hindistan’ın özgür olmasını sağlamak için Allah’ın yarattığı” şeklinde bir zemine oturtmaları ve Hindistan’da İngilizlere karşı savaşan kabilelerin bu amaçla isyan ettiğini söylemeleridir.

Ayrıca İngilizlerin Hindistan’da Hintlilere yaptıkları zulüm ve sömürü üzerine vurgu yapılması, İsyanlardan bahsedilmesi, İngiliz ordusu içerisinde İngilizlerle Hintlilere ödenen maaşlar arasındaki tezatlara dikkat çekilmesi, Çanakkale ve benzeri savaşlarda, İngilizlerin İngiliz olanların kurtulmasına öncelik verip Hintlileri geri plana itmelerine vurgu yapılması ile cephedeki askerlerin ruh dünyasına girilmeye çalışılmakta ve savaşma azimleri kırılmak istenmektedir.

Kut’ul Amare’de lojistik destek hatlarının kesilmesi ile İngilizlerin içinde bulunduğu şartların zorlaşması, yiyecek ve giyecek sıkıntısının artması, Osmanlıların yürüttüğü psikolojik savaşı çok etkili kılmıştır. Osmanlıların yürüttüğü psikolojik harekât, Sih, Hindu ve Müslüman Hintliler arasında çözülmeler meydana getirmiş, öncelikli Müslüman Hint askerleri olmak üzere Hintli birliklerde ciddi isyanlar meydana gelmiş, İngiliz askerlerine ve subaylarına ateşli saldırılar yapılmış ve Osmanlı Ordusu saflarına geçmek için firar olayları meydana gelmiştir (2,3). İngiliz ordusunda disiplin sorunları ortaya çıkmıştır.

Sefer bizden zafer Allah’tandır.

Kaynaklar

1- Küçükvatan, M., İngiliz Basınında Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi,

Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi  XIII/26 (2013-Bahar, ss. 55-85. 

2- Üzen, İ., Türklerin Kut’ül-Amare Kuşatması Sırasında İngiliz Ordusunda Bulunan Hintli Askerlerin Tutumu (Aralık 1915 – Nisan 1916), Akademik Bakış, Cilt 2, Sayı 3, Kış 2008

3- Özgelen, N., Kut’ül Amare, Komutanı Halil Paşa’nın Hatıraları, Akıl Fikir Yayınları, Mart 2016. S: 158-185.