“Kardeşlerim ‘bu yazıyı da namluya sürün”

Yazarlar
Salih Tuna Yenişafak gazetesindeki yazısında yeni bir Kurtuluş Savaşından geçtiğimizi ve herkesin safını belli etmesi gerektiğini söyleyerek:”Kardeşlerim, 3 çeşit Fetullahçılık vardır: 1)İt...
EMOJİLE

Salih Tuna Yenişafak gazetesindeki yazısında yeni bir Kurtuluş Savaşından geçtiğimizi ve herkesin safını belli etmesi gerektiğini söyleyerek:”Kardeşlerim, 3 çeşit Fetullahçılık vardır: 1)İtikatta Fetullahçılık,2)Amelde Fetullahçılık,  3)Siyasette Fetullahçılık.” diyor. İşte o yazı…

Kimsecikler bu saatten sonra hem “Atatürkçüyüm” deyip, hem de müstevli saraylarında el pençe divan duramayacak.

Ya Mustafa Kemal ya ajanlık; yok öyle ikisi birden.

Maskeler inecek!

Türkiye‘yi, “terörü destekleyen ülke” olarak uluslararası topluma jurnallemek için FETÖ‘yle kurduğunuz işbirliğini, “Atatürkçülükle” veya “Cumhuriyetçilikle” maskeleyemeyeceksiniz.

Hülasa…

Batı putperestliğinizi, müstevli postalı yalama sevdanızı, “Atatürk devrimciliği” diye pazarlayamayacaksınız.

Geçti o günler.

Gördünüz işte; Can Dündar‘ınız da “Mustafa“sını alıp kaçtı; bu ülkede kalacak olan, Attila İlhan‘ın “Hangi Atatürk“ündeki Gazi‘sidir.

Maskeli balo bitti.

AK Parti‘nin hiçbir sözüne, sözcüsüne, milletvekiline, bakanına ve hatta seçmenine tahammül edemeyen Sözcü gazetesi geçen gün tarihinde ilk kez, AK Parti hükümetinin bir başbakan yardımcısına manşetten kol kanat gerdi.

Niye?

Avrupa’yı övdü diye…

Kaç kez söyledim: Logolarında “Gazi Hazretlerinin” gözleri var ama her daim Fetullah’ın gözlerine bakıyorlar.

Fakir de bunun için, Fetullahçılık Atatürkçülük diye yutturulmasın, yani, Atatürkçüler iğdiş edilmesin diye, Sözcü gazetesine Uğur Dündar genel yayın yönetmeni olsun, demiştim.

Kardeşlerim, 3 çeşit Fetullahçılık vardır: 1)İtikatta Fetullahçılık,2)Amelde Fetullahçılık,  3)Siyasette Fetullahçılık.

Hasan Cemal‘den Sezgin Tanrıkulu‘na, Cumhuriyet gazetesinden CHP sözcüsü Selin Sayek Böke‘ye kadar “Erdoğan düşmanlığıyla malul” olanların alayı, “Siyasette Fetullahçı“dırlar.

Sayın Erdoğan‘a neden bu kadar düşmanlar hiç düşündünüz mü?

Teslim olmadığı, boyun eğmediği, velhasıl, şunu dediği için mi: “Türkiye son 3 yıldır adeta bir ateş çemberinden geçiyor. Bu mücadelenin adını doğru koymak lazım; yeni bir kurtuluş savaşı veriyoruz. Üstelik bu savaşı tek bir cephede değil, askeri, siyasi, ekonomik cephede veriyoruz…

Onlar, yani, “Siyasette Fetullahçılar” ne yapıyorlar peki?

Kurtuluş savaşı verenlere matine – suare saldırıyorlar. Tıpkı dönemin “mütareke basını” gibi…
Fakat artık bitti.

Kendilerine hiçbir temel, hiçbir kök, hiçbir maske, hiçbir kamuflaj bulamayacaklar bu topraklarda.

Hainlikleriyle, ajanlıklarıyla dımdızlak ortada kalacaklar.

Söz konusu olan vatanın bekasıdır. Kimsenin avuruna zavuruna bakılmaz.

Elbette kendi aramızda tartışacağız sonuna kadar, ama, mesele vatansa kumda oynamayacağız.

Hep birlikte “kurtuluş savaşı” mevzilerine gireceğiz.

Öyle papyon takmakla, mini etek giymekle, rakı içmekle “Atatürkçü” olamazsın; “kurtuluş savaşının” neresindesin, onu söyle sen!

Aynı şekilde…

Öyle şalvar giymekle, sakal bırakmakla, tespih çekmekle “Müslüman” olamazsın; kurtuluş savaşının neresindesin; yanında mısın karşısında mı, mesele orda.

Mesele…

Müstevlilere ve taşeronlarına karşı vatan savunmasında yerini almaktır. Dem bu demdir.

Gerisi teferruattır.

Bakınız, Budapeşte radyosunda 1954’te ne demişti Nazım Hikmet: “Türkiye’de kime mürteci derler? Kime vatan haini derler? Kime inkılâp düşmanı derler? (…) Türkiye’deki en büyük mesele; yurt meselesidir, evimizin meselesidir. Evimizin bağımsızlığı meselesidir (…) Kim Türkiye’yi Amerikalılara satmış ve satmaya devam etmektedir? (…) İşte bunlar vatan hainidir (…) Bunların haricinde kalan insanlar, dini kanaatleri ne olursa olsun, vicdani kanaatleri ne olursa olsun, hangi siyasi partiye mensup olurlarsa olsunlar; vatanını seven insanlardır. Ve bugünün şartları içinde ileri Türk insanlarıdır. Bu bakımdan yine tekrar ediyorum, Türkiye’deki insanlar vicdani kanaatleri ne olursa olsun (…) Türkiye’nin tarihinin eski şerefiyle devam etmesinden yanaysalar; yani Türk haysiyetini ve şerefini taşıyorlarsa ileri insanlardır (…) Bugün yapılan terör şu veya bu partiye karşı değildir. Bugün yapılan terör şu veya bu kanaate karşı değildir, şu veya bu sınıfa karşı değildir. Bugün yapılan terör, Türk Milleti’ne karşıdır ve Türk Milleti’ni imha etmek için, yok etmek için yapılan terördür. Türk Milleti yok olmaz.Binaenaleyh, her şeye rağmen, Türk Milleti yaşayacaktır. Ve her şeye rağmen, biz 2. Milli Bağımsızlık Savaşından muzaffer çıkacağız…

“Siyasi Fetullahçıların” istismarından sadece Mustafa Kemal‘i değil, Nazım Hikmet‘i de kurtaracağız.

Öyle hem (Şangay 5’lisine karşı çıkmak için) Kılıçdaroğlu gibi “bizi uygar dünyadan (Amerika’dan Avrupa’dan) ayıramazlar; bir kişi bile kalsak buna izin vermeyiz” deyip, hem de “23 Sentlik Askere Dair” şiirinin şairi Nazım Hikmet‘i sahiplenemezsiniz.
Nazım Hikmet kök için kökler için Şeyh Bedreddin‘e inmişti. Siz Nazım‘da da …

yazının devamını okumak için…


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107